Yenilenebilir enerji konusundaki geniş katılımlı toplantı; sektörde yer alan birçok firma, kurum ve kuruluşun yanı sıra yatırımcılar, üreticiler, finansman firmaları, eğitmenler, dernekler ve öğrencilerden oluşan yaklaşık 350 kişi ile Alsancak İsmet İnönü Kültür Merkezinde gerçekleştirildi.
Daha sonra İZYEKO 2019'da aşağıdaki sonuçlar çıkarıldı.
1. Endüstriyel çatıların GES'ler için en uygun yatırım alanı olduğu ve fabrika çatılarına kurulacak tesislerin birer milli servet olabileceği düşünülmüştür.
Bu tesislerin arazilere kurulanlardan çok daha fizibıl olabileceği tartışılmıştır.
Elektriğe gelen son zamlarla birlikte amortisman sürelerinin beklenildiğinden çok daha hızlı bir şekilde düştüğü dile getirilmiştir. Yenilikçi montaj ekipmanları sayesinde çatılar delinmeden de GES kurulabileceği vurgulanmıştır.
2. 10kW ve altı GES'lerin çok yeni bir pazar olduğu ve gelecekte çok önemli olacağı düşünülmektedir.
Müstakil evlerin çatılarında kurulacak olan GES'lerin kamu kurumlarındaki prosedürlerinin her geçen gün kolaylaşacağı ve kısalacağı düşünülmektedir.
3. Yenilenebilir enerjilere dönüşümün yeni istihdam alanı yaratma etkisi büyük olacağı üzerinde durulmuştur.
4. Yenilenebilir enerji projelerine kredi ve leasing gibi finansman destekleri üzerinde konuşulmuş, son dönemde özelikle endüstriyel çatı üzeri GES projelerine çok fazla finansman desteği verildiği vurgulanmıştır.
5. Tüm GES tesislerinde ne kadar çok yerli malı kullanabilirsek ülkemizin ekonomisine daha fazla katkıda bulunmuş olacağımız konuşulmuş ve yerli güneş panelleri üretiminin desteklemesi gerektiği vurgulanmıştır. Milli enerji anlayışımız tartışılmış ve yerli üretimin önemi konuşulmuştur...
Sonuçları okuyunca, müdafanın da uyarıların da çok kesin dille olmadığı hissediliyor. Olsa da olur, olmasa da olur, havası seziliyor.
Bize göre 'düşünülmeden' ziyade, 'Olması gerekir' denmesi gerekirdi. Yani bir çekinge olduğu seziliyor. Bu da iki nedenle olur, ya korkudan ya da yukarıdakilerden umudun kesilmesinden. Umarım yanlış anlamamışızdır.

Kalite giderek düşüyor!

Günümüzün en önemli konularından biri de şehirlerde musluk sularının içilebilir olmaması.
Türkiye'nin içilebilir musluk suyu açısından en tehlikeli 187 ülke arasında yer aldığını açıklandı.
Bunun sonucu olarak ise Türkiye'de kişi başı 149 litre ambalajlı su tüketiliyor.
Dünya genelinde su kaynakları hızla azalıyor.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) verilerine göre 2030 yılında her 10 kişiden 4'ünün suya erişiminin olmayacağı öngörülüyor.
Güney Afrika Cumhuriyeti'nin başkenti Cape Town, 2018 yılında dünyada içme suyu tükenen ilk kent olarak tarihe geçti.
Su kaynaklarının bilinçsiz kullanımı ve kuraklıklar nedeniyle giderek tükenmesinin yanı sıra, su kirliliği de en önemli problemlerden biri. Özellikle kimyasal atıkların çokluğu ve beşeri faktörlerin neden olduğu kirlilik nedeniyle su kalitesinin azalması, dünyanın pek çok şehrinde musluktan akan suyunun içilememesine neden oluyor.
ABD merkezli Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi'nin (CDC) verilerini analiz edenler, 244 ülkenin musluk suyu kalitesini inceledi.
Çalışmaya göre, 244 ülkeden 187'si güvenli olmayan musluk suyuna sahip iken yalnızca 57 ülke geçer not aldı.
Türkiye ise, güvenli musluk suyuna sahip olmayan ülkeler listesinde yer alıyor.
İngiltere, Kanada ve Yeni Zelanda gibi gelişmiş ülkeler, içilebilir suyuyla öne çıkıyor
Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre her yıl yaklaşık 840 bin kişi, kullandığı kirli su ve yol açtığı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor.
Dünyada en çok su kirliliğine neden olan ülkeler arasında Çin, ABD, Hindistan, Japonya ve Almanya bulunuyor.
Bu verilerden yola çıkarsak, Türkiye'de de konunun sık sık gündeme getirilip, ileride bir felakete neden olmadan gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini, yani uyarı görevimizi yaptığımızı hatırlatmak istiyoruz.
Unutmamız gereken şu: Su hayattır!

DİP EKSPRES

Türkiye de gittikçe fakirleşiyor

Türkiye'de kişi başına düşen temiz su miktarı günümüzde yaklaşık 1.520 metreküp olarak ölçülüyor. Ancak 2030 yılında Türkiye nüfusunun 100 milyona yaklaşmasıyla kişi başı düşen temiz su miktarının 1.100 metreküpe düşeceği öngörülüyor. Yılda kişi başına düşen ortalama kullanılabilir su miktarı 1.000 metreküpten az olan ülkeler 'su fakiri' 2.000 metreküpten az olanlar 'su azlığı yaşayan' ülke olarak nitelendirilirken Türkiye de su fakiri olma yolunda hızla ilerliyor.