3. Lig 1. Grup'ta mücadele eden Manisa Büyükşehir Belediye Spor, sezona çok kötü bir başlangıç yaptı. İlk 3 maçta 2 beraberlik ve 1 mağlubiyet aldı, 15. sıraya kadar indi. Ama sonrasında fırtına gibi esmeye başladı. Fırtına sözü bile hafif kalır. Üst üste 9 hafta puan kaybetmedi, önüne geleni devirdi. Bu süreçte 7. haftada liderliği aldı; lig sonuna kadar, bir daha bırakmamak üzere.
Rakipleri sürekli puan kaybediyordu. 10. hafta puan ardından gelen takıma 5 puan fark attı ve giderek de arttı; üstelik galibiyet serisinden sonra inişli çıkışlı bir grafik çizmesine rağmen...
Yarı sezon mağlubiyetle kapandı, ikinci sezon beraberlikle açıldı. Ama üst üste alınan galibiyetlerle, 22. haftada farkı 12'ye çıkardı.
Liglerin bitmesine 6 hafta kala, 29. hafta çok önemli bir haftaydı. Türkiye Profesyonel liglerinde en erken şampiyonluk maçına çıkıyordu, Bergama deplasmanında. Sahadan 2-1 galip ayrıldı ve çok çok erkenden şampiyonluğunu ilan etti.
Sonraki maçlar şampiyonluk havasında geçti, genelde fazla forma şansı bulamayan oyunculara şans verildi. 33. haftada kendi sahasında 4-0'lık bir hezimete uğradı. Yine de grubunda en az gol yiyen takım unvanını aldı.
Lig sona erdiğinde en yakın rakibine 13 puan fark atmıştı. 23 galibiyet, 6 beraberlik ve 5 mağlubiyet almış, 60 gol atıp, 27 gol yemiş, 75 puan toplamıştı.
Türkiye Kupası'na 2. Tur'da dâhil olmuştu ama daha ilk maçında Bergama Bld.'ye 2-0 yenilerek, havlu atmıştı.

Lig istatistiği

En farklı galibiyet: Düzcespor (4-0)
En farklı mağlubiyet: Çatalcaspor (4-0)
Kadroya en çok alınan oyuncu: Ersel Çetinkaya (34)
En çok maçta görev yapan oyuncu: Ali Öztürk (33)
Dakika olarak en çok formasını terleten oyuncu: Erhan Kara (2799 dk.)
En çok gol atan oyuncu: Ali Öztürk (12)
En çok sarı kart gören oyuncu: Emir Alagöz (9)
En çok çift sarı kart gören oyuncu: -
En çok kırmızı kart gören oyuncu: Umut Kaya - Tayyib Kanarya (1)

Yürüyüş ve koşu yolları

Geçen hafta halı sahaların vahim durumlarından bahsetmiştim. Bu hafta da yürüyüş ve koşu yollarına değinmek istiyorum.
Yürüyüş ve koşu olarak kullanılan tartan yolların da hali içler acısı, aynı halı sahalar gibi. Bu konuda sorunları 2'ye ayırıyorum:
1- Belediyeden kaynaklanan sorunlar.
2- Halktan kaynaklanan sorunlar.
Belediyeler her türlü hizmeti yapmaya gayret ediyorlar. Ederlerken mümkün olduğunca az parayla çok iş yapmak istiyorlar. Gayet normal bir durum. Ancak yapılırken genellikle en ucuz ve kalitesiz malzemeyi kullanıyorlar. Bunun yanı sıra işçilik de çok kötü oluyor. Dahası ince elenip sık dokunmuyor, olası sorunlar hesaplanmıyor.
Koşu amaçlı da kullanılıyor bu pistler. Fakat dönüşleri çok sert yapıyorlar ve koşu temposunu etkiliyor. Yere döşenen plastik kalıplar çok çabuk yıpranıyor, aralarında boşluk oluşuyor, hatta bazıları deliniyor, çukurlaşıyor. Buralar ayak burkulmalarına yol açabilir hatta bilek bile kırabilir.
Hemen kenarında suyun akması için ızgaraların yapıldığı pist bile var. Bunu koşu yolunun dışına yapmaları gerekirken içine yapmışlar. Pistle de aynı hizada değil, çukur oluşturmuş durumda, bir kaç santim aşağıda.
Bunlara ek olarak, pist çevresindeki yeşillikleri sulamak için kullanılan hortumlar da pistin üzerinden geçiyor. Hortumu geçirmek için özel bir şey yapılmamış, bu anlaşılır ama o hortumun orada bırakılması anlaşılmaz. İş olunca kullanılır ama iş bitince hortum pist üzerinden çekilir, toparlanır ve düzenli bırakılır. Pistin üzerindeki bu hortum hem ayağın takılma riskini doğuruyor, hem üzerine basıp ayağı burkma ihtimalini ortaya çıkarıyor hem de koşanların adımlarını değiştirmesine ve tempolarının bozulmasına neden oluyor.
Pistin yanında belediye tarafından yapılan kafeler de var. İnsanlar bu kafelere girip çıkarken pistten geçmek zorunda kalıyorlar. Geçerken spor yapanlara hiç dikkat etmiyorlar, pisti tamamen tıkıyorlar. Durup aralarından sıyrılmaktan başka çare kalmıyor. Birden bire ve dikkatsiz bir şekilde piste çıktıkları da oluyor. Çarpışma olasılığı da kaçınılmaz oluyor.  
Pistlerde oyun oynayan küçük çocuklar da var. Aileleri kenarda oturmuş sohbet ederken, çocuklarının pistte arabalarıyla bile oynamasına ses çıkarmıyor, görmemezlikten geliyorlar.
Koşamayıp, yürümeyi tercih edenlerin oranı çok çok fazla. Ancak bazıları grup halinde yürüyor ve pisti tamamen kaplıyor. Koşanlar ya pist dışına çıkıyor ya da çarparak geçmek zorunda kalıyor.
Sorunlar 1 değil, 1000... Bu konuda her birimize sorunluluk düşüyor ama en başta belediyelere. Sorunlar tespit edilip, kimsenin başına bir bela gelmeden çözülmesi gerekir.

İngiltere bunu bize karşı yapmıştı

Dünya Kupası'nda İngiltere köşe vuruşu kullanırken oyuncular arka arkaya, kaleye diklemesine diziliyorlardı. Bu bir stratejiydi. Yıllar öncesi aklıma geldi. Milli takımımıza karşı bir maç oynarken, köşe vuruşu kullanılırken, hepsi bir yumak oluşturuyor, kullanıldığı anda hepsi bir yere çil yavrusu gibi dağılıyordu ve adam adama markajı imkânsız hale getiriyorlardı. Sanırım bugünkü stratejiyi yaparlarken ondan esinlenmiş olabilirler.