Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda 2014 yılı bütçe tasarısı görüşülmeye başlandı. Soru ve eleştirilere cevap veren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "mahkeme kadıya mülk değil" diyerek yeni Başbakanlık binasının kendileri için değil gelecekte iktidar olacaklar için de yapılacağını kaydetti. 2004 MGK kararlarının yayınlanmasıyla ilgili gazetecilik başarısının suçu ortadan kaldırmayacağını belirten Arınç, "MGK Genel Sekreterliği Kanunu diyor ki, 'görüşmeler ve zabıtlar kesinlikle açıklanamaz, kararlar MGK'nın kararı ile açıklanır.' Benim dönemimde bir mahkemenin istediği kararı biz altını imzalayarak mahkemeye bildirdik, dolayısıyla aleniyet kazandı. Devletin gizli kalması gereken bir belgesini iki yoldan biriyle, ya girmiştir oraya bizzat kendisi almıştır ya da içeriden herhangi bir görevli tarafından servis yapılmıştır. Bu Türkiye'de ilk defa olmuyor. Bunun bir sonucu var, bunu yapan, gazetecilik başarısı gösteren bir insanın bunu yapmanın suç olduğunu bilmesi gerekir diye düşünüyorum. Söylediğim sadece kanundaki maddelerdir. Bundan sonrası yargının işidir. Ağustos 2004'deki MGK kararının açıklanmasından dolayı bir kızgınlık içinde bunu söylemiyorum. Eğer bu belge böyle bir konu ile ilgili değil de, Türkiye'ye yöneltilen iç ve dış tehditlerin belli ülkelerin ismi geçirilmek suretiyle yayınlanmış olsaydı veya Türkiye aleyhinde faaliyet gösteren şu veya bu kişilerin isimleri bir şekilde açıklanmış olsaydı, bunların içinde farklı devlet başkanları ve bakanların ismi olsaydı, Türkiye'nin dış politikada karşılaşabileceği en kötü durumun ne olduğunu taktir edersiniz. Bu karar farklı bir karar da olabilirdi. 2004'te alınan kararın Başbakanlık tarafından nasıl bir işleme tabi tutulduğunu, bunun üzerine neler yapılıp yapılmadığını 15 günden beri söylüyoruz, anlayan anladı." diye konuştu.

"SOMUN PEHLİVANLIĞINA GEREK YOK"

Gazetecilik sıfatının kanunlarda yazılı suçların işlenmesi bakamından bir imtiyaz ve ayrıcalık doğurmadığına dikkat çeken Arınç, gazetecinin bir ceza ile muhatap olabileceğini düşünmesi ve bunu görerek cesaretle bu işi yapması gerektiğini vurguladı. "Somun pehlivanlığına gerek yok. 'Ben bu işi bilerek yaptım, sonucuna razıyım, bu bir gazeteciliktir' derseniz, kanun ceza veriyorsa bunu da göğüslersiniz." diyen Arınç, şöyle devam etti: "Mustafa Balbay kadar olmasa bile, herhalde 4,5-5 yılı hiç kimse göze almıyor ama kahramanlık budur. 'Ben bunu ülkem için yaptım, bana yüklenecek suçları da karşılayacağım' diyebiliyorsanız o zaman bunları yapacaksınız." Bu sözler üzerine muhalefet sıralarından "Gazetecileri tehdit ediyorsunuz" açıklaması üzerine Arınç, gazetecileri tehdit etmediğini, kanunda yazılanları söylediğini, kendinden korkmayacaklarını kaydetti. "Öyle afaki işler değil bunlar, devletin gizli belgesini açıklayacaksın ama bunun suç olduğunu bilmeyeceksin." şeklinde konuştu. Muhalefet sıralarından gelen tepkilere "Bunlar boş sözler, boş sözler konusunda sizinle yarışamam." diyerek karşılık verdi.

"BİZE 'O KARARLARI ALDINIZ, FİLANLARI BİTİRMEK İÇİN ŞUNLARI YAPIYORSUNUZ' DİYECEK BİRİSİ YOKTUR"

2004'te alınan kararlara Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin nasıl bir davranış içinde olduğunu bildiklerini dile getiren Arınç, "Laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmak iddiasıyla 2008 yılında hakkında kapatma davası açılan ve para cezasıyla paçamızı zor kurtardığımız davaya bakarsanız biz 2004'de alınan kararların hiç birisini yerine getirmemişiz. Dolayısıyla bize 'o kararları aldınız, filanları bitirmek için şunları yapıyorsunuz' diyecek birisi yoktur. İnanç özgürlüğünün de, farklı düşüncelerin de, farklı inançların da özgürlük içinde rahat bir şekilde yaşanmasını istiyoruz. İç tehditler konusunda Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin eski tabir ile Kırmızı Kitap'ın ne olduğunu bilenlerdenim. 2006 yılının 23 Nisan'ında şu kürsüden yaptığım konuşmayı Sayın Baykal yerinden dinledikten sonra 'İran'da bir Ahmedinejat var, bizim de bir Bülentnejatımız oldu demişti. O konuşmalara arşivden bir bakın, orada bu Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne diyorum ki, 'bu nedir, nerde yapılıyor, bu tehditleri kim koymuştur, bunların tartışılması gerekir' diyorum. Rahmetli Erbakan Hoca 1996 yılında Başbakan oldu, birisi önüne bir kitap getirdi, Kırmızı Kitap'tı, Kırmızı Kitap'ta iç tehdit irticaydı, irticanın başı olarak ta önüne kitap getirilen Başbakan gösteriliyordu. Çok şükür ne Kırmızı Kitap, ne iç tehdit, ne irtica, ne inanç, ne inançlara saygı bugün yok, elhamdülillah, Milli Güvenlik siyaset Belgesi de tam yerini bulmuş oldu." dedi.

