Ligin 2. yarısının açılış maçında Ekol Göz Menemenspor, sahasında Giresunspor karşısında 3-0'lık sonuçla farklı bir yenilgi aldı. Hak ettiği bir mağlubiyetti. Çünkü hala tatildelermiş gibiydiler. Sahada hiç bir varlık gösteremediler, oyununun kontrolünü tamamen rakibine bıraktılar.

Oyun karşılıklı ataklarla başladı. Ta ki gol olana kadar. Ceza alanı dışından bir şut, direk dibinden ağlarla buluştu. Geriye düşen Menemenspor'dan oyunun hâkimiyetini eline almasını, konuk takımı geriye çektirmesini bekledik; olmadı. Pozisyona neredeyse hiç giremedi, kalesinde birçok pozisyon verdi.

Ne forvet ne de orta saha ortada yoktu. Yeşil beyazlı takım ceza alanına rahatça, hiç bir engelle karşılaşmadan geldi. Paslaşmalar, araya atılan paslar... Giresunspor bu sezonun belki de en rahat maçını oynadı.

Kaleci Selmani, ilk golde az da olsa hatalıydı. Del Valle'nin 9. dakikadaki gol olan şutunu kurtarabilirdi. Ama önü kalabalıktı ve topun hiç kimseye çarpmaması az ihtimaldi. Çıkaramamasına da bir şey diyemeyiz. Diğer 2 golde de yapabileceği hiç bir şey yoktu. Bunun dışında başarılı kurtarışlara da imza attı. Özellikle 68. dakikadaki kurtarışı takdire şayandı. Rusescu'nun şutunda sağına doğru hareketlendi. Top Giresunlu Bekir'e çarptı ve yön değiştirdi. Kontrpiye de kalsa da, toparlanıp diğer tarafa uçtu ve golü önlemiş oldu.

Ligin 12. haftasında Balıkesirspor maçında sakatlanıp çıkmak zorunda kalan Trtovac, 5 hafta boyunca formasını terletememişti. Maskeyle de olsa sahadaki yerini aldı. Buna rağmen takımın iyileri arasına alabiliriz. Orta sahası olmayan bir takımda, defans oyuncularının çok güzel oynaması beklenemez.

İleri geri, dinamo gibi oynayan Alberk, kaybolan isimlerden biriydi. İleriye çıkamadı, defansta da etkisiz kaldı.

Taşkın, bir kaç pozisyonda defansın en gerisinde olmasına rağmen çalıma gitti. Attı da. Kaptırsa, gole sebebiyet verebilirdi. İlginç şut şekli var. Onu 1 kere gösterdi. 30 metre kadar mesafeden kaleye şut çekti. Tam altı pas civarında yere çarpı yükseldi. Kaleci Adriano'nun üzerine gitse de, çıkarırken çok zorlandı.

Çeçenoğlu'da bir düşüş var. Bir önceki lig maçında Altınordu karşısında hiç bir varlık gösterememişti, bu maçta da gösteremedi. Ondan beklenmeyen şeyler yapıyor. Bir pozisyonda topu aldu. İlerlerken ayağından çok açtı. Hızıyla koştu yetişti. Rakibinin içinden geçirmeye çalıştı topu, dolayısı ile kaptırdı. Onun gibi bir oyuncuya yakışmadı.

Ali Özgün de sahada olmayan başka bir isimdi.

Sikuru bir şeyler yapmaya gayret etti. Çabukluğunu kullansa da, bir katkı sağlayamadı.

Mehmet ve Murat, birer tane karşı karşıya pozisyon yakaladılar, gol atmayı başaramadılar. Sakin kalabilseler, gol atmaları işten bile değildi. Biri gol olsa skora denge gelecek, belki de maç başka bir kimliğe bürünecekti.

Geçen salı, köşe yazımda yerde yatan oyunculara değinmiştim. Daha ligin 2. yarısının bu ilk maçında, karşımıza çıkıverdi. Bekir, bir pozisyonda yerde kaldı. Oyun durdu. Daha sonra takımı öndeyken, 25. dakikada topsuz alanda yere yattı. Hemen öncesinde pas atmak istemiş ama önündeki rakibine topu kaptırmıştı. Ben sakatlanacağı hiç bir şey görmedim. Oyun uzun süre durdu. Dışarı çıkıp, tekrar oyuna girdi ve maçı tamamlamayı başardı. Topsuz alanda kendini yere bırakan futbolcular maça devam edebiliyorsa, bunda art niyet ararım. Bu tür davranışlar, futbolun gerçek katilidir.

3 defa top, apartmanların olduğu taraftan ağları da aştı, yola gitti. Bunu da yazıma ekleme gereği duydum. Şimdiye kadar bu kadar çıktığını görmediğim için ilginç bir ayrıntı oldu benim için.