Esin Gençel- 6. Oğuz Atay Edebiyat Ödülüne 64 kitap arasından değer görülen Prof. Dr. Ahmet Sipahioğlu 'Tepelitaklak' adlı eserinde okuyucuları farklı bir İzmir'in beklediğini söylüyor. 'Tepelitaklak' adlı kitabı ile Oğuz Atay Edebiyat Ödülünü alan Sipahioğlu, ilk kitabını 1990'lı yıllarda yazdığını belirterek, "Ardından 1929 adlı bir kitap kaleme aldım. Ödül alan Tepelitaklak adlı kitabım ise son eserim. Daha çok deneysel bir edebiyat yapmak istedim. Yazı ve anlatım dili kurmacanın varabileceği noktalar bu konuda çalışıyorum. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar'da 25 yıl görev yaptım. Sinema ve grafik bölümünde çalıştım emekli olduktan sonra Yaşar Üniversitesi'nde çalışıyorum. Benim alanım daha çok tasarımı, edebiyat, sanat, sinema bu tür alanlarda etkinlik gösteriyorum. Yazdığım romanda bu etkinliklerimden bir tanesi. Bir roman yazmak, bir film yapmak, bir çizgi roman yapmak temelde benzer şeyler. Sonuçta bir sorunu ele alıyorsunuz. Bu sorunu çözmeye çalışıyorsunuz ve yaratıcı bir insan olarak bunu yaparken de alışılmadık bir şekilde yapmaya çalışıyorsunuz. Güzel sanatların her alanıyla ilgiliyim ve güzel sanatlara hem mesleki olarak hem akademisyen olarak önem veriyorum. Oğuz Atay Türkiye'nin yetiştirdiği en büyük yazarlardan bir tanesi ve onun Türkiye'de açtığı bir kulvar var. O kulvar Atay'ın hayata çok değişik bakış açısından tutun da, birey toplum ilişkileri, biraz sinik, biraz alaycı gibi gelebilir insanlara ama içerisinde son derece hassas vurguların yapıldığı bir anlatım tarzına kadar gidiyor. Atay'ın kendine özgü bir edebiyat anlayışı var. Benim de edebiyat anlayışım buna yakın. Hafif mizah, biraz ironi ile hayatı anlatmak. Sanat eserleri ister roman olsun, ister sinema bunların hepsi birer tasarım. Ben biraz öyle bakıyorum olaya ve değişik şeyler yapmaya çalışıyorum. Bu nedenle bu ödül benim için çok güzel oldu. Anlaşılmış olmak çok güzel bir şey" diye konuştu.

Roman karakterim bana hiç benzemiyor


Kitabımda değişik karakterlerin var olduğunu söyleyen Sipahioğlu, "Bana tam olarak benzemeyen bir öğretim üyesinin maceralarını anlatıyorum. Öğretim üyesinin yılgınlıklarını, düş kırıklıklarını anlatıyorum bunu anlatırken de biçime önem veriyorum. Benim derdim nasıl anlatmak. Kitapta çok değişik bir şekilde doğa betimlemeleri yapıyorum. Belli süreler içinde, belirli sahneleri anlatmaya çalışıyorum. Bir biri ile kopuk gibi görünen ama bir biri ile iç içe olan olayları biraz mizah katarak anlatmaya çalıştım. Mizah bir şeyi anlatmanın en güzel yolu. İnsanlar mizahi bir şeyi okurken hiç sıkılmıyor" sözleriyle kitabını anlattı.

Akademisyen olmadan önce yazmaya başladığını söyleyen Sipahioğlu, "Akademisyenler hep yazar ama ben daha eskiden beri yazıyorum. Ama çok az yapıt çıkarırım. Öyle yazayım yazayım gibi bir derdim yoktur. Ancak çok sevdiğim bir şey olursa yazarım ve o yayınlanır. Benim derdim iyi şeyler yapmak. Yazmak çok farklı bir duygu. Herkes yazabilir. Çünkü yaşamak çok farklı bir macera. Yazar olmak için bir akademik kariyere gerek yoktur. Önemli olan medyanın bize dikte ettirdiği şeylerin dışında orijinal bir gözlükten dünyayı görmektir" dedi.

Başvurmamı öğrencilerim istedi

Bu ödüle öğrencilerinin yönlendirmesi ile başvurduğunu söyleyen Sipahioğlu, "Bana 'hocam böyle bir yarışma var. Senin de kitabın tam konuya uygun başvurur musunuz' dediler ben de başvuru yaptım. Bu benim için çok güzel bir şey çünkü Oğuz Atay'ı çok seviyorum. Oğuz Atay Roman Ödülü olduğu için severek başvurdum ve 64 yapıtın içinden bu ödülü almaktan çok mutluyum" diye konuştu.

İzmir değerlerine sahip çıkmıyor

İzmir'in böyle bir ödül vermediği noktasında sıkıntılı olduğundan bahseden Sipahioğlu, "Neden İzmir kendi değerlerine sahip çıkmıyor anlamıyorum. İzmir Türkiye'nin 3. büyük kenti ama bir roman yarışmasına sahip değil. Halbuki burada Atilla İlhan başta olmak üzere yetişmiş çok önemli romancılar var. İnsan hiç olmazsa bir Atilla İlhan Roman Ödülü yapar. İzmir'de uluslararası bir sinema festivali yok. Bir festival olması lazım çünkü İzmir'in yetiştirmiş olduğu Semih Kaplanoğlu, Ümit Ünal gibi çok önemli sinemacılar var. İzmir'in bu negatif tavrına anlam veremiyorum. İzmir'in bu kasaba hali, atıl kamış hali insanı çok üzüyor. Ben bu ödülü Kastamonu Belediyesi'nden aldım. Bu çok önemli bir şey. Kastamonu valiliği ön ayak olmuş, Oğuz Atay Kastamonulu olduğu için Türkiye çapında bu ödülü koymuş. Neden İzmir bunu yapamıyor bilmiyorum. Gençlere yönelik çalışmalar yapılması gerekiyor. İzmir'i biraz çağın dışında görüyorum ve bu beni çok üzüyor. Bu İzmir'de olmamalı" dedi. Tepelitaklak adlı eserini okuyanların farklı bir İzmir ile karşılaşacaklarını söyleyen Sipahioğlu, "İzmir çok okumuyor. En az okuyan kentlerden biri. Ama İzmir bence kendi üzerine yapışmış tozlardan kurtulur. Bu kitap başka bir İzmir'i anlatıyor. Olumsuz bir İzmir'i anlatıyorum çünkü insanları biraz sarsmak kendine getirmek istiyorum" diye konuştu.