Dünyadan göçmüş yazar ve şairlere ilgisizliğin bizdeki alışılmışlığı, Türk Edebiyatı dergisinin ocak sayısında kendini yeniden ele verdi. "Türk Edebiyatında Budizm ve Asaf Halet Çelebi" başlıklı dosyada, edebiyatımızın önemli şairlerinden Asaf Halet Çelebi'nin (1907–1958) Küplüce Mezarlığı'ndaki kabrinin perişan halini gösteren fotoğraf, yazarlara gösterdiğimiz vefanın(!) açık delili. Beşir Ayvazoğlu'nun, üzerinde çalıştığı Asaf Halet Çelebi biyografisinden küçük bir bölümü paylaştığı yazıda, Çelebi'ye dair pek çok yeni bilgi yer alıyor. Ayvazoğlu, geçtiğimiz yıllarda Yahya Kemal, Peyami Safa, Ahmet Haşim, Tarık Buğra gibi isimler üzerine derinlikli biyografiler yayımladı. Asaf Halet'e dair dergideki bu tadımlık yazının nasıl bir eserle tamamlanacağı şimdiden merak konusu. "Om Mani Padme Hum: Türk Edebiyatında Budizm ve Asaf Halet Çelebi" başlığını taşıyan dosya için Ayvazoğlu "Çelebi, Cumhuriyet devri şiirimizin en önemli temsilcilerinden biri olduğu halde, yaşarken çok aşağılanmış ve unutturulmak istenmiş bir şairdi. Divan şiiriyle Batı'daki soyut şiir akımlarının çarpıcı bir sentezini vücuda getirerek saf şiire ulaşmaya çalışan bu çok kültürlü, nev'i şahsına münhasır şaire dikkatinizi bir kere daha çekmek istedim." diyor.

Budizm edebiyatından çeviriler yayımlar


Çelebi, Sidharta adlı şiirini ilk kez 1940'ta yayımlar. Ayvazoğlu'nun aktardığına göre Çelebi, dost meclisinde zaman zaman okuduğu ve pek ortaya çıkarmak istemediği bu şiiri, şairin kendisine haber verilmeden Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun bir Buddha gravürüyle Yeni Ses dergisinde yayımlanır. Şiiri gören Çelebi, bu işin arkasındaki dostlarına öfkelenir. Ayvazoğlu, şiirin yayımlanmasının ardından Çelebi'nin Türkiye'nin en popüler şairlerinden biri haline geldiğini söyler, fakat şair bu şiirdeki Budist duasıyla, mizah yazarları ve karikatüristler için bir malzeme olmuştur. Ayvazoğlu için, "Bu şiirden hemen her zaman sadece alaycı bir dille söz edilmesi, hiç kimsenin "Om mani padme hum" sözünün ne anlama geldiğini, daha da önemlisi, şairin Budizm'e niçin ve ne zaman ilgi duymaya başladığını sormamış olması" şaşırtıcıdır. Dünyadaki Budizm uzmanlarının eserlerini getirterek okuyan Çelebi, 1940 ve 1941'de Hamle ve Yeni Adam dergilerinde Budizm edebiyatından çeviriler yayımlar. Ayvazoğlu, Sidharta'nın, bütün duaların kabul edildiği anlamına gelen Saravarthasiddha kelimesinin kısaltılmışı olduğunu belirtiyor.

Vejetaryen

Çelebi hakkında bir diğer dikkat çekici bilgi ise şairin vejetaryenliğidir. Ayvazoğlu, şairin bu etyemezliğini Budizm'e duyduğu ilgiye bağlıyor. Çelebi'nin 1940'ta Abidin Dino hakkında yazdığı şu cümleler de buna bir işarettir: "Abidin'in en mühim günahlarından birisi koyun eti yemesindedir; bununla beraber hiç olmazsa insan eti yememesi bu günahı hafifletmektedir." Ayvazoğlu'nun Çelebi hakkında hazırladığı biyografinin, şairin zihnimizdeki imgesini derinleştireceği kesin.