Piyanist ve besteci Fazıl Say, Alman Frankfurter Rundschau gazetesine verdiği röportajda, 'Kültür ve Turizm Bakanlığı ile arasının bozuk olmasından dolayı piyanist ve besteci olarak Türkiye'de hemen hiçbir devlet orkestrası ile sahne alamadığını, eserlerinin sansürlendiğini, konserlerinin de çoğu zaman iptal edildiğini" öne sürdü. Say, bundan dolayı sadece kendisinden eser isteyen Avrupalılar için beste yaptığını belirtti.


Umutsuz değilim ama


Say, 'Bir piyanist ve besteci olarak neden Türk siyasetine karışıyorsunuz?" sorusu üzerine, bunun insanın kendi yaşantısına kendinin karar vermesiyle ilgili bir durum olduğunu belirterek, 'İki örnek vermek istiyorum. Birincisi, geçen eylül ayında insanlar kapının önünde içki içtikleri için İstanbul'da bir galeriye saldırı yapıldı. 30-40 kişi dövüldü. Bunların arasında ben de olabilirdim. Bunun bir benzeri senfoni konserinde de yaşanabilir. İkincisi, 10 yaşında bir kızım var. Başörtüsü takmıyor. Başörtüsü takmaya zorlanırsa ne yapacağız? İran devrimine aydınların ne şekilde katkı sağladığını biliyorsunuz. Biz tehlikeyi biliyoruz" şeklinde konuştu. 'Biz" olarak Avrupai düşüncedeki modern Türkleri kast ettiğini, iyimser olduğunu ve umudun yitirilmemesi gerektiğini ifade eden Say, bu konuda tek başına olmadığını, bazı pop yıldızlarının, oyuncuların ve sunucuların da bu konuda çaba gösterdiklerini söyledi.


Benim vatanım müzik

'Ülkenizi terk etmeyi de düşündünüz. Sizi İstanbul'a bağlayan ne?" sorusa Say, eşiyle ayrı olduğunu, yurtdışına çıkması durumunda kızının ya annesiz ya da babasız yaşamasını istemediğini ancak daha büyük sorunlar yaşaması durumunda terk etmeyi yeniden düşünebileceğini ifade etti.

Say, "Sizin için vatan ne anlama geliyor?" sorusuna Say, 'Müzik benim için vatandır. Müzik ile iyi bir evrende olduğumu hissediyorum. Örnek olarak, Beethoven gerçekten sadece bir Alman değil. O çok daha fazlası. Sadece Almanya'ya ait değil. Aynı zamanda Yeni Zelanda, Brezilya ve Türkiye'ye aittir. Bunları çok daha iyi anlamak lazım" karşılığını verdi.