"Rock'ın Türkiye'deki altın çağı 1996'dan itibaren yaşandı. Hem ana akım hem de 'underground' denilen alternatif yapımlar açısından... 2000'lerin ilk zamanlarındaki ekonomik krizle duraklama dönemi başladı. 2005'teyse tekrar canlanma... Bu yılla birlikte Anadolu Rock'ın yeniden canlanacağını düşünüyorum. Bir yanda Papyon gibi eğlenceli ve yenilikçi genç gruplar, diğer yanda deneyimleriyle bu tarzı modifiye edip sunan Replikas ve İskender Paydaş gibi isimler var." Müzik araştırmacısı, çıkardığı müzik dergisi Yüxexes'le tanınan Güven Erkin Erkal, önümüzdeki dönemin 'trendini' böyle açıklıyor. Üniversitelerde Türkiye'deki rock müzik tarihi üzerine seminerler veren Erkal şu sıralarda, bu konuyu işleyeceği bir kitap projesi için çalışıyor. Kitabı incelerken söz konusu tarihin 1920'lerde başlattığını görüyorsunuz.

Paris'ten Türkiye'ye girer
Ermeni asılı kemancı Leon Avigdor 1920'lerin başında, seyahate gittiği Paris'ten İstanbul'a döner. Beraberinde getirdiği enstrüman saksafondur. Orada caz müziği denilen 'garip' ama eğlenceli türle tanışmış ve çok sevmiştir. 1917 Rus Devrimi'nden kaçıp İstanbul'a gelen Beyaz Ruslarla bir kuartet kurar ve İstanbul gecelerinde sahne almaya başlar. Caz, Türkiye'ye 1920'lerin başında böylece girmiş olur; altın çağını yaşadığı ABD'den değil Paris'ten... Caz uygunsuz bulunur; 1934 tarihli elit kesime yönelik 'Müzik ve Sanat Hareketleri' dergisinde çıkan 'Caz ve Kokain' başlıklı yazı, cazın o dönemdeki imajı hakkında yeterince ipucu veriyor.

Celal İnce, ilk pop star

1940'lara doğru Türkiye'nin ilk pop starı ortaya çıkar; Celal İnce. ABD'de rock'n roll'a doğru evrilen müziğin duraklarından biri country'dir; İnce de bizdeki ilk country şarkı söyleyen müzisyen... Kendisi, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından başlayan Türkiye-ABD yakınlaşmasının açtığı imkanları değerlendirmek için ABD'ye gider. ABD propagandasının yaygınlaştığı o yıllarda yaptığı en popüler şarkı, İstanbul ile New York'un kardeşliğinden söz etmektedir. ABD'nin 'hürriyet savaşı'nı öne çıkaran şarkı sözlerinin bir kısmı şöyle; 'Amerika Amerika/ Türkler dünya durdukça/ beraberdir seninle hürriyet savaşında/ bu bir dostluk şarkısıdır/ kardeşliğin yankısıdır...'

İlk caz 'bigband'i Erol Büyükburç

1950'lerin başlarında kurulan ciddi anlamda Türkiye'nin ilk caz 'bigband'i İsmet Sıral orkestrasının vokalistlerinden biri, 17 yaşındaki Erol Büyükburç'tur.

1957'de ilk rock'n roll grubu

Takvim yaprakları 1957'yi gösterdiğinde Türkiye'nin ilk rock'n roll grubu 'Somer Soyata Orkestrası' kurulur. İsim takmadır, zira deniz harp okulu öğrencileri grup için komutanlarından izin alamamışlardır. O sırada Atatürk'ün yatı Savarona her ay başarılı bir öğrenciye Avrupa seyahati sunmaktadır. Gizli grubun elemanı Ersin Yüce, epey parlak bir öğrencidir ve Savarona'yla gittiği İtalya'dan bir elektrogitarla döner. 'Üzerinden kamyon geçmiş' bu aleti herkes fazlasıyla komik bulmuştur ama bir kez dokunmak, tellerini tıngırdatmak için birbirleriyle yarışmaktan geri durmamıştır.

Louis Amstrong

1959'da İstanbul'da, daha sonra efsaneye dönüşecek, hakkında söylentiler üretilen bir konser düzenlenir. Cazın en büyük isimlerinden Louis Armstrong aynı zamanda Türkiye'de konser veren ilk büyük yıldız olur. Konseri düzenleyense İstanbul Vergi Dairesi'dir. Biletler defterdarlık dairesi çalışanlarına bağış şeklinde satılır. 'Renkli' kişiliğini günümüzde de korumayı başarmış Erol Büyükburç, 1961'de Türkiye'nin ilk rock'n roll plağını çıkarır. 'Little Lucy' adlı bestesi o kadar tutar ki, Paul Anka, Pepino Di Capri gibi müzisyenler şarkıyı satın almak isterler.

Anadolu Rock, Burçak Tarlası ile başlar
Rock'ın büyük isimlerinin birer birer sahneye çıktığı yıllardır. 1963'te 'Çıt Çıt Twist' şarkısıyla önce Barış Manço rock'n roll'a adım atar ve ardından Erkin Koray gelir. 1964'te Anadolu Rock dönemini açan müzisyen 'Burçak Tarlası' şarkısıyla Tülay German olur. 1967'de sahneye 'Emrah' adlı şarkısıyla Cem Karaca çıkar. Dönemin erkek müzisyenlerinin ortak idolü ve moda ikonuysa Elvis Presley'dir. Hızla yükselişe geçen Anadolu Rock'ın saltanatı 1970'lerin ortalarına kadar sürer. Bu tarihten itibaren arabeskin yaygınlaşması rock'çıları piyasadan kaçırır; Moğollar şansını Fransa'da deneyip umduğunu bulamayınca müziği bırakır; Erkin Koray Almanya'ya daha sık gitmeye başlar; Cem Karaca 1980 darbesinin ardından Almanya'dan geri dönmez; Bülent Ortaçgil, Fikret Kızılok, Üç Hürel müzikten çekilir.

Turgut Özal imzası
1984'te Türkiye rock tarihinin belki de en önemli olayına Başbakan Turgut Özal imza atar. İthalatı serbest bırakması rock patlamasını sağlar. Daha önce ancak hayali kurulabilen enstrümanlar herkesin elinde oyuncağa dönüşür, o ana kadar 10-15 civarında rock grubu varken sayı katlanarak 30'a, 40'a yükselir. 12 Eylül 1980 sonrasında Türkiye'nin Anadolu rock çağı zaten gerilerde kalmış, siyasi söylemi olan sanatçılar da suskunluk dönemine girmişti. 80'lerin başlangıcıyla, hard rock ve heavy metalin ayak sesleri gelmeye başladı. Bu dönemde Whisky, Devil, Egzotic Band ve Asım Can Gündüz öne çıkan isimler olmuştu.