Söylenen ve istenen şöyle:

Kibar ve nazik ol!

Nefret söylemlerine veya zorbalığa izin verme!

Genelde yönetici durumunda olanlar bu kurallara dikkat ederler.

Ama gözlerin üzerinde olduğu kişiler ne yapıyor?

Örneğin bir büyüğümüz ne demişti?

'Bu millet enayi değil, hesabı sormasını bilir!'

Peki bu hesap sorma işi nasıl olur?

Parmak sallayarak mı?

Yoksa mahkemede mi?

İzin isteyerek, 'Parmak' ile ilgili bir bilgiyi sizinle paylaşmak istiyorum; Özellikle ülkemizde 'argo anlamlar' içeren bir el hareketi olarak kullanılan orta parmak hareketi aslında kökeni çok farklı yerlere dayanan bir hareketmiş.

Bu hareket İngiliz ve Fransızlar arasında olan savaş sırasında ortaya çıkmış...

Sebebi ise boyutları neredeyse 2 metreye ulaşan okları en rahat orta parmakla atan İngilizleri yakalayan Fransızların okçuların orta parmaklarını kesmeleriyle başlamış.

Karşılık olarak orta parmakları kesilmeyen okçular da orta parmaklarını gösterirlermiş ki bu da 'hala savaşabiliyorum!' anlamına gelen bir cevap niteliği taşımaktaymış.

Yani sonuç olarak argo bir el hareketi olarak bilinen orta parmağın tarihi buralara kadar dayanıyormuş...

Parmak gibi kol sallamanın manaları da var, özellikle mahkemelerdeki hakaret davalarında...

Yargıç, 'Şöyle mi yaptın, böyle mi yaptın?' diyerek konunun önemini ortaya koyuyor.

Bu arada ben de bir anımsatma yapayım, 'silah' gibi kullanılmak yani karşındakini 'tehdit' eden bir parmak karşınızdakine dönük iki, diğer üç parmağa dikkat edin?

Kimi gösteriyor?

O parmağını kullananı...

Bir tekerleme de var bununla ilgili ama yeri burası değil...

Unutmayalım:

Kalbi kırdıktan sonra gelen özür, doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir.

İhtiyaç kalmaz!

HEPSİNİN KAFASI AYNI

Beynimize kazımamız lazım, bizim için düşünülenleri:

B. Clinton'un şu sözünü örneğin;

'Amerikan kontrolünde bir Halife ile İslam Dünyasını yönetmek, bizim için en masrafsız yoldur.'

Devam ediyorum;

'Yapılması gereken Atatürk'ün hem din hem de Kürt düşmanı olduğunu yaymaktır.'

Bu cümle Kurt Ziemke'nin...

Bir iki örnek daha vereyim, onlarcasından;

'Türkiye Atatürk'ün mirasını ret etmelidir.

Bunu söyleyen edepsiz Samuel Huntington'un...

İçimizdeki hainlerden biri değil...

'İç ve dış mihraklar' deniliyor ya, işte bu 'Akıl babaları' Türk olmayanlardan,,,

İçimizdekileri konuşmalarından, yazmalarından, çizmelerinden ve özel kıyafetlerinden hemen tanıyoruz.

Bir geri zekalı da Graham Fuller!

Bakın ne diyor;

'Kemalizme son verin! Osmanlıyla övünün!'

İnanılmayacak gibi ama bunları dinleyip, 'Emrin olur Ağam!' diyenler hep karşımıza çıkmıştır...

Kimisi fes takmıştır, kimisi de kutsal kitabımızdaki Allah'ın kelamlarını, ayetlerini değiştirmeye, hatalı nakletmişlerdir.

Bunun bir iki örneğini Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ün Türkçe çevirisinde, Kur'an-ı Kerim'in Mealinde okuyabilirsiniz.

Bir düşünür şöyle diyor:

'Bir ulusun büyüklüğü, nüfusun çokluğu ile değil, akıllı ve erdemli kişilerin çokluğu ile ölçülür.'

Yaşamında matematik gibi olacaksın...             

Yanılmıyorsam bunu emekli matematik öğretmenimiz Güler Seyhan Gönüllüleroğlu'ndan öğrenmiştim...

Şöyle demişti:

'Etrafındaki güzellikleri toplayacaksın,

Seni üzenleri hayatından çıkaracaksın,

Gerçek dostlara, ekmeğini aşını böleceksin,

İki yüzlülere ve hainlere elinin tersiyle çarpacaksın!'

ANLAMAKTA ZORLANIYORUZ

Bakan Nebati ne demişti?

'Gözlerdeki ışıltıyı görüyor musunuz?'

Bu cümle üzerine çok yorum yapıldı...

Bir uzman şöyle diyor:

'kur korumalı mevduatın, faizsiz alınan dövizden, bir farkı yoktur yapılmasa dolar 30₺.yi geçerdi. Sorun merkez bankası tarafınca döviz artışına sebep olan faizler düşürülünce, enerji başta artan maliyet, enflasyon patlamasına sebep olmuş, fiyatlar artmıştır..'

Ben hesap kitaptan anlamam...

Anlatılanları aktarırım...

Peki muhalefet ne dyor?

Yanı 6'lı masadakiler ile onların taraftarları;

Özetleyeyim:

'AKP-MHP hükümetinin önümüzdeki seçimleri kaybedeceği kesin!

Kesin olmasına da, seçimleri kazanıp 'iktidar olacak hükümet kendilerine hazırlanan tuzağı, kumpası'  farkedip, millete anlatıp, bu enkazı kaç yılda temizleyecekler bütün mesele budur işte.'

Tabii daha neler duyacağız neler?

Dolar 20 tl ye dayanmış.

Mazot 30 TL yi geçmiş.

Dış borç, iç borç, bu borçlara bağlı faizler milyarlarca dolara dayanmış. Merkez bankası kasası tam takır, kuru bakır.

Kasa -50' lere dayanmış.

Cari açık %182 leri bulmuş.

Ülkede sanayi, hayvancılık, tarım can çekişiyor.

Üretim bitmiş, İşsizlik almış başını gidiyor.

Bunlar muhalefetin her gün yaptıkları açıklamalardan...

Tabii ki her taktiğin karşı taktiği vardır.

Örneğin ev fiyatının yüzde 90'ına kredi verilmesi kararlaştırıldı.

Geri ödemede aylık 41 bin lira oluyor.

1 milyon 800 bin liranın 120 ay vadeyle geri öremesi 5 bin lira...

HAYDAA...

AKP'li Numan Kurtuluşun açıklamalarına göre, Ülkemizde ücretliler ve dar gelirliler dışında ekonomik sıkıntı çeken yokmuş.

Türkiye nüfusunun %75.8 ücretliler ve dar gelirlilerden oluştuğuna göre, AKP ve MHP nin oylarının toplamı %24.2 bandındadır.

Erken ya da zamanında yapılacak olan seçimlerde, asgari ücreti, emekli ve memur maașlarını %100 artırmış olsalar da, bu yüzde en fazla 5 puan oynar.

Şimdi tüm hesaplar, ülkeyi düze çıkartacak parayı bulmak...