Biri genç kuşağın, diğeri diğeri dönemin temsilcilerinden... Ama aşka olan ilgileri ortak! Basın dünyasının 50 yıllık duayeni Hıncal Uluç'la, onun rehberliğinde başladığı gazeteciliğe tutkuyla devam eden Ayşe Özyılmazel, sürpriz bir kitapla bir araya geldi. Usta ve çırak buluşmasının ortak konusu ise aşk!

Müzikteki yeteneğini albümündeki şarkılarıyla da ispatlayan Ayşe Özyılmazel, önce Hıncal Uluç'un sayfasında başladı hayatı sorgulayan yazılarına; birkaç yıl sonra da kendi köşesinde bamğımsızlığını ilan etti.

Hıncal Uluç'un aşka olan tutkusunu, hatta hayatı da aşk ve şevkle yaşadığını anlatmaya gerek yok. Sevginin hangi koşullarda anlam
kazanabileceğini, yitip gitse bile yaşanan aşklardan geriye kalan derslerin yaşamımıza kattıklarını sık sık dile getiriyor zaten. Ayşe özyılmazel de bazen kendi başından geçen, bazen de çevresinden gözlemlediği aşk hikayelerine yaptığı yorumlarla konuya hiç de uzak olmadığını kanıtlıyor. Üstelik aşk kahramanlarına tuttuğu aynaların en çarpıcılarını kendine de çeviriyor. Cesur ve özgürce...


Aşk, kaç kişiliktir?


Uluç ve Özyılmazel'in aşkla ilgili yazıları, beklenmedik bir anda aynı kitapta buluştu. Her ikisine de sürpriz olan projenin arkasındaki isimler de ortak: Ayşe özyılmazel'in ablası Yasemin ile Hıncal Uluç'un emektar asistanı Yasemin Sayın.

Onlara hiç haber vermeden, köşe yazılarındaki aşkla ilgili bölümleri toplayarak içinden aşk, ilişkiler, yalnızlık ve ayrılıkla ilgili cümleleri alıp Eski Aşklar Yeni Aşklar adlı kitabı hazırladılar. Birbirinden çok farklı iki neslin temsilcileri oldukları için aşkla ilgili yorumlarının da çok farklı olmasına şaşırmamak lazım, örneğin Uluç, "Aşk iki kişiliktir," derken, Özyılmazel, "Aşk çok kişiliktir," diyebiliyor. Ya da Uluç, "Lafı bırak eyleme geç, yeni aşkların simgesi mi oldu?" diye soruyor, Özyılmazel ise "Maalesef bu devirde hiçbir bekleyiş uzun sürmüyor. Aşk için olsa bile..." yorumuyla sanki konuya noktayı koyuyor.

Aşka dair bu aforizmalar, birbirine yönelik cevaplar ve karşılıklar değil aslında. Sadece tesadüf eseri art arda geliyorlar. Aşkın eskisini de yenisini de bilen Uluç'la modern aşkları anlatan Özyılmaz'ın 14 Şubat Sevgililer Günü'ne olan yaklaşımları da uç noktalarda...
Uluç, "Ve bir kez daha anladım ki Sevgililer Günü'nü yaşamak için insanın sevgilisi olması gerekmiyor... Sevmesi yeterli... Seviyorsan gün senin..." diyor, Özyılmazel ise "...14 Şubat Sevgililer Günü kutlamalarına en burun bükenler bile çaktırmadan düşünürler kendi kendilerine... Herkes sevilmek ister hesapsızca..." diye yazıyor içinden geldiğince.


Yaşamın aşk hali


Turkuvaz Kitap yayınları arasından çıkan Eski Aşklar Yeni Aşklar, genç bir yazarla usta bir kalemin aşka olan farklı yaklaşımları gibi de okunabilir, aşkın insanı dönüştürme, hatta olgunlaştırma özelliğini anlamak için de... Çünkü ayrı jenerasyonlardan da olsalar, aşka yaklaşımları içten ve çok özel...