Sevgili okuyucularım, geçen hafta  İzmir Tülay Aktaş gönüllü kuruluşları Güçbirliği platform sözcümüz Fatoş Dayıoğlundan bir gönderi aldım. İzlememi ve bu konuda fikrimi belirtmemi istiyordu. Bu iletiyi Güçbirliği çatısı altında  tüm dernek başkanlarına ve temsilcilerine attığını ve geçtiğimiz günlerde yapılan basın toplantısına  aynı zamanda Haberekspres gazetesindeki  köşem dolaysıyla Zoom üzerinden yapılacak toplantıda soru da sorabileceğimi belirtiyordu. Toplantıyı izledim, şimdi de sizlerle paylaşıyorum.

*

“TCK 103  Çocuk cinsel istismarına karşı kadın platformu” 2016 yılında gündeme gelen afla bir çok kadın örgütlerinin bir araya gelerek oluşturduğu bir kuruluş. O yıldan bu güne çığ gibi büyüyerek bu gün itibariyle 300 e yakın kadın örgütü ve 100 e yakın destek kuruluşu ile birlikte çalışıyor. Türkiye genelinde kadınların %9 u 15 yaşından önce cinsel istismara  uğradığı bulunmuş ( Hacettepe Üniversitesinin 2014 tarihli Türkiye’de kadına yönelik şiddet araştırması)  20-24 yaş grubunda olup, 15 yaşından önce evlendirilen çocukların oranı %2. Bu oran aynı yaş grubunda 18 yaş öncesi evlendirilen çocukların %14,7 si. Evlilik kararlarının %46 sı çiftlerin aileleri tarafından alınmış. Bu kadınların %33 ü kendileri henüz çocuk iken çocuk sahibi olmuşlar. ( Hacettepe Üniversitesi 2018 Türkiye nüfus ve sağlık araştırması)

*

Çocuğa yönelik istismar suçlarında artış var. Adalet bakanlığının 2019 yılına ait istatistik verilerine göre Çocuğa yönelik cinsel istismar suçu son 8 yılın tepe noktasına ulaşmış. Ceza mahkemelerinin çocuğa cinsel istismar suçundan 28 bin 360 dava açılmış. Bu nedenle TCK 103 platformu dayanağı, kadın hakları, çocuk hakları ve hepsinin temeli İnsan haklarıdır. İnsan hakları müzakereye açık bir konu değildir. Hakkımız olanı alacağız, hakkımız olanı koruyacağız. Çocuk istirmarcısına evlilik affı başlığıyla yansıyan af teklifinin yasalaşması durumunda cezaevlerinde bulunan 10.000 kişinin tahliye edileceği iddiaları, cinsel istismardan hüküm giymiş faillere af getiren bu tür düzenlemeler, cinsel istismar suçlarını aklayarak, çocuk istismarını meşrulaştırmayı hedefliyor. Yerel seçimler öncesi oy kaygısıyla, 3 yıl sonra yeniden gündeme getirilen tasarıya itiraz ediyoruz. Erken yaşta ve zorla evlendirmenin ceza kanununda suç olarak düzenlenmesi zorunluluktur.  Türkiye’nin taraf olduğu (iptal edilmeye çalışılan) İstanbul Sözleşmesi 37. maddesi gereği yetişkin bir kişinin veya çocuğun evlenmeye zorlanmasını suç olarak tanımlama yükümlülüğü getirmektedir.  Getirilmek istenen affın cebir ve şiddet olmadığı haller için geçerli olacağı belirtilmekte ancak bu da; Anayasa (10, 41 ve 42. maddeler) Türk Ceza Kanunu ( 6, 38, 96, 98, 103, 104, 109, 226, 227, 232, 233. maddeler), Türk medeni kanunu (11, 12, 124, 126, 128. maddeler) ve  5395 sayılı çocuk koruma kanununa aykırıdır. Yani Çocuk cinsel istismarının affı, ulusal yasal mevzuata da aykırıdır. Aynı zamanda uluslararası sözleşmelere de aykırıdır. İlgili uluslararası sözleşmeler :

1. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi

2. Çocukların Cinsel Sömürüye ve Cinsel İstismarlara Karşı Korunmasına ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (Lanzarote Sözleşmesi)

3. Avrupa Insan Hakları Sözleşmesi

4. Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Onlenmesi Sözleşmesi (CEDAW)

5. Birleşmiş Milletler Evlilige Rıza, Evlilik Yaşı ve Evliliklerin Kaydedilmesine Dair Sözleşme

6. Kadına Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi)

7. Birleşmiş Milletler Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi Sinir aşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'ne Ek, İnsan Ticaretinin, özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine ve Cezalandırılmasına ilişkin Protokol

8. Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye Ek Çocuk Satışı, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi ile ilgili ihtiyari Protokol

*

Bu konu çok hayati,  “Çocuk cinsel istismarına karşı kadın platformu” da çok önemli. Çünkü hepimizin bizi hayata getiren bir annesi, eşi, kız kardeşi, ihtiyacımız olduğunda bize kol kanat gerecek kız çocuğu var, tüm bunlara saygı ve sevgi öğretilecek erkek evlatlarımız var. Kadına, çocuğa şiddeti, hayatımızdan çıkartmak hepimizin görevi. Bu konuda çalışan tüm kuruluşlara destek vermeliyiz. Yazımı, hizmete adanmış ömründe bu konularda büyük çabalar vermiş, kanunlar çıkartmış geçen yıl kaybettiğimiz sevgili Işılay Saygın’ı anarak bitiriyorum. Bu günleri ve çabaları görüyorsa ne kadar mutlu olmuştur. En çok da kadınların bir amaç çevresinde “Nihayet” bir araya gelebilmelerine…