Halide Demir- Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, “İnternette sansür iddiası. Kesinlikle böyle Bir şey yok. Nereden çıktı. Anayasadaki madde basının sansür edilemeyeceği şeklinde. Biz de buna gönülden inanıyoruz. Dünyanın pek çok ülkesinden daha özgür ve basın hürriyetine mensup ülkeyiz” dedi.

Aynı tartışmanın iki yıl önce kendisi ile TÜSİAD eski başkanı Ümit Boyner arasında 'güvenli internet' konusunda da yaşandığını ancak düzenlemenin ardından 2 milyon insanın bu hakkını kullandığını dile getiren Bülent Arınç, kendisinin bizzat uğraştığı haber siteleriyle ilgili bir düzenleme olduğunu da belirtti.


İNTERNETTE SANSÜR DİYE BİRŞEY YOK

“Demokrasiler tercih noktasında farklı seçenekler sunabilme hakkıdır” diyen Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, partilerinin demokrasi dışı davranan ve özgürlükleri kısıtlayan bir siyasi parti gibi gösterilmek istenmesini kabul edemeyeceklerini kaydetti:

“Aynen bunun gibi. İnternette sansür. İki yıl önce de TÜSİAD Başkanı Sayın Ümit Boyner arasında tartışmamız olmuştu. Güvenli internet vardı. Tercihe bağlı olarak, ailesinin ve çocuklarının zararlı bazı uygunsuz ve şiddete yönelmiş birtakım şeylerden korumak amacıyla bir güvenli internet işini başlatmak üzere yola çıkmıştık, sansür diye ortalığı birbirine kattılar. Halbuki sansür değil. Düğme sizin elinizde. Sadece siz bunu tercih ederseniz, bu yolu seçebileceksiniz. O gürültüler gitti. Arkada ne kaldı? 2 milyondan fazla insan bunu tercih etmiş. Niye internette sansür diye başlıyoruz. Doğru değil. Sayın Lütfi Elvan, bunun sansür olmadığını ifade ediyor. Umarım bu hafta görüşülecek. Çıktıktan sonra bu tartışmalardan eser kalmayacak. Çünkü bunlar spekülatif tartışmalar. AK Parti'yi demokrasi karşıtı göstermek, insan haklarını ihlal ediyor diye göstermek, özgürlük alanlarını kısıtlıyor demekle aynı noktaya getirmeye çalışıyorlar.”


HABER PORTALLARI İLE İLGİLİ DÜZENLEME YAKIN ZAMANDA GELECEK


Haber portalları ile ilgili yasal düzenleme hakkında da bilgi veren Bülent Arınç, “Biz yaptığımız işi biliyoruz ve bir de benim düzenlediğim inşallah haber portalları ile ilgili bir düzenleme de yakın zamanda gelecek. Haber sitelerini biz değerlendiriyoruz. Basın kanunu içerisine alacağız. Sarı basın kartı vereceğiz. İlan ve reklam pasta payından vereceğiz ki bugün internetin haber portalları, yazılı basından daha çok izlenen, daha çok içinde yazı yazılan unsurlar haline geldi. O zaman ne diyeceğiz? Bu da mı internete sansür? Hayır. Bu da bir düzenlemedir. Hiç kimse endişe etmesin. Demokrasinin ve özgürlüklerin, demokratikleşme konusunda atılacak adımların nasıl 11 yıldır sahibiysek bundan sonra da böyle devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Mavi Marmara Komisyonu'nun başında olan Arınç'a gazetecilerin İsrail ile olayda yaralanan ve ölenlerin ailelerine tazminat ödenmesi konusunda anlaşmaya varılmak üzere olunduğu haberleri hakkında bilgisi de soruldu.

