Isparta Sağlık İl Müdürlüğü Ruh Sağlığı ve Sosyal Hastalıklar Şubesi'ne bağlı Psikolojik Danışma Merkezi'nde görevli Şule Tola,
evliliği sosyal ve psikolojik sınırları olan bir kurum olarak tarif etti. Psikolog Şule Tola, bu sınırların iyi öğrenildiği zaman evliliğin iyi yürüyeceğini söyledi. Aileyi, çekirdek olarak iki kişiden oluşan ve ileride çocuklarında eklendiği toplumun temel taşı olarak nitelendiren Tola, evliliğin hayata aktarılması gereken bir proje olduğunu anlattı. Tola, her iki tarafında sevgi, emek ve ilgi sermayesini bu ortak projeye yatırmasını istedi. Isparta'daki boşanmaların eşlerin birbirini tanımamasından, iletişimsizlik ve hazır olmadan hayatlarına dahil olan planlanmamış bebeklerden dolayı arttığını söyleyen Tola, "Evlilik yanan bir ateşe benzer. Ateşin devamlı yanması için sürekli beslenmesi gerekir. Evliliğin sağlıklı yürüyebilmesi içinde daima beslenmesi yatırım yapılması icap eder" diye konuştu.

NİŞANLILIK DÖNEMİ YANLIŞ ALGILANIYOR

Nişanlılık dönemini insanların yanlış algıladığını ifade eden Tola, nişanlılık sürecinin eve hazırlık değil, evliliğe hazırlık dönemi olduğunun iyi bilinmesi gerektiğini söyledi. Çiftlerin bu dönemde birbirlerini tanımaları gerekirken ev eşyalarına ağırlık verdiklerini ileten Tola, sözlerine şöyle devam etti: "Çiftler bu dönemde koltuğun en güzeli olsun, halının en iyisi olsun anlayışını taşıyorlar. Birbirlerini iyi tanımadıkları için evlenir evlenmez sıkıntı yaşamaya başlıyorlar. Evlilik sadece duygusal ve sosyal ihtiyaçların tatmin edilmesidir, maddi değerlerin tatmini değil."

EN BÜYÜK SIKINTI AİLE BASKISI

Isparta'daki evli çiftlerin yaşadığı en büyük sıkıntılardan birinin ailelerin genç çiftlere müdahale etmesi olduğunu söyleyen Tola, bu konuda çok şikayet aldıklarını bildirdi. Türk toplumunun büyük aile yapısının çekirdek aile kavramına kaydığını söyleyen Tola, sözlerine şöyle devam etti: "Aileler toplum değerlerini, geleneklerini, göreneklerini gençlere aktarmak istiyor. Bunun yerine tavsiyelerde bulunmalılar, baskı uygulamamalılar. Bu sorun başlangıçta çözülmediği zaman ileride büyük yara açıyor, aileler birbirine düşüyor."

Evlilikte doğru kişiyi bulmak kadar evlilikten ne beklendiğinin de önemli olduğunu belirten Tola, sözlerini şöyle sürdürdü: "İnsan hayatında iki önemli karar vardır. Bunlardan biri meslek diğeri eş seçimidir. Doğru karar vermek hayati önem taşır. Bu beklentilerin gerçekçi olması ve eşinizin beklentileriyle benzer olması evlilikte uyumunuzu belirtir. Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşır." Eşler arası iletişimin çok önemli olduğuna değinen Tola, eşlerin her şeyi konuşarak her türlü sorunun üstesinden gelebileceklerini söyledi. Sağlıklı bir iletişimin huzur vereceğini belirten Tola, "İletişim denince sadece konuşmak anlaşılabilir. Ne söylediğimiz iletimin yüzde 10'luk bir kısmıdır. Asıl iletişim sözlü olmayan iletişimdir eşler arası iletişimde ön plandadır. Beden diliniz. Ses tonunuz duygularınıza tercüman olur. Ne söylediğiniz değil nasıl söylediğiniz önemlidir. Eşlerinizin davranışlarının iyi bir gözlemcisi olarak, onun sevgi dilini bulun."

Evliliğin bir yol arkadaşlığı olduğunu söyleyen Tola, şöyle konuştu: "Her yolculukta olduğu gibi yolların sadece otoban olacağını unutmamak lazım. Evlilik yolculuğunda bazı engeller olacak. Bazı sıkıntılar olacak ama tarifi imkansız hazlar keyifler de beraberinde olacak. Evlilik yolculuğunda da karşılaşılan küçük olumsuzlukları çiftler çözerek ilerlerlerse her olumsuzlukta evliliklerinin bir kat daha güçlendiğini görecekler. İlk fırtına da devrilen kavak yeli bir evlilik mi istiyorlar yoksa fırtına da sarsılan ama yıkılmayan bir çınar gibi mi bir evlilik istiyorlar buna karar verilmeli."

Mutsuz bir evliliğin üç nesle zararı olduğunu anlatan Tola, sözlerini şöyle tamamladı: "Onların yetiştirdiği çocuklar çocuklarının yetiştirdiği torunların da bu mutsuz evliliğin ortaya çıkacağını unutmamak ve bu bilinçte olmak lazım. Özellikle şiddet mağdurlarının çocuklarında istismara maruz kaldıkları bilinen bir gerçek. Acı bir durum. Evde şiddet varsa anne babalarını kendilerine rol aldıkları için de kendileri de huzurlu bir aile oluşturamıyorlar. Yani şiddet unsuru da üç nesle zarar veriyor."