Pazar akşamüstü, Atatürk Stadı'nda ligde hiç bir iddiası kalmamış iki takımın maçını izledik. Altay ile BB Erzurumspor karşılaşmasında her iki takım da, maç bitse de gitsek havasında başladılar ve öyle de bitirdiler. İstedikleri oldu, maç bitti ve gittiler.
Ne anlattığımı eminim ki hiç kimse anlamadı. Biri play-off hattının 2 puan gerisinde diğeri ise lig 2.'si. Kaybedecekleri 1 puan bile, Süper Lig'e veda anlamına gelebilir. O zaman olması gereken, çatır çatır oynamak, galip gelmek için ellerinden geleni yapmak. Hiç ama hiç öyle olmadı. Yazımın başında yazdığım gibi, unu elemiş, eleğini asmış iki takım vardı adeta sahada. Şaşırmamak elde mi? Amaçları neydi, hangi taktiği uyguluyorlardı, anlayan varsa beri gelsin.
***
Altay, lige Atatürk Stadı'nda başladı. Sonra Menemen Stadı'na geçti. Göztepe, kendi stadı bitip, oraya taşındığında, boşalan Bornova Aziz Kocaoğlu Stadyumu'nda maçlarını oynamaya başladı. Aynı gün Altınordu'nun da İzmir'de maçı olduğundan BB Erzurumspor'u Atatürk Stadyumu'nda ağırlamak zorunda kaldı. Bu yıl gezgine döndü, anlayacağınız.
***
Temmuz sıcağı ve İzmir. Üstelik akşamüstü. Günün en sıcak saatleri. Bırakın güneşi, gölgede durmak, oturmak bile insanı bunaltıyor. Bu sıcakta, güneş altında top oynamak, işkence gibi bir şey.
Erzurum ile İzmir arasında yaklaşık 10 derece fark var. Erzurumlu oyuncular, o serin havadan, cehennem gibi bir havaya geldiler. Altaylı oyuncular hep bu cehennem gibi havada antrenman yaptıkları için çok büyük bir avantajı vardı koz olarak kullanabileceği. Yapması gereken şey, tempoyu yükseltip, rakip oyuncuları sıcaktan daha da bunaltmak olmalıydı. 
Ama Yalçın Koşukavak farklı şeyler düşünüyormuş. Rakibinin kendi sahasında top çevirmesine izin verdi, sadece 2 kişi karşı yarı alanda pres yaptı, diğerleri kendi yarı alanlarında defans yapmayı tercih etti. Tempo çok çok yavaştı, yükseltmeyi hiç düşünmedi. 
BB Erzurumspor da sıcaktan olsa gerek, kendilerini hiç yormadan mücadele ettiler. Top çevirdiler. Hatta bir kaç dakika boyunca defans oyuncuları ile kaleci arasında paslaştı, rakip oyuncuların gelip basmasını bekledi. Pek gelen olmayınca, ileriye çıkmak zorunda kaldılar.
Korktular... Gol yemekten, yenilmekten korktular amaaa kazanamazlarsa 2 puandan olacaklarını düşünmediler. Kaybedilecek 2 puan Altay'ı play-off dışında tutacak, BB Erzurumspor'u da Süper Lig'de direk çıkma hattı olan ilk 2'nin altına indirecekti.
***
Topa daha çok sahip olan takım, konuk ekip olsa da, kaleye gitmekte zorlandılar, sanki gitmek de istemediler. Ev sahibi takım alan daralttı, kalesine kolay kolay getirtmedi. Rakip ceza alanı önüne kadar gitmeyi başardı. Pozisyonlara da girdi ama net değildi hiç biri. Gole en yakın isim defans oyuncusu Abdülkerim’di. Sık sık ileriye çıktı, atak başlattı, atak bitirdi. Hem defans yaptı, hem de hücum oyuncularından daha fazla hücuma katkı verdi.
Atanın kazanacağı bir mücadeleydi. Altay gole daha yakındı ama atan takım Erzurumspor oldu. 68. dakikada o ileri geri çalışan Abdülkerim'in rakibini kaçırması, kaleci Cihan'ın hatalı çıkışı, golü getirdi. 
Maç burada bitti. Çünkü bundan sonra hiç futbol oynanmadı. Sakatlıklar, tartışmalar uzadı da uzadı. Zaten tempo oldukça durgundu, beterin de beteri oldu.
***
Golü iyi oyun yerine, şansa bırakan iki takımdan kazanan taraf BB Erzurumspor oldu. Konuk takım ummadığı 3 puan aldı, dolayısı ile çok sevindi. Ev sahibi takım bu oyun anlayışı ile sahadan puansız ayrılmasına üzüldüğünü sanmıyorum. Başarı, çalışmadan istemeden gelmez. Siyah beyazlı takım ne çalıştı ne de istedi. Bu karşılaşmada gösterdiği performansla bir nevi yazı – tura ile kazanmak istedi.
***
Kaldı 1 hafta. Son hafta Altay, ligi bitirmiş Giresunspor deplasmanına gidiyor. Kazanması yüksek ihtimal. Ancak 3 puan ona yetmiyor. 2 puan önündeki Karagümrük'ün mutlaka küme düşmüş Adanaspor'a kaybetmesi gerekiyor. Beraberliği halinde puanla eşitlenir ama ikili averajda Altay Play-Off dışında kalır. Artık mucize lazım.