A Milli Futbol Takımımız, 2020 UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası Elemeleri'nde 22 Mart'ta deplasmanda Arnavutluk ve 25 Mart'ta Eskişehir'de Moldova ile oynayacak.
Şenol Güneş de teknik direktör olarak ilk maçına çıkacak. Futbol Federasyonu'nun Beşiktaş Teknik Direktörü'nü A Milli takımın başında da görevlendirmesi nedeniyle günlerdir süren tartışma, 2 maçın 30 kişilik aday kadrosunun açıklanmasından sonra daha da alevlendi.

Çünkü Şenol Güneş, Emre Belezoğlu ile Burak Yılmaz'ı uzun bir aradan sonra davet etmiş, Beşiktaş'ta kadroya giremeyen Oğuzhan Özyakup'u da listeye eklemişti. Ortalık birbirine girdi.

Spor basını Şenol Güneşçiler ile Güneşçi olmayanlar olmak üzere resmen bölündü. Zaten başından beri Şenol Güneş'in milli takımın başına getirilmesi etik bulunmamıştı.
"Doğru karar" diyen de oldu elbette. Şenol hocanın tecrübesinin, futbol bilgisinin, gençleri yönlendirmesinin Türk futbolunun içine düştüğü bu kaostan kurtulması için iyi formül olarak görülmüştü. Ancak, Emre, Burak ve Oğuzhan'ın kadroya girmesinden sonra eleştiri okları yine Şenol hocanın üstüne döndü.

38 yaşındaki Emre Belözoğlu'ndan ne bekliyordu ki hocamız...

Burak, futboluyla da futbol dışı olaylar nedeniyle de çok eleştiri almıştı. Oğuzhan Özyakup için de ayrı tantana yapılıyor.

Açıklanan kadroyu beğenen beğenmeyen, kızan kızmayan, olacağı buydu, dağ fare doğurmadı diyen, 'eski oyuncularına tutundu'dan tutun da, birçok yönden Şenol Güneş'e yüklenenler de az değildi.

Emre Belezoğlu'nun futboluna, futbol zekâsına söz söylenemez. Ancak her ne kadar son yıllarda pek yapmasa da agresif tavrı ile pek de sevilen bir oyuncu değil.

Güneş, Emre'yi neden kadroya aldı, düşünelim. 38 yaşındaki oyuncu futbol zekasından faydalanmak için. Ya da takımda ağabeylik görevini üstlensin diye. Oynar mı oynar. Zarar verir mi, ihtimal dahilinde. Ancak, artık sahadaki o eski görüntüsünü sergileyemez, sergilese de kabul görmez. Genç oyuncular, takımın başarısız sonuçlar alması nedeniyle gelen tepkilerin altından kalkamıyor belli. Emre, bu evrede devreye girsin, motivasyona etki yapsın diye tercih edildi diye düşünüyorum. Kaç dakika sahada kalacak, göreceğiz bakalım.
Burak Yılmaz, son yıllarda Türk futbolunun yetiştirdiği en iyi santrforlardan biri. Bence; Milli Takım'a da çok yakışıyor. Son zamanlarda yaşadıklarından dolayı topluma antipatik geliyor. Ama Türkiye'de golcü sorunu olduğu kesin, kolay yetişmiyor. Bakın Süper Lig takımlarına santrfor görevi yüklenecek kaç tane Türk futbolcu bulursunuz? Şenol Güneş'in elinde onlarca var da mı Burak'ı seçti, hayır. Burada eleştirinin dozunu kaçırmamak lazım. Burak Yılmaz gibi oyuncular, her zaman iş yapar.

Gelelim Oğuzhan Özyakup'a. Şenol Güneş'in hiç mi kafası çalışmıyor ki, Beşiktaş'ta son 14 maçta ilk 11'e girememiş, 6 maçta sonradan oyuna girmiş bir oyuncuyu Milli Takım aday kadrosuna çağırsın. Hem de kendi oynatmadığı bir oyuncuyu.

Ya taraf tutuyor ya da vardır bir bildiği demek zorundayız. Eleştirileceğini mutlaka biliyordu Güneş, takıma Oğuzhan'ın ismini yazarken. Bunun altından kalkabilecek bir taktiği var ki, hiç gocunmadan çat diye koymuş.

Sonuçta Arnavutluk ve Moldova maçları Milli Takımımız için çok önemli. Eğer bu turnuvaya iyi başlarsak, iyi götürürüz diye düşünüyorum. Aksi, çok fena olur.

Bu iki maçı oynadıktan sonra, Haziran ayına kadara maçımız yok. Şenol hocanın da önünde iyi sonuçlarla bitirilmiş 2 maçtan sonra uzunca bir süre olacak.

Ben Beşiktaş'ın başındayken Futbol Federasyonu'nun yaptığı tercihi etik bulmamış ve eleştirmiştim. Şenol Güneş'e emrivaki yapıldı ama federasyonun yaptığı büyük rezaletti. Halen de aynı fikirdeyim.

Ancak konu Milli Takım olunca, hep başarı bekliyor insan.

O nedenle Beşiktaş'taki Şenol Güneş'i eleştiririm, ama Milli Takım'ın başındaki Şenol Güneş'in hep arkasındayım.

Bugüne kadar iyi teknik direktör, iyi insan olduğuna inandığım Şenol hocayı desteklerim. Hele morale çok ihtiyacımızın olduğu bir dönemin içindeyken...

Herkesin hep bir ağızdan bu 2 maçı iyi sonuçlarla geçeceğimiz ortamın yakalanması için çabalaması lazım. Bu milli görev olmalı aslında.