İzmir Sanat Atölyesi, Konak'ın tarihi "Kapalı Çarşı Hanı"nda geleneksel sanatları yaşatıyor. Mistik havası ve mekanın gösterişsiz ama etkileyici hali kursiyerleri adeta terapi için oraya topluyor. Buraya doktor tavsiyesiyle gelen kursiyerler bile var.  Atölye sahibi Yıldız Poyraz, son dönemlerde Osmanlı Sanatları'nın çok parlak bir dönem yaşadığını belirterek, insanların hat, tezhip, minyatür ve ebru sanatlarını tercih etme sebebini bu sanatların dinlendirici özelliği olmasına bağlıyor. Poyraz, hat, tezhip, ebru ve minyatürlerden çok etkilendiğini belirterek, "Resim ve Heykel Müzesi'nde 2 sene ebru, hat, tezhip, minyatür ve çini eğitim aldım. Yaklaşık 5 yıl boyunca da Osmanlı sanatları dersleri aldım. Bu süre zarfında İstanbul'a da gidip geldim çünkü bu konuda İzmir'de hoca bulmak zordu. Ayrıca ufkumu genişletmiş oldum. Daha sonra 2 sene bir kurumda eğitim verdim. Yaklaşık 4 yıldır da kendi atölyemde ders veriyorum.  Burada sadece ebru sanatı değil, onun dışında tezhip hocamız, ney kursumuz da var. Son yıllarda bu sanat dalları, Osmanlı'dan sonraki altın çağını yaşıyor diyebilirim" diyor. Hat, tezhip, minyatür ve ebru sanatlarının artık belli bir kesime hitap etmediğini söyleyen Poyraz, "Bize ders almak için gelen pek çok insan, farklı çevrelerden, farklı düşüncelerden insanlar geliyor. Biraz sabırla olğunlaşabileceğiniz bir sanat. Dolayısıyla hikayesi de yapılışı da ilginç olduğu için her yaştan, her gruptan insana eğitim verebiliyoruz. Öğrencilerimizin hepsi iyi meslek sahibi insanlar, öğrencilerimiz arasında uçak mühendisi, öğretim görevlisi var" diye konuştu.

İlaç yerine sanat

İnsanların hat, tezhip, minyatür ve ebru sanatlarını tercih etme sebebini bu sanatların dinlendirici özelliği olmasına bağlayan Poyraz, "Bu sanatlar başta insanlara çok ilginç geliyor. Mesela insanlar kafasını dağıtmak ve bir sanatla uğraşmak istiyor. Zaten son dönemlerde psikologlar ve psikiyatristler ilaç yazmak yerine bu tür dinlendirici sanatlara yönlendiriyorlar insanları. Çünkü ruhsal dengelerin rayına sokulmasının tek yolunun ilaç olmadığı görüldü. İlaç bırakıldığı an tekrar sorunlar başlıyor. Ama herhangi bir sanat dalıyla uğraşıldığında, kişi kendisini aştığını ve sorunlarını bırakabildiğini görüyor. Ebru sanatı da hem renkleriyle cazip geliyor, hem suyun üstünde yapılıyor o çok ilginç geliyor insanlara, hem de tekrarı olmayan bir sanat. Bir kere yaptığınızı bir daha yapamıyorsunuz. Kullanılan malzemeler de çok doğal" diye konuşuyor.

İstiyorlarsa başarıyorlar

Ebru sanatının diğer sanat dalları gibi belli bir yeteneği gerektirmediğini belirten Poyraz, şöyle konuşuyor: "Biz burada teknik öğretiyoruz. Birazcık sabırlı olmak gerekiyor. Kursiyerlerimiz o işi yapmayı çok istiyorsa, mutlaka yapıyorlar. Bizimle beraber olan insanlar, genellikle kafalarını dağıtmak için ebru yapıyor." Ebru dersi alan Anestezi Teknikeri Özge Dündar, ebru sanatını bir süredir sergilerden takip ettiğini ve öğrenmek istediğni söylüyor. Dündar bu işin kendisine adeta bir terapi gibi geldiğini belirterek, "Sergilerde görüp ebru hoşuma gidince bu sanatı öğrenmek istedim. İnternetten bu konuyla ilgili araştırma yaparken bu atölyeyi keşfettim ve derslere başladım. Ebru sanatıyla ilgilenmek çok zevkli, insanların gerçekten ilgisi varsa çok büyük keyif veriyor. Burada herşeyi unutuyor insan, deşarj oluyor. Neredeyse bir terapi gibi" diyor.

Esin Gençel