Aykut Polatlı- Bugün Mithatpaşa Caddesi üzerinde bulunan küçük sevimli bir bakkala doğru yola çıkıyoruz. Yıldız Bakkal, mütevazı bir yer olmasına rağmen İzmir'in yaklaşık 80 yıllık tarihine tanıklık etmiş bir mekan. 1930'da kurulan Yıldız Bakkal, 2. Dünya Savaşı, 60 ve 80 darbeleri ve şimdi hatırlayamadığım nice tarihi sürecin içinden geçmiş

1930 yılında kurulan Yıldız Bakkal günümüzde hala açık. Bakkal diyoruz ama onunla yaşıt ve onunla beraber hayatının en mutlu belki de en kötü günlerini yaşamış, onunla birlikte yaşayıp yaşlanmış bizim Nail Amca olarak bildiğimiz Nail Bumin'in anılarıyla dolu bir bakkal. Bakkalın içine girince ilk göze çarpan eski reklam afişleri, vitrinler, belki de çoktan unuttuğumuz eski bakkal tarzı diyeceğimiz, teknolojinin girmediği yılların sadeliği. Nail Amca, 'Ben bakkalımı böyle seviyorum, kredi kartı makinesi bile sokmadım' diyor. Bakkal Nail Amcanın ilginç bir özelliği de 85 yıldır işlettiği bu dükkanda halen kiracı olması. Nail Amcanın dediğine göre burası daha önce bir İtalyan'a ait bir mülkmüş, daha sonra bir tütüncü almış, şimdi ise yine el değiştirmiş.
Nail Amca bakkala girdiğimizde her esnaftan karşılaşmayı umduğumuz gülüşüyle 'Hoşgeldiniz' dedi. Kendimi tanıttım, yine o kendine has ve samimi gülüşü ile 'Merhaba' dedi. Nail Amcada yılların etkisi yüzündeki ve ellerindeki çizgilerde kendine yer bulmuş; ama zaman dediğimiz şey hafızasına dokunmamış, hala dipdiri, capcanlı idi. Hafızası ile Nail Amca gençlere taş çıkartırcasına çocukluğunda, gençliğinde olan her ayrıntıyı sanki oradaymış gibi hatırlıyor.

1931'den bu yana

Yokluk günlerini, 2. Dünya Savaşı'nı bu dükkanda geçirmiş, '1930'dan beri buradayım' diyor. Karneyle un, şeker sattığı zamanları anlatırken azıcık içi burkuluyor. 'Zor günlerdi' diyor. Kiminin parası olduğu halde kimseye yardım etmediği, kimininse bir paket toz şekere iç geçirdiği dönemde kendilerinin bile bir çuval toz şeker için günlerce beklediklerini, göstermelik bir kavonoz şekeri vitrine koyduklarını söyleyerek biraz yutkunuyor. 'O dönemde şeker, çay bulunmazdı insanların en çok aldığı gazdı; gaz lambası ve gaz sobası için. Şimdi her şey modernleşti, değişti. İnsanların o dönemde ne yazlıkları ne de arabaları vardı' diyor.

84 yıllık çınar Nail Amcanın bakkalını, 1930 yılında askerden dönen babası açmış. Bakkalın açıldığı zamandan babasının vefat ettiği 1963 yılına kadar Nail Amca babasına yardım etmiş. Ondan sonra Yıldız Bakkal'ı Nail Amca tek başına yürütmeye başlamış.

Her şey satardık


Eskiden marketlerin bulunmadığı yıllarda bakkallar mahallenin tüm ihtiyaçlarını karşılarmış. Hatta 1-2 tane de çırak çalıştırırlarmış. Günümüzde olmayan ya da pek fazla rastlanmayan mallar da satılırmış. İlkin Urfa yağlarından ardından Eczacıbaşı'nın o zamanlar çıkardığı oreletinden söz ederek, 'Şimdi bu tür şeyler kalmadı, zaman değiştikçe satılan mallar da aynı hızda değişti' dedi. Nail Amca eskiden birçok insanın kendisinden erzak alışverişi yaptığını belirterek gurur ile 'Damak tadını bilenler halen benden alışveriş yapar. Benim en iyi, kaliteli ürünü sattığımı bilirler' diyor.

Nail Amca, 'Eskiden raflarımızda birçok ürünümüz vardı. Helvadan zeytine, yağdan gaza kadar birçok ürün satardık. İnsanlarda o zamanlar fazla para olmazdı. Yoksulluk vardı eskiden. Veresiye defterine yazardık. Aylığını alan gelir, borcunu kapatırdı. Şimdi ise herkes kredi kartına yöneldi ama ben dükkanıma sokmadım. Ben böyle iyiyim. Biz muhitin ilk bakkalıydık. Bizden sonra da bakkallar açıldı lakin bir süre sonra onlar kapattı. 2000'li yıllardan sonra ise büyük marketlerin kurulması ile de bakkalık artık kar etmemeye başladı' diyerek yeni bakkal açacakları uyarıyor.