MHP sıralarından gelen tepkilere cevap veren Arınç, "Ben ülkücü geçinenleri de, ülkücü olanları da, hayatını ülkücülüğe feda edenleri de sizden iyi biliyorum. Hiç oturduğun yerde ağzını açma. Birileri ülkücülük adına idam sehpalarına giderken, başkaları Anavatan Partisi'nin, DYP'nin kapısında iptal peşindeydi."

ARINÇ'TAN GENÇ'E ELEŞTİRİ

Bir milletvekilinin Sayıştay Başkanı'nın şahsına ağır sözler söylediğini hatırtalan Arınç, şunları söyledi: "Ben onun adına şu açıdan bir cümle söylemek istiyorum, buraya gelip bu kürsüden konuşma imkanı bulunmayan bir ansana bu kadar saygısız davranamazsınız. Sayıştay çok değerli, Anayasal bir kurumdur ve Sayıştay'ın tarihi hepinizin tarihinden eskidir. Sayıştay'ın başında olan insan çok değerli bir bilim adamıdır, valilik yapmıştır. Kendi kurumu ile ilgili eleştirebilirsiniz, ama burada oturuyor olmasını saygısız bir dille saygısızca eleştiremezsiniz” diye konuşunca CHP sıralarından özellikle de CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç'ten gelen tepkilere cevap veren Arınç, "Malum şahsa bir cevap verecek değilim. Size sabredeceğim, hasbinallah veniğmelvekil diyeceğim, ölüm hepimiz için hak, ben sizden önce gidebilirim. Ama siz benden önce giderseniz arkanızdan söylenecek lafı söyleyeyim, 'ne kendi etti rahat, ne âleme verdi huzur, yıkıldı gitti cihandan, dayansın ehl-i kubur" diye konuştuktan sonra söylediği sözlerin tercümesini yaptı.

Kamer Genç'in oturduğu sıradan kendisine bağırarak müdahale etmesi üzerine 'Otur yerine' diye tepki gösteren Arınç, "Ben onun avukatı değilim ama bir kurumun başında ve kürsüye gelip kendisini savunma imkanından mahrum olan bir insanı yerin dibine sokamazsınız, bu haksızlıktır, bunun hesabı verilir."

"İfade özgürlüğü herkesin beğendiği ve alkışladığı sözler değil. Sizi nefretle, adeta karşı karşıya getiren sözler de hakaret olmaz." diyen Arınç, "Çözüm süreci iyi gidiyor, başarılı olacağını düşünüyorum. Terör belasından kurturulsak çağ atlatır uçuşa geçirir insanlarımızı birbirimize kardeş kılar." diye konuştu.

Asker-OYAK konusunun elden geçirilip mutlaka açıklığa kavuşturulması gerektiğinin altını çizen Arınç, İstiklal Mahkemesi kararlarının tasnifinin bittiğini ama zabıtlar üzerinde çalışmaların devam ettiğini belirterek "Umarım bir sonraki dönem yayınlanır." ifadelerini kullandı.

"UTANDIM YÜZÜM KIZARDI"

CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce ile AK Parti Tokat Milletvekili Zeyid Aslan arasında bugün bütçe görüşmeleri sırasında tartışma konusunda Arınç, "Utandım yüzüm kızardı. Birisi çok büyük yanlış, diğeri küçük yanlış." diye konuştu.

"Açıkça özür dilemek erdemliktir." diyen Arınç, "Uslup konusunda hepimiz dikkat edeceğiz, sayınla başlayıp sayınla bitireceğiz. Laf atma Meclis geleneğinde var. Lafı gediğine koymak olabilir ama hakaret hiç duymamıştım... Bu işin sonu gelmez, yaralıyıcı söz olmayacak. 'Önce o başlattı bu başlattı' tartışmasına girmeyelim. Üç yıl boyunca şu videolardan kendimizi izleyelim." şeklinde konuştu. İnce'nin sözleri üzerine Arınç, "Sana 3 ay diğerine 10 yıl verdim gitti." karşılığını verdi.

"BEN DE ONU SEVMİYORUM"

İnce ise Sırrı Sakık ile Zeyid Aslan için 'sevgili kardeşim' ifadeleri kullandığını ancak kendisi için kullanmadığını hatırlattı. AK Parti sıralarından 'seni sevmiyor' sözleri üzerine İnce, "Aşkımız karşılıklı; ben de onu sevmiyorum." ifadelerini kullandı.

Kozmik Oda soruşturmasıyla ilgili ise Arınç, "Kozmik Oda ne bilmiyorum. Dava açılır veya takipsizlik kararı verilirse ne olduğunu öğreniriz. Kozmik Oda'ya ben girmedim, ne olduğunu bilmiyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Arınç'ın ardından söz alan CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, kendisinin bazılarına huzursuzluk verdiğini belirterek 7 defa Tunceli halkının seçip gönderdiğini kaydetti. Arınç'ın tazminat ödediğini söylediğini hatırlatan Genç, yalan söylediğini tazminat ödemediğini ifade ederek "Miyav sesini çıkarsın. O kadar da bir ceza tamam." dedi.