Bir bahar günü İzmir Karşıyaka'dan yola çıkın. Diyelim ki sıcaklık 15 derece. Hafif bir esinti ve güzel bir hava. Konak'a geldiğinizde sıcaklık 10 dereceye düşer ve bir rüzgârla karşılaşırsınız. Buradan da yolunuzu Bornova'ya çevirin. Ege Üniversitesi ve ilerisinde sıcaklık 5 dereceye düşer, kuvvetli bir rüzgârla da donarsınız. İşte İzmir böyle bir şehir.

***

Bornova Doğanlar'da Göztepe, Büyükşehir Belediye Erzurumspor ile karşı karşıya geldi. Maça geçmeden önce öncesinden söz etmek istiyorum. Doğanlar Stadı biraz İzmir'in dışında kalıyor. Oraya toplu taşıma ile gitmek için en iyi yöntem, Evka 3'e gitmek ve stat yakınından geçen otobüse binmek. Neyse ki belediye Evka 3'ten stada özel bir hat koyuyor da, ulaşım sorunu yaşanmıyor. Ama dikkat edilmesi gereken bir durum ortaya çıkıyor, o da stat güzergâhını bilmeyen şoförler. Sağa dönüp de stat önüne gitmek yerine dümdüz devam edip, misafir takım girişine götürebiliyorlar. Geri dönmek için de uzun bir yol gitmesi gerekiyor.
Daha önce de bazılarının başına gelmiş ve stadın diğer tarafından dolaşmışlar. Bu sefer şoför bir kaç km sonra geri dönmeyi tercih etti, uygun bir yerden. Körüklü otobüsün öyle her yerden dönüş yapması kolay değil. Böyle olunca da şoför taraftardan azar işitebiliyor. 'Sakin olun hey taraftar, ne bu şiddet bu celal.'
Stada doğru yürürken bizden sonra kalkan otobüs, yanımızdan geldi geçti, daha önce vardı.

***

Araçtan inince bir soğukla karşılaşıyorsunuz. Hele stada girince çok daha berbat durum. Rüzgâr sanki kış soğuğunu getiriyor, tir tir titretiyor.
Bu arada otobüste rakip takım taraftarı da olabiliyor. 3 Erzurum taraftarı vardı. Yan gözle bakan dahi olmadı. Dahası otobüsten nereden inmeleri gerektiğini de söylediler.

Isınma hareketleri

Takımlar ısınmak için sahaya çıktılar. Erzurum taraftarı, hemen önlerinde ısınan Beto için tezahürat yaptılar. Göztepeli taraftarlar bu jeste alkışla karşılık verdiler. Birlikte tezahüratta yaptılar, İzmir Marşı'nı söylediler ve Atatürk'ü andılar.
Top toplayıcı çocuklar sahanın tam ortasında TFF'nin pankartını açtılar. O anda fıskiyeler çalışmaya başladı. Rüzgârın etkisi ile sprey üstlerine gitti, biraz ıslattı. Soğukta da hiç çekilmez doğrusu.

Maç başladı

Soğuktan dolayı oturulacak gibi değildi. Soğuk olmasa da oturulacak gibi değildi. Çünkü taraftar ayaktaydı, zaten kolay kolay oturmazlar. Onlar ayakta olunca, arkadan maçı izleyenler sahanın bazı noktalarını göremiyordu. Ben de birçok taraftar gibi ayakta durdum. Maalesef bu yüzden de uyarı aldım. Meğerse basın tribününde ayakta durmak yasakmış. Mecburen oturdum. Kör noktalar biraz daha arttı. Pek bir şey de kaçırmadım sadece 1 pozisyon dışında. Köşe gönderine yakın yerde bir şeyler oldu, taraftar tepki gösterdi, ne olduğunu anlayamadım. Pek de fazla önemi yoktu. Ama söylemem gerekir ki, stadın bu kısmında büyük bir hata yapılmış. Tribünler yarım metre kadar daha geride olmalıydı. Sadece bu değil skorboard da yanlış yere konmuş. Stadın bir kısmından tam olarak görünmüyordu.

Ve mücadele

En baştan söyleyeyim; Süper Lig'e hiç yakışmayan bir maç oldu. 1. Lig'de bile çok daha kaliteli müsabakalar izledim. Her iki takım da kötüydü, kazanan kötünün iyisi olan deplasman takımı Erzurumspor oldu, tek golle.

***

Mücadeleye Erzurumspor avantajlı başladı. Çünkü rüzgârı arkasına almıştı. Böyle de bahtsızlık olmaz dedirtecek bir olay yaşandı, rüzgâr yavaş yavaş hızını kesti. İkinci yarı sarı kırmızılılar avantajlı olacakken, rüzgârdan eser kalmadı.
Erzurum, ev sahibi takım gibiydi. Yüklendi, gol aradı, Göztepe ise kaleye gitmekte çok zorlandı. Çok fazla pas hatası yaptı, çok kolay top kaptırdı. Ayaklarında sanki pranga vardı. Defans olarak da hataları büyüktü. Adam adama oynayamadı, yeterli sertliği gösteremedi, rakibine çok kolay pas yaptırdı.

***

Emrah Başsan'ı özel olarak izledim. Orta sahanın sağında oynayan solak bir oyuncu. Çok fazla boş bırakıldı. Karşısında oynayan Agbenyenu ondan çok uzakta kaldı. Top aldıktan sonra üzerine gidip de kapatmaya çalıştı. Sağda oynayan solak olunca topu hep içeriye doğru çekti, çizgiye inmeyi düşünmedi. Yine sola çektiği bir pozisyonda, orta yaptı gol geldi. Burada 2 büyük defans hatası vardı. Defansta bir oyuncunun önüne geçtiğinde, eğer geri dönerse, hemen arkasına yapışmalı, yüzünü kalene dönmesini engellemeli, geriye pas atma mecburiyetinde bırakmalısın. Hatta yan pas yapmasına bile izin vermemelisin. Burada Agbenyenu takip etmedi, dönüp, ceza alanına orta yapmasına izin vermiş oldu. Yapılan ortada da 2 Erzurumlu bomboştu. Biri vurmasa diğeri vuracaktı. Göztepe defansı uyuyakalmıştı.

