Altınordu, ilk 2 yolunda rakibi İstanbulspor deplasmanında sahaya çıktı. Her iki takım için de çok önemli bir müsabakaydı. Karşılaşma 2 farklı bölümden oluştu. Goller öncesi ve sonrası...

***

Maçta 3 gol izledik. 48'de perde açıldı, Altınordu 2-0 öne geçti, 61. dakikada İstanbulspor'un farkı 1'e indirmesiyle başka bir film izlemeye başladık.

İlk bölümde goller dışında pozisyon yok denecek kadar azdı. Orta sahada geçen bir maç oldu, ceza alanına yaklaşmakta bile zorlandılar. Altınordu biraz daha baskın gibi göründü, müsabakanın başlarında özellikle sol taraftan çok atak geliştirdiler.

Goller geldikten sonra ise İstanbulspor'un beraberliği arama çabası vardı. Tam saha baskı yaptılar ve rakiplerinin defanstan çıkmasını engellediler. Çok pozisyon buldular, goller kaçırdılar.

Konuk takım ise pasla çıkma konusunda diretince, zorlandığı anlar oldu. Baskıdan kurtulduğunda pek fazla pozisyon bulamadı ama skoru korumasını bilince, altın değerinde 3 puanla evine döndü.

Kırmızı lacivertli takımın oyununda bir düşüş var. Sistemi yokmuş gibi, dağınık bir ekip görüntüsü verdi bana. Elbette galip gelmeyi bildikten sonra, iyi oyun kötü oyun pek önemli olmaz.

***

İstanbulspor çevik kuvvetli oyunculardan oluşan bir ekipti. Maçlarını pek takip etmişliğim yok. 2. hafta mücadelesinde Altay'ı hızlı hücumlarla devirmişlerdi. Ancak o zamanki kadrosunda bulunan Issah ve Diouf transfer olup, başka takımlara gitmişlerdi. Ne İzmir'de Altay'ı 4-0 yendikleri maçta ne de bu müsabakada o günkü sağlamlığı göremedim.

***

Uzun geri pası atılınca Enes kaleciye baskıya koştu ve arkadaşlarını da çağırdı. Yetişemeyince biraz kızdı. Oysa kendi yarı alanındaki sağ ve sol açığın, rakip kale önüne kadar prese koşmaları hiç de mantıklı bir şey değil. Enis forvet oyuncusu, orta sahanın ortasında top bekleyen biri. Onun için koşmak zor olmaz. Pres, defans ve hücum bloğunun birbirine yakın olduğu, alan daraltıldığı zaman yapılır. Geniş alanda yapılan pres, fayda sağlamayacağı gibi, gereksiz yere yorulmalarına neden olur.

***

Altınordu hızlı hücumda… Enes cepheden topla ilerliyor. Rakip eksik yakalanmış ve defans çizgi halinde. Sol çizgide Metehan pas istiyor önüne. Pas atıldığı anda ofsaytta kalıyor. Oysa kaleye doğru değil, kaleye paralel, ortaya doğru koşsa rakiplerini görecek, ofsaytta kalmayacak. Enis'ten kaleyi cepheden gören yere pas atmasını isteyecek. Atıldığı an kaleye doğru hareketlenecek ve kaleciyle karşı karşıya kalacak. Defansın geriye dönüp, hızlanana kadar en az 10 metre fark atacağından, yetişmeleri imkansız olur. Bunu zamanında Rıdvan Dilmen çok uygulardı.