Bu gidişle 'büyyük' adamların neredeyse her gün 'Laf olsun, torba dolsun' şeklinde söyledikleri 'müjde' sözcüğünden 'nefret' edesim geldi...

Bu sözcük artık benim midemi bulandırıyor...

'Bırakın be kardeşim! Yapın de görelim...'

Mustafa Kemal Atatürk 'Nutuk'ta olsun, söylemlerinde ne diyordu;

'Yaptık!'

Siz gerçek devlet adamları ya da yöneticilerin ağzından doğmamış çocuğa don biçtiklerini gördünüz mü, Süleyman Demirel'in söylediği gibi?

Halimiz ortada daha ne 'müjde'sinden söz ediyorsunuz?

İzmir'den Bakan kadrosuna alınan bir vatandaş üç müjdeden daha söz etmiş...

Ne ilgilendim, ne de okudum...

Biz laf olsun diye 'müjde' falan istemiyoruz, istediğimiz huzur ve ekmeğimizi evimize götürebilmek...

Ağız tadıyla yemek!

İnsanda bunlar ağız tadı da bırakmıyorlar ki!

Nasıl olur?

Duyduklarım beni dehşete düşürüyor!

Örneğin; koskocaman1,5 metre yüksekliğinde bir çelik kasanın yüzlerce kişinin gözü önünde kaybolması gibi...

Tabii içindeki; altın, dolar, avro ve 25 bin lira nakit para ile...

30 Ekim'deki depremde çöken apartmanlarının enkazının yağmalandığını anlatan Emrullah Timur önemli suçlamalarda bulunurken, dinleyenler sadece utandı...

Serkan Sular ise 'O gün acı içinde apartman sakinleri olarak, değerli eşyalarımızın bulunduğu yerleri söylemiştik. Bize Savcı gözetiminde çalışma yapılacağını söylemişlerdi. Keşke söylemeseydik' diye feryat edenlerden...

Hüseyin Çanaklı ise 'çok değerli' şaraplarının içildiğini gördüğünü iddia etti.

Mal canın yongasıdır...

Şimdi eminim ki bir iki kişi çıkacak 'Olur mu böyle şey!' diyecek, yani canı her taraftan yanan bu kişilere 'yalancı' muamelesi yapacak...

Nedense 'Tamam ilgileneceğim!' diyen ama yalancıktan değil, gerçekten ilgilenecek insanlarımızın da artık silkinmesi lazım...

Bunlara isterseniz 'müfettiş' deyin, isterseniz başka bir isim takın!

Sonuç olarak;

İnsanları hafife almayacaksın;

Kiminin bakışı, kiminin acısı, kiminin efkârı, kiminin eli, kiminin dili, kiminin de vebali ağır olur...

HAFTANIN NOTU

Siz ne diyorsunuz?

Mustafa Bulan şöyle diyor:

'İslam coğrafyasında; rezilliklerin, aldanmışlıkların, sömürülmenin tek nedeni aklı kullanmamaktır', desem çoğunluk 'Hayır! Bu Siyonistlerin oyunudur' diyecektir.

İşte bu da akılsızlığın ispatıdır.

Ben de buna 'Dış güçler' ya da 'Avrupa' ve 'Amerika'yı ilave edebilirim...

Unutma!

Başına gelen kötü şeyler; oturup üzülmen için değil, güçlenip ayağa kalkman içindir...

Yazımı şöyle bitirmek istiyorum:

'Hoşt!' diye iteleyip kakaladığınız, 'günah' diye eve sokmadığınız, bir parça kabuk ekmeği çok gördüğünüz hayvanları sevin artık.

Ve de Allah'ın emanetleri olarak saygı gösterin...

Bir gün nefesiniz bir yere dayanınca teknoloji de, para da işe yaramıyor!