Geçen hafta içinde bir gün haberleri izlerken Maliye Bakanımızın (Mehmet Şimşek) konuşmasına takıldım. Hararetle Garanti Bankası'nda İspanyol sermaye payının artmasının neden bizleri rahatsız ettiğini bunun çok iyi bir şey olduğunu hatta dünyanın her köşesinde banka alabilecekken Türkiye'de bunu yapmalarının bizim için çok iyi olduğunu, buna karşı olanlara kızarak anlatıyordu. İlgimi çekti Google (abiye) girip Garanti Bankası hakkında bilgi istedim. 1948 yılında Ankara'da kurulmuş. 109,3 milyon ABD doları ile Türkiye'nin ikinci büyük özel bankası (T. İş Bankası'ndan sonra), yurt içinde ve dışında şubeleri var. Garanti Bankası karlı ve sürdürebilir büyüme stratejisine sahip. Hisselerinin % 49'u halka açık olan Garanti Bankası'nın % 25'ini kurucu hissedarlardan, % 40'ını Doğuş Holding'ten satın almış. Hedef değiştiren GE, Garanti Bankası'ndaki % 20-85 hissesini satma kararı almış.

***
Yeni sahip, İspanyolların büyük bankası "Bianca Bilbao Viscaya Argentine"ye (BBVA) neden satılıyor diye devam ettiğimde şu açıklamayı okudum: 
a) Özel sektörün rolünün artması,
b) Uluslararası bütünleşme çabası,
c) Piyasa mekanizmasının gelişmesi,
d) Finansal sektörün büyümesi ve riskinin artması,
e) Bankacılığın rekabete açılması,
f) Uluslararası kurallara yaklaşılması.

***
Ve yine Google'a sordum; "Dış ülkelerde bankacılık sektöründe yabancı sermaye payı nedir?" Hop! Bir sayfa açıldı; Prof. Dr. Cihan Tura'nın yazdığı yazıda şöyle diyor: "Bankaların yabancıların eline geçmesi neden tehlikeli?" Devam ediyor: "Avrupa birliğinin ve Amerika'nın dev şirketleri mal ve sermaye akımları yoluyla küreselleşme kılıfı altında dünya çapında bir işgal gerçekleştiriliyor. Bu işgalin ilk hedeflerinden biri az gelişmiş, daha doğrusu, gelişmesi engellenen ülkelerin bankacılık sektörü. Bir iktisatçımız, Yaman Törüner, bir yazısında (14-02-2014) bu sızmayı şöyle dile getiriyor. "Dünyada birçok ülke ulusal bankalarında küreselleşmenin ilk örneklerini bu sektörde veriyor. Meksika bankalarının % 95'i yabancıların eline geçti. Romanya ve Endonezya'da neredeyse ulusal banka yok. Ulusal bankacılığın yok olması giderek ulusal sermayenin de yok olma sonucunu doğurabilir. Yabancı sermaye payı; İsveç, İtalya, Almanya, İspanya ve Fransa'da bankacılık sektöründe en fazla % 9 ile % 12'dir, Hollanda'da (başka ülkelerde payını arttırırken) % 2-3. Buna karşılık eski sosyalist, sonradan kapitalist ve piyasa ekonomili ülkelerde, bankacılık hemen bütünüyle yabancıların eline geçmiştir. Öyle ki yabancılaşma oranı Polonya'da % 67,1, Çek Cumhuriyeti'nde % 74,8, Slovakya'da % 97,4 gibi inanılmaz boyutlardadır. Küresel çetenin başaktörlerinden Baron M.A Rothshild'in söylediği şu sözü her zaman tüylerim ürpererek hatırlarım. "Bana bir ülkenin parasının kontrolünü verin, yasaları kimin yaptığı umurumda değil." Finans sektörüne yabancı sermayenin ilgisi, herhalde bu nedenle de büyük olmalı.

***
Sevgili okuyucularım, Prof. Dr. Cihan Dura'nın makalesinde yer verdiği Yaman Törüner'i araştırdığımda her ikisinin de Prof. Dr. Cihan Türe, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü mezunu (1964); Yaman Törüner, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü mezunu (1971) olduklarını öğrendim. Her ikisi de yurt dışında bulunmuş, değerli hocalar tarafından yetiştirilmiş. Onlardan okuyarak öğrendiğim bu bilgiler, sahip olduğum bilgiler tüylerimi dike diken etti. Hale bakın, dostlarımız ABD ve AB ve o çok imrendiğimiz Batı medeniyetleri, iyilik konusunda küresel müresel değiller. Bir ülkenin bağımsızlığının temeli finans kesiminin MİLLİ olanıdır. Aksi ne getirir derseniz şirketler, hane halkları, bireyler hakkında önemli bilgiler finansal varlık profili kolayca öğrenilir. Küresel sermaye stratejik bilgilere ulaşır. Türkiye hakkında gizli bilgiler, yabancı güçlerin eline geçer. Yabancılaşma bütün ekonomiye yayılır, yabancı bankalar ulusal politikaları engeller. Neymiş? İspanyol kendi ülkesinde, Türk'e % 12'den fazla satış yapmıyor ama Türkiye'nin en büyük ikinci özel Bankası Garanti Bankası'nın % 40'ını alıyor bugün. Ya yarın? Ne cep, ne cepken, ne de Vatan...