Lütfü Dağtaş-Hemen Mordoğanlı Cem Liman dostumla iletişime geçtim. Çünkü Mediha Aşık ile hanımı tarafından akraba olduklarını öğrenmiştim.
-Eşim Benan'ın anneannesiydi, dedi. Zaman yitirmeden Benan Hanımı buldum.
-Osmanlı, yürekli bir kadındı anneannem, dedi.
Kocası uzun yıllar askerlik yapmış. Bu yüzden çok yoksulluk ve yoksunluk çekmiş. Dört çocuğu olmuş. İkinci çocuğu erkek evladına hamileyken birinci çocuğu kızını yitirmiş. Erkek evladının ardından 2 kızı daha dünyaya gelmiş. Mediha Hanımı, 1996 yılında sonsuzluğa uğurlamışız.
-Ben üçüncü çocuğu Meliha'nın kızıyım, dedi Benan Hanım.

Cem Liman, 'Mordoğan'da, Mediha Aşık, dersen hemen bilemezler. Bilinen adı Demokrat Mediha'dır' dedi.
Cem Liman'ın eşi Benan Hanım da anneannesiyle ilgili olarak o dönem gazetelerde çıkmış haber ve yazıların kopyalarını verdi.
Konu, 11 Mart 1947 tarihli Demokrat İzmir Gazetesi'nin birinci sayfasında 2 sütuna, 'Mordoğan hadisesinin içyüzü' üst başlığı ve 'Terhis olan jandarma onbaşısı ceryan eden hâdiseleri olduğu gibi anlatıyor' başlığı ile verilmiş.
    
Gazetenin haberinde, Mordoğan muhtar seçiminin yapıldığı gün sandık başında jandarma onbaşısı olarak bulunan Osman Aktuğ'un anlatımı, 'Bu ifade Mordoğan seçiminin çırıl çıplak hikayesidir' denilerek aktarılıyor. J. Onb. Osman Aktuğ, kendisini seçim için Karaburun J. Kumandanı Üsteğmen Tevfik Güvenir ile Karaburun Kaymakamı Rahmi Onar'ın görevlendirdiklerini söylüyor. Onbaşı, açıklamasında Karaburun Kaymakamı'nın, kendisine telefonda, oy sandığının heyet odasına konmasını ve içeriye halktan kimsenin girmemesini söylediğini, bunu aktardığı Mordoğanlıların ise talimata rıza göstermediklerini aktarıyor. Aynı şekilde tahrirat katibi Sabri Turgut adlı bir resmi görevlinin de sandığın, oy atma ve sayım sırasında muhtarlık odasında tutulacağını halka söylemesi üzerine, köy kadınlarının sandığı derhal alıp köy meydanına koyduklarını belirtiyor. Bu arada yine görevli Onbaşının anlatımından, kadınların, 'Hürriyet uğruna ölmekten şeref duyarız!' biçiminde bağırdıklarını öğreniyoruz. Yine anlatımdan öğrendiğimize göre bir bölüm kadın da şöyle bağırmaktadır:
-Anayasada yazıyor. Hakimiyet bila kaydı şart milletindir.
-Biz sizden sadaka istemiyoruz, para dilenmiyoruz, hakkımızı istiyoruz!
-Valinin, kaymakamın, bucak müdürünün emirlerini dinlemeyiz fakat kanuna taparız!

Onbaşı, anlatımında, kendisine Karaburun'dan telefonla emirler yağdıran Komutana, 'Masa başında emir vermek kolay' demesi üzerine ayrılma emri aldığını ve 26 Şubat 1946 günü yapılan seçim sırasında sandık başında bulunmadığını belirtiyor.
     
Onbaşı, 28 Şubat günü sandığın bir kez daha oy için ortaya konduğunu ancak oylamanın yine yasadışı biçimde yapıldığını öğrendiğini, bunun da halkın ayaklanmasına yol açtığını, jandarma kumandanının, süngü tak, vur diye emir vermesi sonucu kadınlara saldırının gerçekleştiğini, ön saflardaki Mediha Aşık'a, Karaburun Jandarma Birliği'nden Kulalı Musa Kaya'nın vurduğunu, Mediha Hanımın kendisine vuran jandarmanın boğazına sarıldığını ancak ardından düşüp bayıldığını, bunu da daha sonra bizzat Musa Kaya'nın ağzından duyduğunu aktarıyor.
    
Jandarma Onbaşı Osman Aktuğ, gazetede yer alan konuyla ilgili açıklamasını şu tümcelerle tamamlıyor:
-2 Mart 947 gün ve 13019 sayılı Yeni Asır Gazetesi'nde sayın İzmir Valisi Şefik Soyer'in beyanatında, Mediha'nın merdivenlerden düşmesinden mütevellit olarak kaburga kemiğinin kırıldığı sözlerini okurken kendiliğimden sükutu hayale uğradım. Vaziyet bu mealde olup hiçbir surette kanuni yol tutularak seçim yaptırılmış değildir.
    
