Başlık böyle olunca nelerden söz edeceğimi az ya da çok anlamış olabilirsiniz. Gerçi bayramı, Ramazan Bayramı'nı kutladık ama neylersiniz, ben biliyorsunuz çarşambadan çarşambaya yazıyorum. Dolayısıyla bayram yazısını yazmak bugüne nasip oldu.

Bildiğiniz üzere İslam aleminde kutlaması yapılan iki tane bayram vardır. Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı adları ile bilinen bu bayramlar büyüğümüz, küçüğümüz kısacası tüm toplum bireylerimiz için unutulmaz anılarla doludur. Bilmiyorum belki acı anıların yaşandığı da olmuştur. Çok sevdiğim bir ailenin kardeşim kadar sevdiğim büyüğü bayram sabahı vefat etmiş, cenazesi aynı gün toprağa verilmişti. Ailenin o günkü bayramının hangi ortamda kutlanabildiğini bilmem anlatmama gerek var mıdır?
Şimdi biz; yaşamımızın vazgeçilmez parçası olagelen acı dilimlerini bir yana bırakıp güzel yanlarına yönelelim, isterseniz. Elbette bayramlar her zaman güzel yanlarıyla anılır olmuştur. Öyle olmasaydı özellikle yaşlılar "Ahh ah, nerede o eski bayramlar" diyerek yakınır olurlar mıydı? Demek ki sonuçta akılda kalan hep güzel anılar olmalı ki yakınmalar da o yönde oluyor.

Yalnız bence burada "Nerede o eski bayramlar" derken aranılanın eski bayramlar mı yoksa yaşanıp geçen çocukluk ya da gençlik günleri mi olduğu konusunda iyi bir ayırım yapmamız gerekir. Öyle değil midir? Hani o, Orson Welles'in söylediği  İngilizce şarkıdan aklımızda kalanı buraya yazıvereyim de söylediklerimin bir anlamı olsun: "I know what it is to be young, but you don't know what it is to be old-Ben gençliğin ne olduğunu biliyorum, ancak sen ihtiyarlığın ne olduğunu bilmiyorsun". O şarkı kişinin geçmişine dönük özlemini ne güzel anlatır değil mi? Bizim "Ah, nerede kaldı o eski bayramlar diye yakarışımızın bu şarkıda söylenmek istenenlerden ne farkı olabilir?      
Anılarda kalan her zaman dini bayramlar olmuştur. Ancak; milli bayramlarımızı da unutmamamız gerekir. Gerçi AKP döneminde milli bayramların değişik nedenler icat edilerek kutlanmaması gibi girişimlerin yaşandığını üzülerek izliyoruz. Bu yoldaki girişimleri yönlendirenler o derece ileriye gidebilmektedirler ki bırakınız 19 Mayıs'ı, 23 Nisan'ı, 30 Ağustos'u ellerinden gelse Cumhuriyet Bayramını yani 29 Ekim'i bile kutlamayacaklar. Onlar için bu kutlamanın zor gelmeye başladığını sizler de hissediyorsunuz değil mi? Varsa yoksa şüpheler denizinde yüzen "15 Temmuz"!
***
Yazmadan edemeyeceğim; uzun yıllar belki de turizm sektörünün de zorlamaları ya da kulis çalışmaları sonucu yaratılan dokuz günlük bayram tatilleri uygulamasına alışmıştık. En çok çalışmamız gereken dönemlerde ne olduğu tam olarak anlaşılamayan ne kuş ne deve örneği yapmaca bir tatil uygulaması vardı. Bu yapmaca tatillerde mali yükümlülükler, ödeme takvimi, yasal süreler dikkate alınmıyor ciddi yakınmalara neden olan sonuçlar doğabiliyordu. Düşünün bankalar çalışıyor, senetler protesto edilebiliyor, çekler karşılıksız çıkabiliyor, buna karşılık devletten alacaklı olup paralarını alamayan vatandaşların yakınmalarına çözüm bulunamıyordu. Aynı şekilde; yasalara bağlı itiraz ve hak arama süreleri için vatandaşların yakınmaları görülmekteydi. Bu sene de böylesi  tatil uygulaması için yapıldı yapılacak türünde girişimler oldu, şükürler olsun ki akıl galip geldi. Dileriz ki bundan böyle dokuz günlük idari izin gibi saçma uygulamadan vazgeçilir.
Bayramları bizler gibi yaşayamayan meslek gruplarını da unutmamak gerekir. Bazı meslekler vardır ki onlar için gerçek anlamda bayram tatilleri yoktur. İşte  gazeteciler, işte trafik polisleri, işte uzun yol şoförleri ve belki de benim aklıma gelmeyen nice meslekler. Hiç aklınıza gelir mi bu işleri yapanlar gönüllerince bir bayram kutlaması ya da tatili yapabilmişler midir?

Söyleyip yazdığım gibi bayram denince aklımıza hep bilinip tanınan bayramlar gelir nedense. Oysa yaşamımızda daha nice bayramlar vardır. Sevdiğim bir dostum  yaşadıklarımızdan örnekler vermiş, neleri aklına getirmemiş ki; keşke yerimiz olsaydı da o örneklerin tamamını yazabilseydim. Bakalım hoşunuza gidecek mi? Dostum hoş görsün ama hiç olmazsa bazılarını sıralayayım buraya, işte onlar: Yeni bir sözcük öğrenmek, yüklü bir borcun son taksidini gönül ferahlığı ile ödeyebilmek, eve dolu bir torba ile gelebilmek, zamanı durduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek, sevdiklerinle geçirilen her günü yaşayabilmek, ona güvenmiştim yanılmamışım diyebilmek...
Geçmiş bayramınızı kutluyorum, Esenlikle kalınız...

TÜRKÇE İÇİN NOT
Orjinal değil ORİJİNAL