Bundan tam 97 yıl önce, ömrünün son anlarını yaşayan bir cihan imparatorluğunun hayat damarlarından birine tutunup yepyeni bir devlet kurarak ve o gün yaptığı çağrı ile dünyaya kendini “Türkiye Cumhuriyeti” olarak kabul ettiren kurucu liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşlarına sonsuz saygı ve hürmetlerimle.
Ayrıca 1923 den bu yana bu ülkeye kanı ve canı pahasına hizmet eden, aklıyla, bilgisiyle, bileğinin gücüyle bu ülkenin ilerlemesine gelişmesine katkı koyan ve bizleri bugünün Türkiye’sine taşıyan tüm vatan evlatlarına onların bu mücadelelerinin asla yarıda kalmayacağına olan inancımla saygılarımı iletmek isterim.
Çok zaman geçmedi.
Ama 97 yıllık varlık mücadelemiz öylesine zorlu şartlar içerisinde geçti ki bunu anlamak için sadece bu ülkeyi sevmek yeterli.
Zor da olsa kapitülasyon belasından kurtulduk ama emperyalist finans sisteminin saldırılarından kurtulamadık.
Misak i Milli sınırlarımızı koruduk ama kuşatılmamızı önleyemedik.
Emperyal ülkeler dünyanın dört bir yanında katliamlar yaptılar, ülkelerin can damarlarını, doğal kaynaklarını sömürdüler ama ‘barbar’ diye ‘sömürgeci’ diye anılan hep biz olduk.
Ne gariptir ki ülkemizde dahi bu söylemlerin destekçileri çıktı.
ABD koca bir Kızılderili ırkını yok etmek için her şeyi yaptı, Fransa daha dün milyonlarca Ruandalı, Cezayirli yurtseveri katletti, Bosna’da BM’nin gözü önünde binlerce Bosnalı katledildi, kadınlarına tecavüz edildi. Karabağ’da masum siviller yasaklı misket bombaları ile katledildi ama onlar medeniyetin, demokrasinin beşiği sayılırken var olmaya çalışan bu millet barbarlıkla, diktatörlükle suçlandı.
Yetmedi.
Dünya savaşı sonrası bizi bin bir şekle soktular, özel dernekler, cemaatler kurdular, on yılda bir darbe yaptılar. Askerle olmayınca din adamlarını kullandılar.
Vatansever, demokrat, ilerici, din adamı kisvesi altında hainler türettiler.
İktidarı, Atatürk karşıtı olmakla suçlayan bir parti, en büyük ilimize Atatürk ismini kullanmaktan rahatsız olan birini İl Başkanlığı makamına oturtmaktan çekince duymadı.   Aynı kişi, partilileri Atatürk ismini dillerden düşürmezken 29 Ekim mesajında özellikle Atatürk’ün ne resmini ne ismini kullanmamak için özel çaba gösterdi. Ve kanımca Twitter mesaj altına eklenen yorum ve mesajlar bu konuda çok şey anlatıyor. Ama ne yazık ki partinin üst makamları olanları görmezden gelmeyi yeğliyor.
Ya diğer muhalefet partisi?
Oda en büyük kentimizin il Başkanı Fetö’cü diye kendi partili Milletvekili tarafından suçlandı, üstelik Genel Başkanın bilgisi var diyerek.

Türkiye siyaseti bu durumda ama tüm bunlar bu ülkenin büyümesine, gelişmesine dünyada sözü dinlenir bir ülke olma mücadelesine engel olamayacak. Son yılarda her alanda atılan adımlara iyi niyetle bakınca bunu görmemek mümkün değil.
Gelecek güzel günlere olan sonsuz inancımızla, Atatürk’ün bir sözüyle bitirelim anlamak isteyenlere.
“Zafer, zafer benimdir, diyebilenindir. Muvaffakiyet, muvaffak olacağım diye başlayanın ve muvaffak oldum, diyebilenindir.”
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.