Yerel seçimlerin üzerinden bir hafta geçti. Seçimler birçok kişi ve kurum için önemli bir sınav oldu. Medya ve ajanslar ise deyim yerindeyse bu sınavda çakıldı. Anadolu Ajansı (AA) yerel seçimlerde veri akışını yaklaşık 13 saat kesmesiyle eleştirilerin odağında. YSK Başkanı Sadi Güven'in seçim sonuçlarını açıklamada tek yetkili kurum olan Anadolu Ajansı için, "AA benim müşterim değil, verileri nereden alıyor bilmiyorum" demesi de AA'nın zaten yerlerde olan güvenirliliğini sorgulatmaya başladı. Şimdi herkes AA verileri YSK'dan almıyorsa nereden ve kimlerden alıyor diye soruyor. CHP Milltevekili Utku Çakırözer, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın yanıtlaması istemiyle TBMM'de soru önergesi vererek, "Anadolu Ajansı verileri kimden alıyor?, veri akışının sağlanamadığı saha neresi?" diye sordu ama henüz tatmin edici bir cevap gelmiş değil.

Bakalım nasıl bir açıklama yapılacak?

Gelelim medyaya.

Hakkıyla yayın yapmaya çalışan birkaç gazete ve televizyonu ayrı tutursak medyanın seçim karnesi de Anadolu Ajansı'nın karnesinden pek farklı değil. Hükümete yakınlığı ile bilinen gazeteci Ömer Turan'ın tabiri ile 'Mahalle medyası' bilgi kirliliği yaratmaya devam ediyor. Seçimin başından beri takip ettiğim Ömer Turan, çok iyi tanıdığı 'Mahalle medyası'nın yarattığı bilgi kirliliğini kırmak için YSK'nın verilerine dayanarak Twitter üzerinden paylaşımlar yapıyor.

İşte Ömer Turan'ın bu süreçte paylaştığı tweetlerden bazıları;

"Beni ve benim gibi yüz binlerce muhafazakarı Fox TV izlemek zorunda bırakan mahalle medyasına eyvahlar olsun. Mahalle medyası daha doğrusu Fox TV ve birkaç isim dışında medyanın tamamı çökmüştür. Türkiye'de gazetecilik ve televizyonculuk çökmüştür. Bu ayıp mahalle medyasına yeter."

"YSK'nın açıklamasına göre, Adam kazandı. Ama biz linç ediliriz korkusuyla, adam kazandı bile diyemiyoruz. Devletin resmi ve anayasal kurumu açıklamada bulunuyor, ama biz hala başka verileri gösteriyoruz. Arkadaşlar, ADAM KAZANMIŞ yapacak bir şey yok. Millet iradesi."

"Mahalle medyası ve trollerin neden olduğu bilgi kirliliğine sonuna kadar karşı çıkacağım. Adaletli olacağım. Partizanca değil hakça, müslümanca, davranacağım. Türk devleti, Türk milleti, adalet demeye devam edeceğim. Adaletli olmak, Türk devleti demek dönmek ise evet döndüm."

İleride iletişim fakültelerinde ders olarak anlatılacak olaylar yaşıyoruz. Her şeyin çürüdüğü, gazetecilik mesleğinin itibarının ayaklar altına alındığı bu günlerde, doğruları söyleme cesareti gösteren, adaletli olmak için mahalleden arkadaşlarını bile karşısına alan insanların var olduğunu bilmek güzel...