Bakkalın kurulduğu 1930'dan günümüze kadar geçen sürede Mithatpaşa'nın ve çevresinin değişimini anlatırken Nail Amca'nın gözleri ışıl ışıldı. Eskiden buralarda İzmir'in ve Türkiye'nin sayılı zenginleri otururlarmış. Denize girmek, balık tutmak için Çeşme'ye, Urla'ya giden insanlar Mithatpaşa Caddesi'nin hemen aşağısında, Karantina dediğimiz yerde denize girerlermiş. 'Mithat Paşa köşkü ile komşuyduk, şimdi yıktılar. Yerine kocaman bir apartman dikildi. Bu muhitte eskiden devlet memurları, subaylar yaşardı. Lojmanlar yapılıp, devlet dairelerinin bir kısmı kapanınca taşındılar, buralardan gittiler.'
Eskiden buralarda denize bakan yalılar vardı. Her yalıda da banyo dediğimiz kayıkların bağlandığı iskeleler bulunurdu. Buralara kayıklar gelir, denize girilirdi. Vapurların yanaştığı bir iskelemiz ve caddenin üzerinden geçen bir tramvay hattımız vardı. Biraz ilerisi olan Adnan Saygun Kültür Merkezi tramvay deposuydu. Oradan Saat Kulesi'nin etrafından dönüp yine yernine gelirdi. Alsancak'a da o zamanlar burunsuz dediğimiz otobüsler işlerdi.
İnsanların eskiden fuara dünyadan haberdar olmak için gittiklerini belirten Nail Amca, 'Şimdi televizyonun evlerin hepsine girmesi ile fuar cazibesini kaybetti. Eskiden 1 ay süren fuar etkinliklerinin içine 9 Eylül de katılır, tam bir karnavala dönüştürülürdü. Açık hava sinemalarımız vardı. Şimdi hepsi demode oldular' diyor.

Memur olmayı hiç düşünmedim

Atatürk'ün vefat ettiği zaman 2. Sınıfta okuyan Nail Amca, Necatibey İlkokulu'ndan mezun. 'Burada öğrendiklerimiz bize liseye kadar yetti. Öğretmenimiz çok fedakardı' diyor. Liseyi ise bugünkü Namık kemal Lisesi olan o zamanlarda İnönü Lisesi olan Kahramanlardaki ünlü lisede bitirmiş. İzmir'in ilk üniversitesi olan İktisadi ve Ticari Bilimler Üniversitesi'nden mezun. Günümüzde 9 Eylül Üniversitesi rektörlük Binası'nın olduğu yerdeymiş okullları. Nail Amca mesleğine hiç yapmamış 'Bakkalcılıktan başka bir işte çalışmayı hiç düşünmedim. Bakkalcılık eskiden çok geçerli bir meslekti. O zamanlar memur maaşlarıda çok düşüktü.  O yüzden ki bakkalcılığı bırakıp memur olmadım' diyor.

Babam 1. Dünya Harbi'ne ve Kurtuluş Savaşı'na katıldı

Nail Amcanın aslen Nişli (Sırbistan'da bir şehir) olan babası Sait Bey, Atatürk ile neredeyse akran. 1. Dünya Harbi'nin başlamasıyla birlikte 18 yaşında orduya katılıp Enver Paşa ile İngilizlerin işgal ettiği Süveyş Kanalı'na kadar gidiyor. Daha sonra Çanakkale Cephesi'ne gelen Sait Bey, bu savaştan sonra kısa süreli de olsa evine dönüyor. Kurtuluş Savaşı'nın başlaması ile tereddüt etmeden gönüllü olarak tekrar savaşa katılıyor. Kurtuluş Savaşı'nın bitmesi ile 10 senelik askerliği de biten Sait Bey, güzel İzmir'e geri dönüyor. Burada hayatını düzene sokmak için şu an halen işleyen Yıldız Bakkaliye'sini açıyor. Nail Amca, 'Babam, bu ülkenin bağımsızlığı için hayatını hiçe saymış cepheden cepheye koşmuş. Ülkemizin değerini bilelim. Cumhuriyetimize sahip çıkalım' diyerek, bu ülkenin ne zorluklarla bağımsızlığını kazandığını bize hatırlatıyor.

Hizmetime geliyorlar


Eski düzeni devam ettiren Nail Amcanın bakkalında, ne post cihazı ne de Işıklı bakkal tebalası var. Bunun nedenini sorduğumuz Nail Amca, 'Yeni teknolijilere ayak uyduramıyorum. Bakkalımda kendime göre belli bir düzenim ve yaşayışım var. Benim dükkanım çok eski, değişiklik yapmak da istemiyorum. Zaten ışıklı tabelalar olsun, yeni cam ve çerçeveler olsun samimi bulmuyorum. Benim müşterilerimle bir ilişkim var. Müşterilerim benim görüntüme değil, hizmetime geliyorlar' diyor.