***

Defansta kaymalarda da sorun vardı. Sağından gerçekleştirilen ataklarda sağ stoper Reis Poko'ya yardıma gitti. Sol stoper Berkan biraz sağa kaydı. Defansın ortasına da Agbenyenu yanaşınca sol taraf bomboş kaldı. Buraya da sol ileride oynayan Tayfur gelip kapatması gerekirdi, genellikle gelmedi. Emrah Başsan 45 dakika boyunca çok rahat oynadı.

***

İkinci yarıda Yasin oyuna dâhil oldu. Herkes oyuna damga vurmasını umuyordu. Oluyor gibi idi. Kullandığı serbest vuruşta top direkten döndü. 'Golün habercisi gibi' derken, sekmeye başladı. 6 dakika sahada kalmışken, oyuna daha fazla devam edemedi. Her ne kadar rüzgârdan faydalanamasa da sarı kırmızılılar, tek kale bir maç oynadı. Yüklendi de yüklendi ama hücum oyuncuları hiçbir varlık gösteremediler.  Ne şut çekebildiler ne de onca ortada topa kafa vurabildiler.

***

Yasin'in yerine oyuna giren Jerome, 55'te derinlemesine pasta rakibini vücut hareketiyle çok iyi ekarte etti. Bir forvet oyuncusunun doğrudan kaleye gitmesi ve şut çekmesi beklenir. O tam olarak kaleye gidemedi, biraz çaprazda kaldı. Yine de şut çekebilecekken, o yanlamasına pas atmak istedi. Arkasından gelen rakip oyuncu topa müdahale edip, kornere attı.
Jerome, kafaca da iyi durumda değildi. Köşe gönderi yakınından top kornere doğru giderken, rakip oyuncu topu kontrolü altında tutuyorken, arkasından gidip, kayıp, topu auta attı. Rakip için bundan daha iyisi olamazdı. Çünkü orada sıkışmıştı ve riske girmemek için topu taca atabilir, top Göztepe'ye geçebilirdi. Eğer oyun alanında tutarsa Jerome ondan topu kapabilir, gol tehlikesi yaşatabilirdi.

***

Deniz Kadah, 58. dakikada sol tarafta pas aldı. Bomboş ceza alanı içerisindeydi ama topu alırken az da olsa ayağından açmıştı. Kaleci de çıktı. Açıyı tam kapatamasa da gole engel oldu. Topu alırken kendine şutluk pozisyon hazırlaması ve kaleci pozisyon alamadan gole çevirmesi gerekirdi. Hem ayağından açmasını hem de kalecinin üzerine vurmasını bir forvete yakıştıramadım.

***

Maçtan günler öncesinde Göztepe kombinesi olan bir arkadaşım maça gitmeyeceğini söylemişti. Sebebi de takımın çok kötü oynaması ve hiç ümidinin olmaması imiş. Benim izlediğim maçlarda anlattığı kadar kötü değildi. Erzurum maçında gördüm ki, anlattığı kadar varmış

***

İkinci yarı Erzurum hücuma çok az çıkabildiğinden Beto kalede üşüdü. Bu sebepten topun durduğu zamanlarda kalesini bırakıp, ısınma hareketleri yaptı.
Maçın bitmesine az bir süre kala, taraftarlar Sepil'e tepki göstermeye başladılar. Ancak unutulmaması gerekir ki, Göztepe'yi Süper Lig'e çıkaran kişi Mehmet Sepil'dir. Öncesinde amatör kümeden 2. Lig'e çıkaran Hüseyin Altınbaş, taraftarın yoğun eleştirisinden dolayı kulübü satmak zorunda kalmıştı. Ya Sepil de bırakıyorum derse?

Denizli için kolay oldu

Denizlispor, Giresunspor deplasmanında çok rahat bir oyun ortaya koydu ve 3-0'lık bir galibiyete imza attı.
Giresun çalkantılı bir dönemden geçiyordu. Birkaç as oyuncusu kadro dışı bırakılmıştı. Bu maça da bu kara bulutlarla çıkmıştı. Zaman zaman pozisyonlara girse de, genelde cılız ve çok nadirdi.
Mehmet ve Burak ilk 11'de idi. Oysa Yücel İldiz, deplasmanda genellikle birini ilk 11'de sahaya sürer, sonradan ikilerdi.
İlk yarı oyuna Denizli hâkimdi. Gol aradı fakat gol ararken kendini hiç sıkmadı. İkinci yarıya çıktığında 2-0 öndeydi. Topu rakibine bıraktı, kendi yarı alanına çekildi. En sevdiği şey olan, hızlı hücumlarla çıkmayı tercih etti.
Mehmet Akyüz 3 gol atsa da, bana göre tam olarak kendini gösteremedi. Burak ileri geri çok çalıştı, o da yüzde yüz verim gösteremedi. Recep Niyaz da çok koşan bir isim idi. Aissati orkestra şefi gibi idi. Topu aldı, rakiplerini çalımladı, ceza alanı içerisine paslar attı.
Saha zemini çok kötüydü. Her iki takımın da oyununu olumsuz yönde etkiledi. Basit top kayıpları ve pas hataları yapmalarına neden oldu.