Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında yapılan Bakanlar Kurulu Toplantısı sona erdi. Başbakanlık Merkez Bina'daki toplantı yaklaşık 5.5 saat sürdü. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç, toplantı sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bülent Arınç, Selahattin Demirtaş'ın kendisine yönelik eleştirilerinin sorulması üzerine şöyle konuştu:

"Siyasetçilerle polemik yapmak benim arzum değil. Yaparsam da iyi yaparım. Ama çok hoş bir şey değil. Maalesef son haftalarda bazı HDP'li milletvekili arkadaşlarıma söyledikleri sözlerin karşılığında bazı eleştiriler getirdim. Ben eleştiri yaparım, hakaret etmem. Ama hiç eleştiriye tahammülü olmayan bazıları, edep dışında bazı ifadelerle, küçültmek, hor görmek yolunu tercih ediyorlar. HDP bugün çok önemli bir görev yapıyor. Çözüm süreci içerisinde Öcalan ile ve diğer paydaşlarla irtibat konusunda ve bir siyasi kanat olarak, halkı temsil eden bir siyasi parti ve milletvekilleri olarak, onların çok daha sorumlu davranması, çok daha anlayışlı olması, hükümetle ilişkilerini çok daha dürüst götürmeleri gerekir. Bunun dışına çıktıkları zaman çözüm süreci bundan olumsuz etkilenir. Ben daha önceki konuşmalarımda da ifade ettim. Bugün HDP içinde geçmişte çok acı çekmiş, kötü bedeller ödemiş arkadaşlarımız var. Ben onlara her zaman saygı gösteriyorum. Demirtaş veya bir başkası değil, mesela Sakık gibi, Ahmet Türk, Leyla Zana gibi çok akıllı, bilinçli, bu meselenin Türkiye için önemini idrak eden anlayışlı insanlar. Ama bunların dışında da çözüm sürecini baltalamaya çalışan, başka yerlere kulaklarını açmış, oraların talimatlarıyla hareket edenler var. Sayın Demirtaş, 6-7 Ekim olaylarından önce 'sokağa çıkın' çağrısı yaptı. Sokağa çıktılar ama insanlarımız öldü. Canlara, mallara zarar verildi. Çok şükür hemen bunun etkisinden kurtulduk ama o insanların kanları hala yerde. Bunlar masum Kürt insanlarıydı. Siyasi düşünceleri farklı olduğu için hedef seçilmiş insanlardı. Bunun üzerine Demirtaş ve arkadaşları yarım ağız bir özür dilemek ihtiyacını duydular. Ama kamuoyu kabul görmedi. Çünkü Demirtaş Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyduğu zaman BDP-HDP çizgisini farklı bir yere getirmişti. Türkiye'nin partisi olma iddiasındaydı. Bu sebeple CHP'lilerden, LGBT'lilerden de Kemalist kesimden de oy aldı. Bu siyasi bir başarıdır. HDP bu çizgiye oturacak olsa, önümüzdeki seçimlerde parti olarak girdiklerinde belki yüzde 10'luk barajı da aşacaklardı. Ama 6-7 Ekim olayları, yüzdeki makyajları bozdu" diye konuştu.


"DEMİRTAŞ BİR AY BOYUNCA BASINLA YÜZYÜZE GÖRÜŞMEK İMKANI BULMADIĞINI MERAK ETMEDİ Mİ?"

Arınç, Demirtaş'ın bir süre grup toplantılarına katılmadığını söyleyerek şunları kaydetti:

"Bizim basınımız her şeye meraklıdır ama bir şeyi hiç merak etmedi. Deniz Seki nasıl yakalandı günlerce gazeteler yazıyor. Peki hiçbir gazeteci, Demirtaş'ın bir ay boyunca nerede olduğunu, niçin basınla yüzyüze görüşmek imkanı bulmadığını merak etmedi mi? Sormadı mı? Ama biz neler olduğunu, neler bittiğini çok iyi biliyoruz."


"ÖCALAN'I DA ZOR DURUMA DÜŞÜRDÜĞÜNÜZÜ BİLMİYOR MUSUNUZ?"

