Bayramı özel de güzel de yapan insan. Yapmayan da insan! Vefalı değilse insanoğlu milli/dini sıfatı her ne olursa olsun anlaşılmaz olur bayram. Vefa ister bayramlar. Milli bayramları gönülden yâd etmek, vatanı milleti için hayatını kaybedip şehit düşen ya da sakat kalıp gazi olan insanımıza vefadır. Dini bayramları gönülden yâd etmek, hayatımıza emek verenler başta olmak üzere arayıp soramadığımız, görüşüp konuşamadıklarımızla karşılıklı özlem gidermek adına vefadır. İşin özü geçmişi koruyup kollayarak milli, dini gelenek ve göreneklerimizi gelecek nesillere aktarmak adına vefadır aslen. Geçmişine sahip çıkamayan insanoğlunun geleceğini de kuramayacağı misali vefa ister bayramlar.

Milli bayramlarımız dört adettir. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, ilk kez 1929 yılının 23 Nisan'ında kutlandı. 23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi'nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilân ettiği tarih. Atatürk, 23 Nisan 1924'te, bugünün bayram olarak kutlanmasına, 23 Nisan 1929'da da, çocuklara armağan edilmesine karar verdi. Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, Atatürk 19 Mayıs 1919'da Samsun'a adım atarak başlattığı girişimleriyle Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu sağlamanın da yolunu açtı. İlk kez 24 Mayıs 1935'te Atatürk Spor Günü adı altında kutlandı. Bu etkinlikten birkaç yıl sonra Ankara'da düzenlenen spor kongresinde bu bayramın bütün gençliğe mal edilecek şekilde Gençlik ve Spor Bayramı adı altında kutlanması önerildi. Birçok milli bayramımız gibi 19 Mayıs'ta Cumhuriyet'in ilanından sonra 1938 yılı itibariyle kutlanmaya başladı. Zafer Bayramı, Gazi Mustafa Kemal'in başkumandanlığında 30 Ağustos 1922'de Dumlupınar'da zaferle sonuçlanan Büyük Taarruzu temsil eder. İlk kez 1924 yılında Afyon'da Başkumandan Zaferi adıyla kutlanan 30 Ağustos, 1926'dan itibaren Zafer Bayramı olarak kutlanmaya başladı. Cumhuriyet Bayramı, 29 Ekim 1923 gecesi Cumhuriyet'in kutlanması kararlaştırıldı. İlk kez 1924 yılında, Cumhuriyet'in ilanı günü, şenliklerle kutlandı. Daha sonra hükümet tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sevk edilen kanun teklifinde, 29 Ekim'in milli bayram sayılması istendi. Tasarı, Atatürk tarafından da onaylanarak Cumhuriyetin ilanı, 29 Ekim 1925'ten itibaren milli bayram olarak kutlanmaya başladı.

Dini bayramlarımız iki adettir. Ramazan ve Kurban bayramlarının İslam ve Türk kültüründe önemli yerleri vardır. Ramazan ayı boyunca büyük camilerin minareleri arasına ışıklı süsler asılır, özlü sözlere yer verilir. Ramazan Bayramı'nın halk dilinde diğer adının Şeker Bayramı olması sıfatıyla şeker, çikolata, baklava türü tatlı ikram etmek adettendir. Aynı adet, tatlı yiyelim tatlı konuşalım misali, Kurban Bayramı'nda da sürdürülmekle birlikte ikramın hası kavurmadır aslında. Bayram sabahı gün doğmadan camilerde topluca kılınan namazın ruhu başkadır. Namaz dönüşü yapılan geniş aile kahvaltılarının lezzetiyse bambaşka. Ailenin önemi, akraba ve komşularla olan ilişkilerin kuvvetlenmesi, birlik ve beraberliğin güçlenmesi istenir. Birbirini tanısın, tanımasın herkesin selamlaşması, küs olanların barışması, barıştırılması gelenektir bayramlarda. Herkes özenli giyinir, çocuklarsa bayramlıklarını. Çevredeki yoksullara, bakıma muhtaç çocuklara yardım eli uzatılır, bayram sevinci yaşamaları sağlanır onların da. Yaşlılar ziyaret edilir, elleri öpülür, hatırları sorulur. El öpenler çocuksa harçlık verilir mutlaka. Mezarlıklar da unutulmaz, ziyaretçi akınına uğrar adeta.

Günümüze gelindiğinde aynen sürdüremeyeceğim yazdıklarımı. Ne milli, ne dini eskisi gibi yaşanmıyor bayramlar. Vefa kalmadı ki insanoğlunda yaşansın. Denk geldiği mevsim dahil hemen her şey bahane. Yaza denk geldiyse dini bayramlarda aranan da bulunmaz, hemen herkes tatilde. Milli bayramlarda da durum vahim! Resmi kurumlar hariç, bayrak asmıyoruz evimize, işyerimize. Oysa eskiden kırmızıya boyanırdı her yer. Şanlı al sancağımızla. Çaba sarf etmek gerek, unutmamak kadar unutturmamak için de. Hatta unutulmamak için de bir yerde. Çaba sarf etmek gerek.

30 Ağustos Zafer Bayramı'mız - Kurban Bayramı'mız kutlu olsun siz, biz hepimize. Sağlık ve afiyetle, huzur ve mutlukla geçirilecek nice bayramları olsun ülkemin. Kucaklaşalım siz, biz demeden kucaklaşabildiğimiz kadarıyla bugünden. Türkiye'm buna değer. Türkiye'me emek verenler buna daha çok değer.