Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanıtlamasını istediği, 2011 Milletvekili Genel Seçimlerine İzmir'den aday olarak katılan istifa etmiş eski Ulaştırma Bakanı ve yeniden Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı olan Binali Yıldırım ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın İzmir'deki seçim çalışmaları sırasında seçim yasaklarına uymayan işlem ve harcamaları ile kamuyu zarara uğratmaları ile yine seçim döneminde İzmir PTT'sine teslim ediliyor gibi gösterildikten sonra geldikleri belgeye geri gönderilen posta dağıtım araçlarının seçim malzemesi olarak kullanılması ve kamunun zarara uğratılması soru önergelerinin yanıtsız bırakıldığını  söyledi. Oyan, "AKP'nin demokrasi ve hukuk anlayışının çağdışı olduğu ve Türkiye'yi otokratik bir yönetime sürüklediği her geçen gün daha fazla anlaşılmaktadır. Güçler ayrılığından koşar adım güçler birliğine gidilmektedir. AKP Hükümeti, TBMM'nin bilgi edinme ve denetim yollarına ilişkin Anayasal yükümlülüklerini yerine getirmeyerek yasama organını da fiilen işlevsiz hale getirmektedir. Anayasanın 98 ve TBMM İç Tüzüğünün 99. Maddeleri gereğince bir TBMM üyesi olarak Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanıtlamasını istediğim yazılı sorularım, "Süresi İçinde Cevaplandırılmadığından Gelen Kağıtlarda Yayımlandı" şeklindeki TBMM Başkanlık cevabıyla işlemden kaldırılmıştır" şeklinde açıklama yaptı.

Sükut ikrardan gelir

CHP'li Oyan bu süreci şu sözleriyle özetliyor: "Şimdi biz bu sessizlikten şu sonuçları çıkarmaktayız: Birincisi, 'Sükut ikrardan gelir' özdeyişini doğrularcasına, AKP'nin İzmir'e gönderdiği iki bakanın çok yüksek seçim harcamalarının olağan bir açıklamasının olmadığı ve olamayacağı anlaşılmaktadır. İzmir'li tüm seçmenlere ayrı ayrı mektup yollamanın en az 2 milyon TL tutan maliyetinin hangi kaynaklardan karşılandığı öğrenilememiştir. Birinci görevleri bütçeyi denetlemek olan TBMM üyeleri, kamu kurumlarının iktidar partisinin siyasi harcamalarına alet edilip edilmediğini öğrenememektedirler. İkincisi, AKP Hükümetinin demokratik hukuk devleti anlayışının bir vitrin süsünden, bir takiyyeden yani aldatmacadan ibaret olduğu bir kez daha anlaşılmaktadır. Konu sadece bizim sorduğumuz sorularla sınırlı da değildir. Sadece 12 Haziran 2011 seçimlerinden bugüne kadar milletvekilleri tarafından verilen 1456 adet soru önergesinin yalnızca 260 adedinin cevaplandırıldığını, cevaplanma zahmetine katlanılmayan 447 adet soru önergesinin de  "süresi içinde cevaplandırılmadığından" işlemden kaldırıldığını toplumun bilgisine sunmak görevimizdir. Bunun anlamı, TBMM ve Milletvekillerinin ciddiye alınmadığı ve hatta milletvekillerinin denetim görevleriyle adeta dalga geçilmekte olduğudur. Sayın Başbakanı, başka ülkelere sözde demokrasi dersi vermeye kalkmazdan önce 91 yıllık TBMM'ye ve üstlendiği Anayasal yükümlülüklere saygı göstermeye davet etmek isteriz."

oyan, TBMM üyesi olarak Meclis içi denetim yollarından sonuç alamadığı için, bir vatandaş olarak 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çerçevesinde sorularına yanıt arayacağını da açıkladı.