Demirtaş'a seslenen Arınç; "Bir tavsiyem var. Siz egosu yüksek bir insan olabilirsiniz, ama Türk siyasetinde başarılı olma şansınız var. Sahici olun. Çözüm sürecini tıkayacak hiçbir şey yapmayın. Ben, kaç yerde sekretarya olabilir, bu makuldür. Ama nasıl, cezaevi şartları içerisinde. Ben bunu söylüyorum, siz sekretarya bunları bunları olsun diyorsunuz. Üçüncü göz diyorsunuz, bir başka şey diyorsunuz. Bunların iki türlü zararı var. Bir, hükümeti zor durumda bırakıyorsunuz. İkincisi, Öcalan'ın bile talep etmediği, onun taleplerinin dışında bir takım ileri sürmek suretiyle Öcalan'ı da zor duruma düşürdüğünüzü bilmiyor musunuz? Siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz da Öcalan'ı itibarsız hale getirmek istiyorsunuz? Biz dürüst bir hükümetiz. Küçük polemiklere girmek istemiyorum. Adı ne olursa olsun" dedi.


"YANİ ŞURAMA KADAR DOLDUM"

Arınç, HDP'lilere ve siyasi partilerine ihtiyaçları olduğunu belirterek, "Ama bu sürecin önünde bir tane tuzak varken, bir de bunları, olmamış, düşünülmemiş, kendi istekleri veya kendilerini ön planda göstermek arzularıyla ifade etmesinler. Bize güvensinler, biz onlara güveniyoruz. Eğer güvensizlik varsa bu işin devam etmesi zaten mümkün değil. Yani şurama kadar doldum. Biz siyasetçiyiz, siyasetçi birbirini korumak zorundadır, yok etmek durumunda değiliz" diye konuştu.


"İMRALI'YA ZİYARET OLACAK"

Arınç, 'İmralı'ya ziyaret olacak mı?' sorusuna ise "Elbette olacak. 'Kim olacak, kaç kişi olacak', bunu da söyledik. Onların talepleri olur Adalet Bakanımız değerlendirir, en kısa zamanda, belki birkaç gün içinde bu ziyaret olacak. 'Hayır bu ziyaretler olmayacak' diyen oldu mu? Hayır. 'Efendim farklı insanlar da gidebilir mi ileride?' Elbette gidebilir. Makul olan her şeyi karşılıyoruz, karşılayacağız" diye yanıt verdi.


"YARGITAY BAŞKANIMIZIN DA BU KONUDAKİ DÜŞÜNCELERİNİN DİNLENMESİNDE BEN FAYDA OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM"

Bülent Arınç, Yargıtay Başkanı Ali Alkan'ın bugün yaptığı açıklamaları da değerlendirdi. Arınç, Yargıtay Başkanı'nın da dinlenmesinde fayda olduğunu dile getirerek, "Yargıtay Başkanı Sayın Ali Alkan, kendi adına bir açıklama yapmış. Bu konuşulur, tartışılır gerekliyse Sayın Adalet Bakanımız da herhalde bu konuda bir açıklama yapabilir. Benim bildiğim sadece şudur; belki Yargıtay tarihinde en yüksek oyla seçilmiş bir başkandır. Görev süresinin önümüzdeki yıl biteceğini biliyorum. Onun bazı itirazları varsa, bunların karşılığını Adalet Bakanımız da verir. Yeni daireler kurulmasını Adalet Bakanımız bir ihtiyaç olarak görmüşse, bunu iyi bir gerekçe olarak kabul etmek zorundayız. Ancak Yargıtay Başkanımızın da bu konudaki düşüncelerinin de dinlenmesinde ben fayda olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.


"SAYIN VALİMİZ YANLIŞ YAPMIŞTIR"

Arınç ayrıca, Edirne Valisi Dursun Ali Şahin'in restorasyonu yapılan sinagog ile ilgili sözlerini yorumladı. Arınç, "Valimiz yanlış yapmıştır" diyerek şunları söyledi:

"Biz Vakıflar Genel Müdürlüğü olara bunu büyük bir şevkle restore ettik. Ve bitmek üzere. Burası 1907'den 1985'lere kadar sinagog olarak hizmet etmiş bir ibadet yeridir. Ve biz ülkemizde yaşayan farklı inanç gruplarına da eşit gözle bakıyoruz. Sinagogu tekrar restore ederken, bugüne kadar ibadet yapılmış bir yerden, ibadet yapma imkanını yada fonksiyonunu almak, düşünmedik. Kendilerine de bunu bildirmiştik. Ancak maalesef Türkiye'de çok azaldı. Sinagog sinagogtur. Sayın valimiz yanlış yapmıştır. Kendisini şahsen çok sayar, sever takdir ederim. Hissi davranmıştır. Yani Mescid-i Aksa'da yapılan zulümleri biz kınıyoruz. Ama orada onlar yapılıyor diyerek, buradaki Musevi vatandaşlarımıza kötü gözle bakamayız. Bu çağ dışı bir düşüncedir. Biz bunun tarafında değiliz. Birileri bunu alkışlasa bile bunun yanlış olduğunu söyleriz."