TAZMİNAT RAKAMI KONUSUNDA GELİŞME VAR ANCAK HENÜZ İMZA ATACAK DÜZEYDE DEĞİLİZ

Arınç, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun 2 yıl önce Türkiye'den özür dilemesinin Türkiye'nin diplomatik başarısı ve önemli bir adım olduğunu kaydederek, gelinen son nokta hakkında şu açıklamayı yaptı:

“Henüz bir anlaşmaya varılmış değil. Ama çözümün yakın olduğunu hissediyorum. Bu iş tamamdır dediğimizde Uluslar arası bir sözleşme imzalanacak İsrail ve Türk hükümeti arasında. Bu sözleşmeyi TBMM'ye getireceğiz, kanun hale gelirse ödemeler yapılacak. Gazze ve Filistin'e ambargolar kalkması ve insani geçişlerin rahatlatılması lazım. Ambargo ve abluka tamamen kaldırılmış değil. Tazminat sorunu kalkarsa büyükelçiler nezdinde atamaların yapılması lazım. İsrail ve Türkiye bu ambargoların kaldırılması konusunda birlikte çalışacak. Filistin ve Gazze halkı için de önemli olan bunun süratle yerine getirilmesi. Ben de okudum. Bu konuda bir gelişme var ama henüz imza atacak düzeyde değiliz. ABD de İsrail de bu konuda Türkiye'nin bir an evvel anlaşma yapmasını ümid ediyor.”


TAZMİNAT RAKAMLARININ TATMİN EDİCİ OLACAĞINI GÖRÜYORUZ

Bülent Arınç, Mavi Marmara olayında hayatını kaybeden ve yaralananların ailelerine ödenecek tazminat rakamları konusunda bir açıklamaları olmadığını, rakam telaffuz edilmediğini, Uluslar arası hukuk kriterlerinin dikkate alınacağını anlatarak, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Rakam konusunda ne İsrail ne de bizim açıklamamız olmadı. Rakamlar telaffuz edilmedi. Biz bu haksız fiil karşısında Uluslar arası hukuk ne emrediyorsa onu talep ediyoruz. Geçmişte emsalleri vardır. Ölen ve yaralananların yakınlarına ödenecek miktarları hukukçular tespit edip belirtti. 30 istendi 20 verildi. Bunlar gerçek değil. Bunlardan yüksek değil alçak da olabilir. Böyle bir olay karısında hangi Uluslar arası kriterlere uygun tazminat ödenmişse onu talep ederiz. Rakamların tatmin edici olacağını görüyoruz.”

BU DİNLEME REZALETİNE SON VERECEK CİDDİ TEDBİRLERİ ALACAĞIZ

Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Sabah-ATV satışıyla ilgili internet ortamına düşen ses kayıtlarının (tapeler) kendisine sorulması üzerine dinlemelerin insanlık suçu olduğuna dair bir açıklama yaptı ve yasadışı dinlemelere son verecek yasal düzenlemeleri hayata geçireceklerini açıkladı.

Arınç, “Bunun büyük bir suç ve gayri ahlaki bir eylem olduğunu biliyorum. Mahkemeler de içtihatlar da bireysel başvurulara verilen kararlar da.. mahkeme kararıyla dinlenmiş olanların bir ağırlığı var. ama yasa dışı dinlemelerle bir yere varmak mümkün değil. Bir insanı, hükümeti, bakanları, sizi beni onu dinlemek. Sayın bakanımızın bakanlık döneminde başlattığı çalışmayı ümit ediyorum ki diğer arkadaşlarımız devam ettirecek. Ve bu dinleme rezaletine son verecek ciddi tedbirleri alacağız” dedi.


YASADIŞI DİNLEME SON YILLARDA İYİCE ÇIĞIRINDAN ÇIKMIŞ DURUMDA

Arınç, yurtiçi ve dışından dinleme cihazları temin edilerek aile, dost ortamlarının dahi dinlendiğine dikkat çekerek, şöyle konuştu:

