Eski taş ocaklarını rehabilite ederek on binlerce ağaç diken İzmir Büyükşehir Belediyesi, aynı yöntemle Bornova Şeytan Deresi'nde de 47 bin ağaçlık kızılçam ormanı oluşturmaya başladı. İlk fidanları dikenler arasında Başkan Aziz Kocaoğlu da vardı.

Burada açıklamalarda bulunan Kocaoğlu, yerel seçimde CHP ile İYİ Parti arasında yapılacak olan ittifaka ilişkin görüşlerini paylaştı. Kocaoğlu, "Yerel seçimlerde Türkiye'de bir ittifak gündemi yakalandı gidiyor. Genel seçimde ittifak olur, itirazım yok. Yerel seçimde de olur ama illeri paylaşmak, ilçeleri paylaşmak, meclis üyeliklerini paylaşmak böyle ittifak olmaz. Siyaseti, partililer götürür. Örgütleri vardır. Örgütlerin hassasiyetleri vardır. Koskoca CHP, Cumhuriyeti kuran parti, 'şu illeri sana bıraktım, seçime girmiyorum' diyemez. Bunu ne İyi Parti ne de başka bir parti adına söylemiyorum. Siyaset bilimi açısından söylüyorum. Hangi parti güçlüyse, sandığa o parti girer. 'Ben başka partiye oy vermem, babamın partisi, dedemin partisi' der bu millet. Başka partiye oy verdiği zaman nereye savrulacak? Örgüt dağılacak. Sadece CHP için değil, ülke için söylüyorum. Demokrasiyi güçlendirecek olan partilerdir. Siyasi partilerin güçlü olması gerekir. Bu bir oyundur. Bir sürecin en önemli kararıdır. Başkanlık sistemi ile sistem iki partiyi dayatmaktadır. İki partili sisteme gidişin, partilileri sağa sola savurmanın ittifakıdır. Buradan sonunda bir parti güçlü çıkacak. Diğerlerinin kafası gözü yarılacak, yara alacak. İttifaka evet, ama tüm Türkiye'de tek şemsiye altında. Başka türlü olmaz. Ben aday değilim. Bunu sadece ve sadece siyasete gönül vermiş, hizmet etmiş, İzmir'de 15 sene belediye başkanlığı yapma onuruna ulaşmış bir sade Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak gördüğüm gidişi değerlendirmek için konuşuyorum." dedi.

'Mahkeme kararı seçim malzemesi yapılmasın'

Kocaoğlu, Körfez Geçiş Projesi'ne ilişkin ÇED Raporu'nun mahkeme kararıyla iptal edilmesinin Büyükşehir Belediyesi'yle ilgisinin olmadığını belirterek şunları kaydetti:

"Bu İzmir Büyükşehir Belediyesi yaptığı ya da bir yerlerden rica ederek yaptırdığı iş değildir. Zaten İzmir Büyükşehir Belediyesi, 15 senedir arkaya saklanıp kimseden bir şey rica etmemiştir. Yargıya gidecekse kendi gider. Umuyorum bu iyi niyetimiz, merkezi yönetimin yapacağı projelerin uygun olanına destek olma anlayışımız 'projelerimizi engellediler' diye seçim malzemesi yapılmaz. Belediye başkanı ve belediye başkanlığına devam etmeyecek bir arkadaşınız olarak, bu seçimin de daha önceki seçimlerdeki gibi dostça, hizmet yarışı anlayışı içinde geçmesini diliyorum."

'Bu ayrım niye?'

Seçim yaklaştıkça devlet kurumlarının, il ve bölge müdürlerinin Büyükşehir Belediyesi aleyhinde açıklamalar yapmasının alışkanlık haline getirildiğini savunan Başkan Aziz Kocaoğlu, "Seçim zamanlarında il ve bölge müdürlerine laf düşmez. Tam tersi konuşmazlar. Bir tane Çevre Şehircilik İl Müdürü vardı. Bizimle uğraşıyordu. Allah selamet versin, gitti. Daha kimler gitmedi ki? Şimdi de bir İl Sağlık Müdürü konuşmaya başladı" dedi.  

İzmir'in susuzluk probleminin merkezi yönetim tarafından çözüldüğü şeklindeki açıklamalara da yanıt veren Başkan Kocaoğlu şunları söyledi:

"Bugün Gördes Barajı'ndan İzmir'e su gelmemektedir. Bunun iki nedeni vardır. Birincisi baraj deliktir. Su toplanmamaktadır. Toplanan su yüzde 10-12 seviyesini geçmemektir. Barajdan Belkahve'ye gelecek hat da bitmemiş, bize teslim edilememiştir. Birçok aksaklık ve eksikliği vardır. 'Onları tamamlarsanız biz İZSU olarak bunu teslim alırız' denmiştir. Yine bizim sorumluluğumuzda olan Belkahve arıtma bitmiştir. Ama su gelip test edemediğimiz için 2-3 senedir teslim alamıyoruz. Burada suyun Buca'ya aktarılması lazım ama o hat da DSİ tarafından tamamlanamamıştır. Hat bitse ne olacak? Baraj delik. Bunu da Sayın Cumhurbaşkanı'na içerde dışarıda söyletiyorlar. Ben her hafta Cumhurbaşkanı'na cevap vermek zorunda kaldığım için, belediye başkanı olarak değil sade vatandaş olarak üzülmekteyim. Biz Gördes'teki gerçeği açıklayınca, bu kez Sayın Cumhurbaşkanı Beydağ Barajı'nı söylemeye başladı. Oysa orası da sulama barajıdır. Ama biz 30 yıla yayılmak üzere ve rakamın da ucu belli olmayan şekilde, DSİ'ye kullanmadığımız suyun parasını ödüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurumları, belediyeleri var. İzmir Büyükşehir Belediyesi bunun neresinde? İzmir Büyükşehir Belediyesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin belediyesi değil mi, benim vatanımın belediyesi değil mi, bu ayrım çifte standart niye yapılır?"

