İtalyanca 'pişmiş toprak' anlamına gelen tera cotta, ustası Necip Savçı'nın 2010'da vefatının ardından eşi Ayşe Savçı, kız kardeşi Emine Tüfek ve oğlu Hasan Hüseyin Savçı tarafından devam ettiriliyor. Dünyada yalnızca İtalya ve Yunanistan'da icra edilen bu sanatın son temsilcileri, unutulmaması için gayret gösteriyor.

Antik dönemlerde ev ve işyerlerinde kullanılan çanak çömlek ve testi yapımını ifade eden tera cottadan babasının ardından bir şey eksilmediğini belirten Savçı, bırakmaya hiç niyetleri olmadığını söylüyor. Tera cotta'nın kendisi, boyası ve kullanılan her şeyinin toprak olduğunu vurgulayan Savçı, müzelerdeki eserlerden etkilenerek onlara yakın ürünler yaptıklarını dile getiriyor: "Ürünün ince olması, önemli özelliklerinden biridir. Biz korit, mikel ve kayra tarzı vazolar, grek yapıyoruz, özgün eserler yapıyoruz. Toprağı bir tek buradan değil, değişik yerlerden alarak belirlili oranlarda karıştırıyoruz." Ona göre her toprağın kendine göre bir yapısı var: "Burada olan topraktan başka yerde yok, başka yerde olan topraktan da burada yok. Birbirinin çeşitli özelliklerini tamamlatarak, bir formülle kil elde ediyoruz. Boyaları, maden yataklarından alıyoruz." diyor.

ABD, Kanada ve İngiltere'ye ihraç ediliyor

Babasının yanında 15 yıl çalışarak usta olduğunu anlatan Savçı, yaptıkları ürünlerin en çok İstanbul'daki cam firmalarına, sanatla ilgilenenlere, sanat eserleri satan mağazalara ve galerilerde satıldığını, bunlar vasıtasıyla da ABD, Kanada ve İngiltere gibi ülkelere gittiğini söylüyor. Tera cotta'yı ismini bilmeden yıllarca yaptıklarını, daha sonra Sıtkı Usta adlı bir kişinin araştırmasıyla ismini öğrendiklerini anlatan Savçı, "Biz de araştırdık, gerçekten Yunanistan ve İtalya'da var. Yunanistan'daki eserlere baktık, onlar suni boyayla yapıyor, çok kalıcılığı yok. Bizim ürünlerde ise boya, içine kadar işliyor. İtalya'da kullanım amaçlı yapılıyor bunlar; bahçe aksesuarları, yemek takımları bu şekilde yapılıyor orada." diye konuşuyor. Savçı, ağırlıklı olarak Pamukkale, Süleyman Demirel, Dokuz Eylül ve Ege üniversitelerinden öğrencilerin staj yapmak için geldiğini belirtiyor.

Hasan Hüseyin Savçı'nın eşi Ayşe Savçı, tüm ailenin tera cotta'yı öğrenmeye çalıştığını anlatıyor.

Uzun süreli kullanımı, suya ve ateşe dayanıklılığı, süsleme ve renkleriyle estetik görünümü, sadece su ve sabun kullanarak orijinal görüntüsünü yıllarca koruyabilme özelliği bulunan tera cotta, günümüzde tuğla ya da karo olarak düz, süslü ve rölyefli olarak dış ya da iç mekânlarda kullanılıyor. (*pişmiş toprak)