Haftanın son günü…
İki konu arasında gidip geliyorum;
Birincisi iyi, diğeri kötü…
Ama ikisi de önemli…
Önce toplumu ilgilendiren ‘kötü’den söz edeyim.
İzmirimizin Mersinpınar mahallesinde İsmailağa Cemaati’ne bağlı olduğu belirtilen Sıla Vakfı üyelerinin sokaklarda silahla gezip kendilerince bir düzen oluşturmaya çalıştığı, bu düzene uymayanların tehdit edildiği, alkol ruhsatı olan tekel büfelerine baskı yapıldığını duyunca inanmak istemedim.
Ama aklıma 1980 öncesi geldi…
Sözde ‘kurtarılmış’ mahalleler…
Kimi sağ görüşlülerin, kimi de sol görüşlülerinin ellerinde idi…
Geceleri korkudan kimse sokağa çıkamazdı.
Kahvehaneler basılıyordu..
Polis de, öğretmenler de, memurlar da ikiye ayrılmışlardı.
Ama şimdiki konu TBMM’ye CHP Milletvekili Av. Sevda Erdan Kılıç tarafından yazılı soru önergesiyle kötü kütü düşünmeye başladım.
‘Mahalle baskısını’ biliyordum ama bir vakıf üyelerinin hem de silahlı bir şekilde ‘teftiş yaptıkları’ haberleri her İzmirli gibi benim de canımı sıktı.
Herhalde güvenlik kuvvetleri bu işin peşini bırakmazlar.
Bu arada, ‘Cübbeli Ahmet Hoca’ olarak anılan Ahmet Mahmut Ünlü’nün, bir yıl önce bir televizyon programında sarf ettiği, ‘İzmir kaynıyor, dernekler silahlanıyor’ sözlerini herhalde benim gibi birçok kişi anımsıyordur.
Şimdi de güzellikten söz edeyim…
Tabii ki yine hepimizi ilgilendiriyor.

Kutlamak lazım
 

Dünyada her 3 dakikada 1 çocuk kanser tanısı alıp %80’ninden fazlası tedavi olamıyor. 
LÖSEV Türkiye’de bunun için 23 yıldır en sık görülen çocukluk çağı kanseri olan lösemili, 12 yıldır da tüm çocukluk çağı kanseri çocuklarla el ele mücadele vererek LÖSANTE Hastanesi’nde %92 başarı ile ‘kansere dur!’ diyor, tek kuruş almadan tüm çocuklarımıza hayat veriyor.
Her yıl Eylül ayında küresel ölçekte gündeme alınan Çocukluk Çağı Kanseri Farkındalık Ayı, Türkiye’de ve dünyada kanserden etkilenen çocukları ve ergenleri hatırlama zamanıdır. 
Pandemi sırasında bile, çocukluk çağı kanserleri, dünyadaki çocuklar için hastalık kaynaklı ölümlerin bir numaralı nedeni olmaya devam etmiştir. Kendini çocukluk çağı kanseri ile mücadeleye adamış uluslararası birçok savunucu ve köklü örgüt LÖSEV Eylül ayında, farkındalık yaratarak bu cesur küçük bireylerin hepsini onurlandırmak ve bilinçlenerek ‘kansere dur’ demek için kolları sıvadı.
Yetişkinler için ortalama kanser teşhis yaşı 66 iken, çocuklar için ortalama tanı yaşı 6'dır.
Çocukluk çağı kanser hastalarının %80'i geç ve metastatik hastalık tanısı alıyor. Dolayısıyla ebeveynlerin farkındalığının artması hayat kurtarıcı rol oynuyor. Çocukluk çağı kanserlerinde erken teşhis, tedavide başarıyı etkiliyor. 
Hedefe yönelik tedaviler, moleküler düzeyde yürütülen laboratuvar çalışmaları ve görüntüleme teknolojisindeki gelişmeler tedavi başarısını etkileyen diğer faktörler arasında yer alıyor.
Ne yazık ki bu kadar önemli bir halk sağlığı ve toplumsal mesele olan çocukluk çağı kanserine ilişkin mevcut sistemde en iyi bakım ve uzmanlığa erişimde ciddi eşitsizlikler mevcut. 
Kapsamlı hizmetlerin genel olarak erişilebilir olduğu yüksek gelirli ülkelerde, kanserli çocukların % 80'inden fazlası tedavi edilmektedir. Düşük ve orta gelirli ülkelerde ise bu oran tahminen % 15-45'i aralığındadır. 
Parasızlık nedeniyle ölüm çocukların kaderi olmamalıdır.
Bu nedenle, hayat kurtaran araştırmalara yatırım yapmak, yenilikçi kanser önleyici ilaçların geliştirilmesi ve bunlara erişimi hızlandırmak, eşitsizlikleri azaltmak, yüksek kaliteli, erişilebilir ve uygun maliyetli sağlık hizmetleri sunmak ve çok daha fazlası temel önceliklerimiz arasında yer almalıdır.
LÖSEV Türkiye’de bunun için 23 yıldır lösemili, 12 yıldır da tüm çocukluk çağı kanseri çocuklarla el ele mücadele vererek LÖSANTE Hastanesi’nde %92 başarı ile hayat veriyor.
İşte bu ‘iyi ve güzel haberi’ de paylaşmak istedim…
Herkese her okuyucuma kötülüklerden uzak sağlıklı günler diliyorum.