'İzmir'i benden iyi tanıyan pehlivanlar...'

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, yerel seçim öncesi ismi üzerinden yapılan tartışmaları ise şöyle yanıtladı:

"İzmir'i Aziz Kocaoğlu'ndan daha iyi tanıyan pehlivanlardan söz edilmeye başlandı. Valla helal olsun derim, saygı da duyarım. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 597 köyü karış karış gezen, ilçesini, beldesini, mahallesini benden başka bilen adam varsa buyursun; çıkalım televizyonda konuşalım, İzmir'in sorunlarını masaya yatıralım. Bazı arkadaşlar 'İzmir sadece Konak, sadece Kordon değildir' diyor. 'Bir de Gültepe'ye bakalım' diyor. İZSU sadece Gültepe'nin yağmur suyu için proje yaptı. Yağmur suyunu denize ulaştırmak için 28 milyon lira yatırım yaptı. Bilmeyene kolay gelir bazı şeyler. Bilmezsin ama mangalda kül bırakmazsın. Önce gönülden, yürekten o işi yapmak isteyeceksin."

Balçova Arsa Mağdurları oluşumunun da her seçim öncesi ortaya çıkarak, şov yapmayı amaçladığını belirten Başkan Kocaoğlu, "Neden? Çünkü bu 40 yıllık sorunla sadece Aziz Kocaoğlu ilgilendi, çözüm üretti diye. Bugün tapulu arsa mağdurlarının hiçbir sorunu yoktur. 1642 mağdurun oturacağı 100 m2 hesabıyla ve altyapıda kullanılmak üzere 600 dairelik imar durumu çıkmıştır. Yerin durumu nedeniyle, bundan fazlasının yapılması jeolojik olarak mümkün değildir. Blokların konacağı yerler bile zemin etütlerinden sonra belirlenmiştir. Şov ayrı bir şeydir, yapanı bağlamaktadır" diye konuştu.

'Kocaoğlu'nu yıpratmak için kim para veriyor?'

Kocaoğlu, disiplinsiz davranışları nedeniyle işten çıkarılan bir personel üzerinden yapaılan değerlendirmelerle ilgili olarak da şunları söyledi:  

"İzmir Büyükşehir Belediyesi, siyasi görüşünden ya da etnik kökeninden dolayı, şu memleketten, bu memleketten diye işten adam çıkarmaz, bunlara bakarak da işe adam almaz. Daire başkanına saldıran, işe gelmeyen, müdürünü döven adamı disiplin kurulu kararıyla işten atıyoruz. Kendisine hareket eden, kendisini döven adamı kim çalıştırır? Birisi kalkıyor 'sizi işe aldıracağım' diyor. Oradan CHP Genel Merkezi'ne taşınıyor. Oradan Abant'taki toplantılara gidiyor. Bunun parasını kim veriyor? Aziz Kocaoğlu'nu yıpratmaya çalışan hangi adam veriyor? Çıksın 'seni yıpratmak için ben veriyorum' desin. Ondan sonra devreye giriyorlar, bir belediye başkanımıza işe aldırıyorlar. İnsan işten çıkarılmaz hatası yoksa. Hatası varsa da o adam artık işe alınmaz. Belediye başkanının en önemli meziyetlerinden bir tanesi emsal karar yaratmamaktır. Ben 4 milyon 350 bin İzmirliye aynı nazardan, aynı sevgiyle bakarım. Belediye başkanlığı oyuncak değildir. Herkese eşit davranmak zorundadır. Bunu da 15 senedir göğsümüzü gere gere yaptık."

'Stat paravan, AVM şahane'

Başkan Kocaoğlu, stat tartışmalarının altında ise başka amaçlar yattığını iddia ederek şunları kaydetti:

"Yine seçim yaklaştı, İzmir'in gündemine statlar geldi. Ben iki stat sözü verdim. Bornova Belediyesi ile stadın birini bitirdik. Göztepe şampiyon oldu, Süper Lig'e çıktı. Tire Stadı'nı bitirdik. Ben iki stat sözümü tuttum. İsterdim ki, birini kuzeyde Örnekköy'de, Karşıyaka Kulübü'ne spor kompleksi olarak yapsaydık. Bir de 'Tınaztepe Kampüsü'nün yanındaki arazide Göztepe için 30-35 bin kişilik şehir stadı ve spor kompleksi yapalım' dedik. İkna edemedik. Hesap nedir, niye Güzelyalı'nın kalbine bir heyula dikilir. Yalı'ya neden bu yapılır?

Güzelyalı Stadı bittiği zaman altındaki AVM ne olacak hep beraber göreceğiz. Karşıyaka Yalı'daki stadın altı da aynı. Stat paravan, AVM şahane!"