Gamze Geçer- 23. İzmir Kitap Fuarı'na katılan Rıfat Ilgaz'ın oğlu Aydın Ilgaz, Türkiye'de her meslek grubundan olan insanların öğretmenlik yapabildiğini ancak öğretmenlerin öğretmenlik dışında başka bir mesleğe kabul edilmediğini hatırlatarak, bunun en büyük sebebini öğretmenlik mesleğinin hiçe sayılması olarak gördüğünü, kötü öğretmen, kötü öğrenci, kötü veli olmadığını 'kötü eğitim sistemi' olduğunu vurguladı.
Babasının edebiyatın her alanında, maratondaki bir koşucu gibi eserler verdiğine dikkati çeken Ilgaz, 'Rıfat Ilgaz'ın gücü sadece kalemidir. Her zaman gerçekleri yazmaya çalışmıştır. Bir gün İzmir'de bir gazete patronu, 'Rıfat Bey, biraz da şehirdeki insanlardan, iş verenlerden de bahsedin' dediğinde, 'Benim satılık kalemim yoktur' diyerek kalemini kırıp atmıştır. Babamın eserleri 36 yıldır Çınar Yayınları etiketiyle kitapseverlerle buluşuyor. Kaleme aldığı 'Halime Kaptan' romanı, Kurtuluş Savaşı'nda kadın bir kaptanın hikayesidir. Babamın bizzat Cide'de gördüğü bir kadındır. Halime Kaptan, bir oğlu ve iki yardımcısıyla sandaldan biraz büyük bir tekneyle Kırım'dan İnebolu'ya silah getirmiştir. O zaman Şerife bacıların kağnılarla yaptıkları işi, Halime Kaptan teknesiyle yapmıştır. Anadolu kadının gerçek gücünü anlatan bu kitap, yılda 100 bine yakın baskı yapıyor. 'Sarı Yazma' romanı da aynı şekilde' değerlendirmesinde bulundu.


Şiirden dolayı hapis yatan şairdir


Rıfat Ilgaz'ın kaleme aldığı yazı ve şiirler sebebiyle birçok kez hapse girdiğinin altını çizen Ilgaz, 'Babam, Cumhuriyet tarihinde, şiirden dolayı hapis yatan ilk şair. Meşhur bir sözü vardı. 'Sınıfın ozanıyım mimli. Hababam Sınıfı'nın yazarıyım ünlü' derdi. Babamın 12 şiir kitabı var. Öğretmenliği sırasında yazdığı 'Sınıf' adlı şiir kitabı sebebiyle hapis yattı ve öğretmenlikten atıldı. Fakat ne acıdır ki o gün yasaklanan şiirler, bugün ders kitaplarında yer alıyor' ifadelerini kullandı.

Sınıfı'nın 1966'da Ulvi Uraz tiyatrosu tarafından ilk kez tiyatro sahnesine taşındığını ifade eden Ilgaz, şunları kaydetti: 'O yıllarda Hababam Sınıfı oyunun biletleri için kuyruklar oluşurdu. 620 kez sahnelendi ve 51 bin kişi tarafından izlendi. Daha sonra Anadolu turneleri de oldu. Ankara'da da bin 400 kişilik bir sinemada günde 3 kere olmak üzere oynandı. Yurt dışında ise Almanya'da ve Japonya'da da sahnelendi. Babam, Hababam Sınıfı eseri ortaya çıktığı zaman Türk sinemasındaki filmlere karşı şu tezi savunurdu, 'Toplumun her bir bireyini sanatçı olarak göstermedikçe, o film tutmaz.' Bu tezi Hababam Sınıfı'ndaki İnek Şaban'dan Hafize Ana'ya kadar her bir tipleme içinde görebilirsiniz. Yani her karakter eseri ortaya çıkaran bir tuğla' diye konuştu.
 

Psikolojik etki bırakır


Ilgaz kitaplarda yaş sınırlandırılması ile okumayı kısıtlamaya karşı olduğunu belirtirken şu şekilde devam etti: 'Kitapları yazan yazarların herhangi bir yaş sınırlaması ile yazması çok yanlış. Çocukların yaşadığı şehir, ailesinin sosyoekonomik yapısı, kültür seviyesi, aldığı eğitim gibi şartlar Türkiye'nin her yerinde, aynı şehirde olsa bile farklılık gösterir. Böyle bir farklılık varken, Anadolu'da yaşayan bir çocuk ile büyükşehirde yaşayan çocukların anlama kapasitesi nasıl aynı olabilir? Bir de kitapların üzerine 9 yaş üstü yazılması, o yaştaki çocuğun okuduğunu anlamayıp ama bu benim yaşım için niye anlamıyorum? sorusuna vereceği cevabın psikolojik olarak bıraktığı hasar kısmı var. Aileler ya da psikologlar buna çözüm bulmak isteseler de o etki her zaman kalıcı olur. Yapılması gereken en önemli iş kitapların üzerine yaş sınırı getirilmemesi.'