Geçen haftaki yazımızın konusu AKP Genel Başkanı ve Başkanımız Sn. Erdoğan'ın faiz-enflasyon ilişkisindeki düşüncesinin uygulama aşamasına dönüşmesi yönündeki çabalarını ve bunun sonuçlarını araştırma olmuştu. Daha doğrusu, Sn. Başkanımız enflasyon denen ekonomik olayın tek nedeni olarak faizi işaret buyurmuştu. Hatta; bu uğurda Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, kurallara aykırı bir şekilde temmuz ayı başlarında tasfiye edilmiş yerine Murat Uysal getirilmişti.

Bir başka ülkede olsa ortalığı birbirine katacak bu değişiklik bizde yalnızca gazete sayfalarında bir haber olarak yer alabilmişti. Yok, hakkını yemeyelim! Bizde de Başkanımız Sn. Erdoğan'ın  düşüncelerini yerine getirmeye hazır yeni bir Merkez Bankası Başkanı olacaktı elbette; o da "Emret Başkanım" türünde bir davranışla MB politika faizini 4,25 puan birden indiriverdi.
O halde düşüncemi sürdüreyim. Diyeceğim o ki; ABD'de onların MB'sı FED tarafından yapılacak  çeyrek puanlık bir faiz değişikliği piyasaları/borsaları doğrudan etkilerken bizde öylesine belirgin bir etkilenme görülmedi. Yok, yok görülmez olur mu? Üç devlet bankası özellikle konut kredilerinde bir takım uygulama değişiklikleri yaptılar hemen. İlginçtir, nedense özel sektör bankalarında "TIK" yok.
TOBB başkanı anlı, şanlı Sn. Rıfat Hisarcıklıoğlu hiç durabilir mi. Derhal emir buyurdular: "Özel bankalar faiz indirsin". Olacak iş değildi ama; ne de olsa TOBB Başkanıydı ve Sn. Erdoğan'ın düşüncelerini destekleyen bir açıklama yapmak zorunda hissediyordu kendisini. Bu açıklamanın üzerinden yirmi güne yakın bir zaman geçti, neylersiniz; üst bölümde yazdığım gibi özel bankalarda "TIK" yok.

***

Özel bankalar faiz indirimi konusunda pek istekli değiller. Oysa; Merkez Bankamızın kredi kullanımını kolaylaştırıcı bazı girişimlerinin olduğunu da görebiliyoruz. MB; kamu bankalarının yükünü azaltmaya yönelik bazı girimlerde bulunmaktadır. Bu çerçeve içinde; zorunlu karşılık oranlarında azaltmaya gidilmekte, kredi veren özellikle uzun vadeli kredi veren bankalara kolaylıklar getirilmektedir. Ancak ne yapılırsa yapılsın kredi piyasalarında ciddi bir canlanma görülmemektedir. Oysa beklentiler çok. Nitekim; bir büyük gazetenin ekonomi sayfasındaki başlık ve haber bu ortam içerisinde ayrıntılı olarak incelenmeye değer. "Umutlar faiz indirimlerinde"(*)
Bana kalırsa, yani görüşümüze göre;  Türk toplumu gibi krediye aç ülkelerde faizlerde yapılacak oynamaların piyasayı etkileme şansı pek yoktur. Geçmişlerde nice yüksek faiz oranlarıyla kredi kullanılıp canlı tutulan ve hatta yatırım heyecanları yaşanan ortamları görmedik mi?
Yazdıklarımla geçmişin savunmasını yapmıyor ya da özlemini dile getirmeyi amaçlamıyorum. Neylersiniz ki ülkemizin sorunların kaynağının faiz olarak görülmesine benim aklım pek yatmıyor. Dolayısıyla özellikle ülkemizdeki enflasyonun oluşumunu faiz faktörüne bağlamak bence yanlış olacaktır. Enflasyonun sebepleri arasında faizin de elbette payı vardır. Hatta; denilebilir ki enflasyon da faizin nedeni faiz de enflasyonun nedeni olabilmektedir. Yeter ki bu sarmalın için bir kez girilmesin.
Ancak; unutulmasın enflasyonun asıl nedeni devlet harcamalarının devlet gelirlerinden fazla olması dolayısıyla gereksiz emisyon yapılmasıdır. Bilgiçlik taslamak amacında değilim ama açıklamakta yarar olacaktır: İktisat biliminde "Emisyon" kelimesinin karşılığı para basmaktır. Bu açıklamaya  göre kararı okurlarımızın vermeleri yararlıdır.
Esenlikle kalınız...