Aynı gazetede, Orhan S. Kaftancı imzasıyla, 'Sayın kardeşim Mediha Aşık' başlığıyla adı sonraları Mordoğan'da Demokrat Mediha olarak yerleşecek olan Mediha Aşık'a hitaben kaleme aldığı yazıya da yer verilmiş.

Olayın tanıkları

Peki, bu olayın yaşayan tanıkları var mıydı? Onları da hemen buldu, benimle karşılaştırdı Cem Liman.
İlk tanık, olayın olduğu gün henüz çocuk yaşta olan, 1939 Mordoğan doğumlu Keriman Koldaş. Anımsadıklarını şöyle özetledi:
-Çocuktuk daha. Demokrat Parti ne, CHP ne bilmiyorum. Ama köyde konuşuyorlar işte. İlkokuldaydım, partiyi bilmek bir yana seçim nedir, onu bile bilmiyordum. Muhtarlığın önünde toplaşmış insanlar. İçerde sandık varmış. Muhtarlığa merdivenlerden çıkılıyordu. Kadınlı erkekli insanlar merdivenlerden çıkıp muhtarlığa girmek istediler. Mediha Teyze de aralarındaydı. Jandarma, girmeyin, diye uyardı, dinlemediler. Jandarma merdivendeki kalabalığa dipçikle vurmaya başladı, Mediha Teyzenin yere düştüğünü gördüm.

Ondan sonra Mediha Teyze ömür boyu burnu yere değecek kadar eğik yürür oldu. Aldığı dipçik darbesi sonucu sakat kaldığı söylendi. Bizler o kargaşada çok korkmuştuk.
     
Diğer tanık; yine Mordoğanlı, Karaburun-Mordoğan üzerine kitaplar kaleme alan, gazetelerin Karaburun bölgesi taşra muhabirliğini yapan, 1933 doğumlu Neşet Öztekin. O da olanı biteni şöyle özetledi:
    
-Köyde DP'li, CHP'li çekişmesi alabildiğine almış yürümüştü. Birbirlerinin düğünlerine filan gitmiyorlardı. Tam bir düşmanlık. Sadece camide bir araya geliyorlardı. Muhtarlık seçimleri sırasında sandığın muhtarın odasında olduğu söylendi. Ortalık karışık olduğundan jandarma da gelmişti. Muhtarlığın odası basamaklı bir yerde olduğundan oy kullanacaklar teker teker çıkıyor, oyunu kullanan aşağıya iniyordu. Köyde tanıdığımız Efe Mehmet, basamaklarda bağırıp çağıran Mediha Teyzeyi, 'İçeri girin' diyerek arkasından iteledi. Mediha Teyze uzun boylu, zayıf yapılı bir kadındı. Çok cesur bir kadın olarak tanırdık kendisini. Efe Mehmet, Mediha Teyze ile birlikte basamağa çıkmış iki üç kadını daha arkalarından iteleyip, 'Sandığı alın, dışarı çıkartın' dedi. O ara bir karışıklık oldu. Aşağıdaki sekiz on kişilik jandarmaya kumandanları, 'Süngü tak!' emrini verince, jandarmalar süngü takıp dipçiklerini kaldırarak merdivenlere çıktılar. Mediha Teyze en öndeydi. Biri o ara içeri daldı. Mediha Teyze de girmeye yeltenince jandarma dipçiklemeye başladı. Ben yakınlarındaydım. Dipçiklerin havaya kalktığı sıra Mediha Teyze önümde, sırtüstü arkaya doğru kaykıldı, yere düştü. Bayılmıştı. Ortalık bir anda ana baba günü oldu.
Olandan bitenden sonra Celal Bayar'ın Mordoğan'a gelip Mediha Aşık'a saat ve altın taktığını da anımsıyor Neşet Öztekin:
-Celal Bayar, beraberindeki DP'liler ile Mordoğan'a geldi seçimlerin sonuçlanmasından sonra. Sıraevler dediğimiz yerde toplanmıştık. Bayar, Mediha Teyzeye köstekli bir saat taktı. Çakıcı'nın saati, dediler. O saat daha sonra köyde evlenen her geline sırayla takılır oldu. Şöyle de bir hava tutturuldu onunla ilgili olarak:
Aparlar aparlar/Gökten yıldız kaparlar/Çakıcı'nın saatini/Gelinden geline takarlar
Yine o gün, Celal Bayar'ın, Mediha Aşık ailesi tarafından yaptırılan evin temeline ilk taşı da koyduğunu anımsıyorum.
     *
Mediha Aşık'ın yüreğinin cesareti ve anısı önünde saygıyla eğiliyorum.