Sevgili okuyucularım, geçirdiğim sağ el bileği ameliyatı nedeniyle, bir buçuk aydır engelli bir yaşamdayım. Aslında, bu konuda belirli günlerdeki aktivitelerimizde engelleri, düşüncelerimizle, eylemlerimizle deneyimledik, sadece kısıtlı bir zaman sürecinde. Ancak bugün ben sağ elimin kullanımımdan çıkması nedeniyle acı tatlı bir sürü olayı küçük bir kitapta toplayabilirim. Bu sıkıntılı süreçte en büyük yardım kızımdan geldi. Yurtdışından gelip bana bakmasının yanı sıra beni normal yaşamıma geri döndürdü.
***
Dünya çok küçük. Geçen hafta kızımın Singapur'da yazım atölyesine katıldığı sevgili arkadaşı Özlem hanım ile hem hasret giderme hem de bir kültür aktivitesine davetiyle Urla'da buluştuk. Urla Sanat Sokağı inanılmaz değişmiş. Birçok eski yapı restore edilerek kafeterya, restoran, otel olarak aslına sadık kalmak koşuluyla hizmete sokulmuş. Tesadüfen girdiğimiz "İstifçi" de bunlardan biri. Anlatmak yetmez görmeniz gerek. Hasret giderirken aramıza Urla'da bir sergiye katılmak üzere gelen Özlem hanımın arkadaşı Funda Tarakçıoğlu da katıldı. İnanılmaz keyifli bir sohbetten sonra bizi aynı gün akşamı açacakları Ova Köy "Kırmızı" atölyesinde resim sergisine davet ettiler. Urla'daki evime giderken hep gördüğüm ama hiç ziyaret edemediğim ve hep merak ettiğim bu atölye ve sergi benim için görsel bir şölen oldu. Telefonuma sarılıp Urla'da yaşayan birçok arkadaşımı arayıp, güzellikleri paylaşmak için çağırdım. Çoğunlukla İstanbul'dan gelen ve Funda Tarakçıoğlu atölyesinde yer alan hanım ressamların değerli emekleri, doğanın ortasındaki güzel yerleşimiyle yer alan "Kırmızı" benim için unutulmaz bir gün oldu.
***
Funda Tarakçıoğlu İstanbul doğumlu, İktisat fakültesinin sosyal siyasal ve işletme bölümlerinden mezun olduktan sonra öğrencilik yıllarında İstanbul Tüneldeki Teutonia okuluyla bağlantılı olarak farklı çalışmalarda bulundu. Eşinin Almanya'daki yerleşimi nedeniyle Berlin ve Köln'de de eğitimine ve çalışmalarına devam etti. Türkiye'ye dönüşlerinden sonra Boğaziçi üniversitesi sanat atölyelerinde seramik heykel ve resim konularında çalıştı. Yurt içi ve yurt dışında birçok fuar ve sergiye katılan sanatçının çalışmalarının içeriği Mevlana'nın ülkesinde yetişmiş, mistik eğilimli düşünceleri tuvallerinde farklı dokular uygulayıp, yağlıboya, akrilik ve baskı tekniklerini birlikte kullanmakla, sürrealist figüratif ve sembollerle dolu eserlerinde geçmişe göndermeler, yaşamın neşesiyle hüznünü birlikte yansıtmakta. Kendisini dönüştürebilen ve dönüştürürken de sanatı gerçekleştirebilen bir sanatçının uzun soluklu serüvenidir, onun yaşamı diyor eleştirmenler. Kişiliği gibi kendisi de sanatı kadar mistik ve renkli bir kadın.
***
Kendine fantastik ve büyülü dünyalar kurarak Hieronymus Bosch'a referans olabilecek imgeler oluşturabiliyor. Tarakçıoğlu giderek Max Ernst'in kendine özgü fantastik yönelimini de çağrıştıracak gerçeklik ve rüyalar aleminin estetik tanımlarını da gerçekleştiriyor. Ele aldığı imgelerin hem somut hem de sembolik imgeleri var onda. Müzik ritme, hem tablo bütünlükleri içinde hem de form gerçeklikleriyle resimsel bir kimliğe dönüşüyor. Keza kadınlar, kuşlar, atlar, doğa formlarıyla kendine özgü yorumlar hayat buluyor eserlerinde. Sanata ve hayata muhteşem katkılar yapan bu değerli atölyenin diğer katılımcıları Fatma Öktener, Neslihan Sözeri, Nihal Arık, Özgül Yücedal, Rüksan Özhabeş, Sevim Eyüboğlu, Sumru Akyürek, Vahide Karakaya, Yurdanur Erkılıç. 29 Nisana kadar eserleriyle "Galeri Kırmızı "dalar, "Masallarda kalmasın" temasıyla. Ben de bir çoğumuzun belki de bilmediği bu mekanı ve güzellikleri sizlerle paylaşmak istedim.