“Mahkemelerde belli süre içerisinde organize suçları ortaya çıkarabilmek için bazı kişilerin dinlenmesine karar verir. Süresi ve ne şekilde sona ereceği ve hangi işlemin yapılacağı belli. Ancak böylesine ince bir konuyu, hukuk adına bunu uzatan, bunun dışarıda yayınlanmasına izin veren ve spekülasyonları güçlendirmeye çalışanlar olabilir. Yargı, emniyette ve bunların medya içerisinde uzantısı olabilir. Hakim ve savcıyla işbirliği yaparak dinleme kararı alınmış olmasına karşın ilgisiz kişilerin dinlenebildiğini, hatta topluca dinleme yapıldığını gördü. Hakim kararının bile ihlal edildiğini, bu dinleme rezaleti hepimizi rahatsız ediyor. Ceza maddelerinin caydırıcı olması için bizzat benim takip ettiğim bir yasa çalışması olmuştu. 2. konu çok daha çirkin. Teknolojinin geldiği son noktada insanlar dinleme cihazları temin ederek, yurtdışı ve içinden, insanların ve hatta büyük bir alanın dinlemesini yapabiliyorlar. Savcı ve hakim kararı yok. Bu son yıllarda iyice çığırından çıkmış durumda. Kimin yaptığını, bunu nasıl elde ettiğini bilemiyorsunuz. Dost ortamında, çay içerken yaptığı sohbetleri bile yarın bir gün lazım olabilir diye dinlemiş ve servis etmişse bu bir insanlık suçudur.”


BAYRAKTAR'IN BAŞBAKANLA NE KONUŞTUĞUNU, NASIL BİR KARAR ALDIKLARINI BİLMİYORUZ

Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar ile Başbakanın görüştüğü ve Bayraktar'ın istifasını geri almak istediği şeklindeki haberleri değerlendirmesi istenen Bülent Arınç, önce konudan haberdar olmadığını belirtti, ardından şöyle konuştu:

“Hiç haberim yok. Akşamları nerede yattığımı bile unuttum. İnşallah bugün evimin yolunu bulacağım. Başbakanımızla ikisi arasında böyle bir görüşme mi olmuş. O zaman ikisinden birine soracaksınız. Bayraktar bizim vekilimizdi, bakanımız oldu, eski TOKİ başkanıdır. Oğluyla ilgili bir iddia var. kendisi duygusal bir açıklamayla hem vekillikten hem bakanlıktan ayrıldığını söylemişti. Sonra vekillikten ayrılması gerçekleşmedi. Eğer istifa edilirse düşecekti vekilliği. Ne konuştuklarını ve nasıl bir karar aldıklarını bilmiyoruz.”

SEÇİM ÇALIŞMALARI BAŞARILI

AKP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım ile görüştüğünü ve seçim kampanyası ve çalışmaları hakkında bilgi aldığını belirten Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Teşkilatımızı ziyaret etmek bizim için büyük mutluluk. İBB adayımız sevgili kardeşimiz Binali Bey ile birlikte olmak, ona başarılar dilemek, onun çalışmaları hakkında bilgi almak istedim. İzmir'de adaylığı ilan edildikten sonra yaptığı çalışmalar konusunda çevreden merkeze doğru ziyaretlerle yoğun çalışma içerisinde olduklarını ifade ettiler. Seçim çalışmalarının başarılı şekilde sürdüğünü görüyorum. İnşallah 30 Mart'ta bu seçimi kazanacağımıza da inanıyorum" dedi.

Seçim yarışının ahlaki şartlar içinde yapılması temennisinde de bulunan Arınç, yerel seçimlerin hemen ardından gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere de dikkat çekti ve şunları söyledi:

"Bu yarışı ahlaki şartlar içinde yapmak ve milletin takdirine güvenmek zorundayım. Seçimlerin tüm ülke için mahalli seçim olarak önemli olduğunu, bu seçimlerin mahalli seçim olmasının ötesinde anlam taşıdığını düşünüyorum. Arkasından cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler var. Daha büyük bir önem ve dikkatle ve eforla çalışmaya gayret ediyoruz. Hükümetimize duyulan güven, son seçimde alınan aldığımız iki seçmenden birinin oyu bizim için önemli. Hem korumak hem arttırmak zorundayız. Elimizden gelen gayreti yapacağız. İzmir teşkilatı başarılı bir teşkilatımızdır."