İskender Dörtoluklar- CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören, İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin 'Mustafa Balbay'a özgürlük' için kurduğu demir parmaklıklı stantta İzmir ve Manisa'yı ilgilerdiren sorunlara değindi. Gündemle ilgili açıklamalarda bulunan Ören, İzmir-Manisa-İstanbul ulaşımının rahat bir nefes almasını sağlayacak olan Sabuncubeli'ndeki tünelin bir türlü tamamlanmaması ve Turgutlu Belediye Başkanı Serhat Orhan'a, belediyede kullanılmak üzere 2004 yerel seçimlerinden sonra o dönem TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyeliği yapan şimdiki Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ın arabasını bedelinden yüksek fiyata satmasının etik olmadığını ve bunu bir gensoru önergesiyle dile getirdiği konulara vurgu yaptı.

'Ahbap çavuş ilişkileri yüzünden yurttaşlarımıza eziyet çektirmeyin'

Ören, Sabuncubeli Tüneli'nin tamalanamaması ile ilgili olarak şunları söyledi: "Bizzat bu konuyu takip ediyorum. Defalarca görüştüm. Sabuncubeli'nin İzmir tarafından başlayan tünel kazma işlemiyle ilgili olayların hepsine baktım ama orada farklı birşey var. Tahmin ediyorum yapılan ihalede en az üç, dört değişiklik oldu. Bu değişiklikler ne için yapılıyor? Mütahite zaman kazandırmak için midir? Mütahitin finansmanla ilgili belirli sıkıntıları olduğu devamlı söylenmektedir. Ama Bakan'ın açıkladığı tarihte buranın bitmesi mümkün değildir ve bununla ilgili bir an önce ne yapılacağını arkadaşlarımızın, bakanlığın veya bölgenin açıklaması lazım. İşler doğru gitmiyor. Ben sadece muhalefet yapmak için bunu söylemiyorum. İzmir ve Manisa arasındaki bu iki tünelin acilen açılıp, İstanbul yolunun rahat bir şekilde ulaşıma açılmasını istiyoruz. Eğer bize bir katkı koymak düşüyorsa katkı koymaya da hazırız. Ama burada ahbap çavuş ilişkileri ile bu işi savsaklamak veya zamanında bitirmemek, bütün o hattı kullanan yurttaşlarımıza eziyet çektirmek demektir. Bununla ilgili önümüzdeki günlerde daha değişik açıklamalar yapacağım." 
  
'Böyle pişkinlik görmedim'


Mart ayındaki TBMM Genel Kurulu'nda CHP'nin, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'a verdiği gensoru önergesinin arka planının altını çizerek, bu süreç ile İzmir Büyükşehir Belediyesi ve yaşanan dava sürecini karşılaştıran Ören, "Ben İzmir Büyükşehir Belediyesi ile ilgili davalara da katılıyorum. En son davanın gerekçelerinden birkaçını sayayım. Bir, soğuk sandviç. Yani 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda 26 bin sandviç dağıtılmış ve bu sandviçlerden bir kısmını da partililer yemiş. Böyle bir suçlama var. İkinci gerekçe, bizim örf ve adetlerimizde vardır. Bütün belediyelerin hepsi aynı örf ve adet içersinde davranırlar. Kimin cenazesi var ise defin işleminden sonra oraya ayran ve pide gönderirler. İzmir Büyükşehir Belediyesi cenazelerde pide ve ayran dağıtıldığından dolayı 397 yılla yargılanmaktadır. Manisa'da Turgutlu Belediyesi'ne geldiğimizde -bu bir başlangıçtır daha devam edecek- bir bakan arkadaşı olduğu bir belediye başkanının belediyesine kendi arabasını satıyor. 42 bin TL'ye aldığı arabayı ikinci el fiyatı olarak 49 bin TL'ye satıyor. Şimdi bunu Meclis'te bakana soruyorum, sattım diyor. O tarihteki bütün belgeler elimde mevcut. Arabanın değeri 35 bin TL'yi geçmez. Bu fiyatı geçmeyen bir aracı belediyeye nasıl 49 bin TL'ye alırsınız? Bakan buna hayır demiyor. Bakan, 'ben nereden bileyim oranın belediye olduğunu' diyor. Ama Turgutlu Belediye Başkanı arkadaşımız demeç vererek, Suat Kılıç'ın TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyeliği yaptığı 2004 yılındaki dönemde, arabasını belediyeye hayırlı olsun şeklinde pazarlık ederek el şıkışıp aldığını söylüyor. Şimdi bir Bakan yalan söylüyor. Ben 'belediyeye sattığımı nereden bileyim?' diyor. Belediye Başkanı ise 'ben belediye başkanı olarak gittim, kendisiyle anlaşıp el sıkıştım ve bu arabayı belediyeye aldım' diyor" şeklinde konuxştu.

