Babasının teşvikiyle 10 yaşındayken ilk kitabı 'Kolera'yı satın alan Yazıcı'nın, o tarihten bu yana yazılı eserlere ilgisi arttı. Çalışmaya başladığı yıllarda maaşının neredeyse üçte ikisini kitaplara harcayan Yazıcı, 'kaçırılmayacak' dediği eserler için borca girdi.

Sayısı 150 bine ulaşan kitap, dergi, gazete ve yazma eseri Karabağlar'da 50 metrekarelik bir depoda ve evinin bir bölümünde muhafaza eden Yazıcı, eserleri, içerisinde Türk musikisi müzesinin de olacağı, herkesin rahatlıkla ulaşabileceği bir kütüphanede sergilemeyi hedefliyor.

Yazıcı'nın arşivinde Türk edebiyatının mihenk taşlarının yanı sıra Osmanlıca kitap, dergi ve gazeteler de bulunuyor.

Bazılarını cebimdeki son parayla aldım

Yazıcı, kitapların, ömrünün her döneminde başrolde olduğunu söyledi. Kitap ticaretini hiç düşünmediğini vurgulayan Yazıcı, "Bunlar benim çocuklarım gibi. Hoşuma giden kitap varsa kaç lira sormadan alırım. Bazılarını cebimdeki son parayla aldım. Bir tarihte Kemalpaşa'dan bir yazma eser almıştım. Bütün paramı verdim. Adamdan sonra yol parasını istedim. Benim parasız olduğuma inanmadı, vermedi. Kemalpaşa'dan Fahrettin Altay'daki evime kadar 3,5 saat yürümek zorunda kaldım" dedi.

Yazıcı, 50 yılda 150 bin kitap, dergi ve yazmaya ulaştıktan sonra kütüphane kurma çabası içerisine girdiğini; İzmir'deki birkaç belediye ile görüştüğünü ancak sonuç alamadığını ifade etti.

Yarım asırdır biriktirdiği kitaplara insanların rahatlıkla ulaşabilmesini istediğini vurgulayan Yazıcı, "En büyük isteğim kitaplarımın kütüphanede yerini alması. Şu anda çok büyük bir bölümünü bir depoda muhafaza ediyorum. Burada herhangi bir vakfa verebilirim. Kütüphanenin içerisinde Türk musikisi müzesinin de olmasını arzu ediyorum. Kütüphanenin İzmir'in dışında olmasını pek istemiyorum. Çünkü benim kitaplarla haşır neşir olmam lazım" diye konuştu.