Yeni neslin ilgisizliğinden yakınanlara inat, onlar büyük başarılara imza atıyor. Rana Demiriz henüz 16 yaşında bir lise öğrencisi. 'Genç bir yazar olarak kitap okumak benim için bir tutku' diyor. Okuduğu kitap sayısı 2 bine yaklaşmış. Yazacaklarının belli bir kurgusu var, ama genel olarak masaya oturduğunda kaleminin kendisini yönlendirdiğini söylüyor. Aksiyon metinlerindeyse "Parmaklarım klavyenin üzerinde o kadar hızlı geziniyor ve beynim o kadar hızlı çalışıp kelimelere dökülüyor ki, yazdıktan sonra 'bunu ben mi yazdım' diye geri dönüp okuyorum. Kendimi kaybediyorum kelimelerde." diyor.

Kahramanına kendi yapmak istediklerini yaptırıyor

Kitaplarında 20 yaşındaki bir genç kızın Amerika'da başlayıp İspanya'da devam eden fantastik aşk hikayesini anlatıyor. İkinci kitabında pek çok olay Türkiye'de geçiyor. Dört kitaplık bir seri bu. Yazdıkları yaşadıkları değil, yaşamak istedikleri. Örneğin kitapta geçen yerlerin hiçbirine gitmemiş, ama internette gezinip buralar hakkında araştırma yapmış.

Yayınevine ilk gidişini anlatıyor: "Çok beğendiler, başarılı buldular ancak yaşımdan dolayı basmadılar. '18 yaşına gelince bu toplantıyı bir daha yapalım' dediler. 14 yaşıma geldiğimde ilk kitabımı kendi imkanlarımızla bastırdık. Başbakanımızın da kabulünden sonra ulusal basında iyice yer aldım. Ardından sponsor buldum."

Edebiyatta başarı görece

"Okuyucu kitlesi olan yazar her zaman için en başarılı yazar değildir. Öte yandan okuyucu kitlesine ulaşamamış çok başarılı eserler de var. Edebiyat öznel bir kavram olduğu için kimine göre harika olan bir eser başkası için bir şey ifade etmiyor. Bu yüzden edebiyat dünyasının kesin sınırları yok" diyor Demiriz ve herkesin içinde bir cevher olduğuna inandığını belirtiyor. Yeter ki işlensin.

Akıl yaşta değil başta

Sarp Ersoy 16 yaşında. St. Benoit Fransız Lisesi'nde okuduktan sonra eğitimini Fransa'da sürdürdü. 10 yıldır piyano dersleri alıyor ve profesyonel olarak basketbol oynuyor. Okulun, Model Birleşmiş Milletler ve Avrupa Gençlik Parlamentosu'nda da aktif görevde. Yazarlık macerası, ilkokulda kendi isteğiyle çıkardığı sınıf dergisiyle başlıyor. İlk ciddi yazısı 'Bizans'ın Altın Çağı', İmparator İustinianos zamanını anlatan bir roman. İlgi alanı edebiyattan çok tarih. Üniversite için Amerika'ya gitmeyi, burada Endüstri Mühendisliği okumayı planlıyor ama tarih ve yazıdan da vazgeçmeyi düşünmüyor.

Özellikle Bizans tarihi

Yazdığı gibi okuduğu kitapların da konusu tarih. 'Son İmparatordan İlk Sultana' adlı kitabında İsmail Tokalak'ın 'Bizans - Osmanlı Sentezi' ve Radi Dikici'nin 'Şu Bizim Bizans' kitabından çok etkilendiğini söylüyor. Romanın okunması için İstanbul'un fethini konu seçmiş. Özellikle bunu son imparatorun gözünden anlatıyor ve ilginç bir söylemde bulunuyor: "İsyan ediyorum! Biz gençlere anlatılan resmi tarihte geçmişimizle ilgili her bilgi doğru ve eksiksiz yer almıyor. Bunu keşfettim. Kendime doğruyu öğrenmeyi amaç edindim. Bence Türkiye'deki tarih araştırmaları biraz taraflı." Yazdığı kitaptaki karakterler ve kendi arasında bir ilişki kuruyor genç yazar. "İmparator Konstantinos'un bana benzer yönleri çok" diyor.

İlham her an her yerde gelebilir


Aslı Eke, Kösem Sultan'ı yazmaya başladığında 14 yaşındaydı. Kitabı 16 yaşında basıldı. Şimdiyse 18 yaşında ve McGill Üniversitesi'nde 'Felsefe ve Politika' okuyor. 'Kösem Sultan'ı yaklaşık bir yılda yazdı. Her zaman Osmanlı tarihine ilgi duyduğunu söylüyor Eke. Özellikle de hareme... Eke, "Kafamda her şey belirsizken sokakta gördüğüm bir insan, gazetede okuduğum bir makale, bir filmde aniden beliren efekt bile bana ilham olur" diyor. Kösem Sultan'a kısa bir hikaye olarak başlıyor, sonra kendini durduramıyor. Kitabın çok satmamasına karşın ses getirmesini yaşına bağlıyor. Tanımadığı insanların onu okumasından büyük zevk aldığını belirtiyor. (İpek Özbey - Akşam Pazar)