Savcılar Turgutlu'yu görmüyor

Olayın artık pişkinlik derecesine geldiğini söyleyen CHP Manisa Milletvekili Ören sözlerini şöyle sürdürdü: "Belediye Başkanı dönüp diyor ki, şayet Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Devlet Bahçeli'nin, Hasan Ören'in de arabası var ise onları da alırım. Böyle pişkinlik olur mu? Bir tarafta cenazeye pide, ayran gönderdi ve soğuk sandvicin bir kısmını partililer yedi diye yargılanan bir belediye başkanı var. Bir tarafta ise kimseyi tanımam, ben iktidarım, benim iktidar gücüm var, canımın istediği arabayı alırım anlayışıyla devam eden bir arkadaşımız var. Peki bunu nasıl halledeceğiz. Ben her tarafta söylüyorum. Buradaki savcılar kendilerine görev edinip soruşturma açıyorlarsa, Turgutlu'da neler oluyor. Turgutlu Belediyesi'nin içerisine girilse şimdi, bütün herkesin eli kirli çıkar. Türkiye'nin en namuslu Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu. Herşeyi söyleyebilirsiniz ama bir şey söyleyemezsininz. İzmirli'ye inandıramazsınız. Aziz Kocaoğlu'nun para yediği ve göz yumduğunu söylediğiniz anda bütün İzmir ayağa kalkar. Bütün bakanlar da Aziz Kocaoğlu'nun ne kadar dürüst olduğunu, günü gününe İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin borçlarını ödeyerek, Türkiye'de en düzenli borç ödeyen belediyesi yaptığını biliyor. Böyle bir çifte standartla burada olmak mümkün değil. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin uyguladığı ileri demokrasi falan değildir. Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi üzerinden rejimle hesaplaşmak istiyor. Bunun için de herşeyi yapıyor. Bilinmelidir ki CHP Türkiye'de bulunduğu süre içersinde hiçbir şekilde Mustafa Kemal'in Cumhuriyeti'nden, laikliğinden vazgeçmez. Bunun için nasıl bir bedel ödenmesi gerekiyorsa bunu seve seve öderiz."

 
'Gökyüzüne, güneşe kavuşmalarını istiyorum'


'Mustafa Balbay'a özgürlük' stanttında Balbay adına kitapseverlerin kitaplarını imzalayan CHP Manisa Milletvekili Sakine Öz ise şunları vurguladı: "Balbayın burada olması ve kitaplarını kendisinin imzalaması gerekirken, demokrasiden bahseden demokrasi havarisi geçinen bir iktidarın kurbanı olarak, bugün ne yazık ki aramızda olmadığından dolayı çok üzüntü duyuyorum. Burada onun yerine görev yapıyorum onun sorumluluğunu taşıyorum. Bundan dolayı çok onur ve gurur duyuyorum. Üzüntü yaşıyorum çünkü, aydınlarımızı ve güzel insanlarımızı hapislerde tutuklu olarak tutan bu demokrasi anlayışındaki insanlardan, demokrasi havarisi geçinen Ak Parti iktidarından hesap sorulması gerektiğini düşünüyorum. Ve en kısa sürede milletvekillerimizin ya da diğer bütün aydınlarımızın zgürlüğe, aydınlığa, gökyüzüne, güneşe kavuşmalarını istiyorum."