FATİH ÖZKILINÇ- Partisinin İzmir İl Başkanlığı açılışı ve çeşitli programlara katılmak üzere İzmir’e gelen Demokrasi ve Atılım(DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, il başkanlığı binasında basın mensuplarıyla bir araya gelerek soruları yanıtladı. Düzenlenen basın toplantısına Genel Başkan Babacan’ın yanı sıra Genel Başkan Yardımcısı Sanem Oktar, Genel Başkan Yardımcısı Sadullah Ergin de eşlik etti. DEVA Partisi İzmir Başkanı Seda Ösen Kaya katıldı.

 

Deva Partisi’nin bir yaşını doldurduğunu ve hızlı bir şekilde teşkilatlandığını ifade eden Babacan, “Seçime girme hakkını rekor bir sürede tamladık. 81 ilin 81’inde il başkanlarımızı görevlendirdik. Türkiye’de bulunan 973 ilçenin 600’ünde ilçe başkanlarımız görevine başladı. Seçime girme hakkını rekor bir sürede tamamlamamızın en önemli sebebi web sitemiz üzerinden üye ve gönüllü olunuyor olabilmesi. Deva Partisi teşkilatları ilişki zincirleriyle, akrabalık ilişkileriyle kurulmadı. Partimizde görev almak isteyen tüm vatandaşlarımıza teşkilata katılma imkanımız var. Biz teşkilatı olan bir partinin üzerine kurulmadık ya da bir partiden bölünerek ayrılmadık. Sıfırdan bir teşkilat kurduk ve kuruyoruz” dedi.

Yarınlar için hazırlanıyoruz


Muhalefetteyken sadece sorunları değil aynı zamanda çözüm üreten bir parti olduklarını belirten Babacan,  “Ülkemizin yarınları için yaklaşık 20 alanda bir sonraki seçimlerde kurulacak hükümetin ilk 90 ve 360 gününde detaylı bir hazırlığını yaptık. Bu hazırlığın son rütuşları yapılıyor. Önümüzdeki günlerde konu başlıklarıyla açıklayacağız. Bizim çok konuda yetkin bir ekibimiz var. Konuya hakim akademisyenlere ve STK’lara da  ulaşıyor, görüşlerini alıyoruz” diye konuştu.


“Yanlışları eleştirmek kolay değil”


Türkiye'nin gündemine ilişkin konuşan Babacan, "Gündem zenginliği açısından dünyada ilk sıralarda gelen ülke olduk. Keşke bu gündem pozitif  olsa. Çok yoğun bir gündemimiz var ama çok olumsuz ve üzücü haber var. Bizi üzen, kızdıran, gençlerimizin yarınlarla ilgili umutlarını karartan bir gündem var. Bunlarla ilgili bir tutum ortaya koymayı amaçlıyoruz. Bu kadar bilgi kirliliğinin olduğu, hükümet yanlısı propaganda aygıtının vatandaşlarımıza doğru olmayanları yüklemeye çalışan bir sistemde gerçeklerin doğru kaynaklardan duyurulması çok önemli. Her alanda problemlerimiz var. Türkiye'nin hiçbir alanda artık sorunları çözülemiyor. eski sorunların üzerine yenileri ekleniyor. Biz bunun böyle olacağını gördük ve DEVA Partisi'ni onun için kurduk. Bu ülkeyi yöneten kadroların çözüm olamayacaklarına kanaat getirdikten sonra DEVA'yı kurduk. Yeniliklere talep olduğunu görerek bu hareketi başlattık. Ülkedeki çok önemli bir boşluğu doldurmaya başladığımızı görüyorum. İyi ki DEVA Partisi'ni kurmuşuz diyorum. Çok büyük bir sorumluluğumuz var, biliyoruz. Çok düzgün ve korkusuz bir kadroya ihtiyaç var. Geçmişinden bugününden endişe etmeyen kadroya ihtiyacımız var. Türkiye'de açık yüreklilikle doğruları söylemek, yanlışları eleştirmek kolay değil, farkındayız ama biz bunu yaptık, yapıyoruz. Yoğun bir şekilde çalışmalarımıza devam edeceğiz" dedi.

Seçime göz göre gitmezler


Erken seçim üzerinden gelen soruyu yanıtlayan Babacan, "Şu an Türkiye'nin genel durumuna baktığınızda günler seçim kampanyasının ortasındaymışız gibi geçiyor. Biz İzmir'e seçim otobüsüyle geldik. Ülkede artık bir iktidar değişikliğine ihtiyaç var. Bu gittikçe artıyor. Vatandaşlar mevcut iktidarın ülkenin sorunlarını çözemeyeceğini düşünüyor. Bunun için seçim kelimesi çok sık geçmeye başladı. Cumhur İttifakı'nın 2 ortağı tabloyu görüyor. Bugün seçim olsa başarılı olma şansının azaldığını görüyor. Seçime ya cumhurbaşkanı ya da meclis karar veriyor. Kaybedeceklerini düşündükleri bir seçime herhalde göz göre göre gitmezler diye düşünüyorum. Seçim her ne kadar ihtiyaç olsa da bazı şartların oluşması lazım. Ortaklığın bozulması lazım. Yurt dışındaki suç örgütünün başındaki insanın yaptığı açıklamalar, iddialar, ithamlar var. Biz bunları veri kabul edemeyiz, yargının incelemesi lazım. Cumhurbaşkanının uzun sessizlikten sonra dünkü tercihi mevcut düzenin bir süre daha devam etmesinden yana oldu. Kendi bakanlarına karşı bir tutum alıp ittifak ortağını kaybedecekti, ülke seçime gitmek zorunda olacaktı. Ya da kötü durumun devamından yana tercih yapacaktı. Cumhurbaşkanı kötü düzenin devamından yana oldu. Ortaya adeta bir irin fışkırıyor. Böylesine bir ortamda cumhurbaşkanının tercihi mevcut düzenin devamından yana oldu. Biz de bunu bekliyorduk, sürpriz olmadı. Vatandaşa gidelim, güven tazeleyelim diyemedi cumhurbaşkanı. Vatandaşların da tüm bunlarla ilgili kanaati oluşmuştur. Vatandaş seçimde gerekeni söyleyecetir. O ne zaman olur bilmiyoruz. 2023'e kadar sistem taşıyabilir mi, bilmiyorum" dedi.


İttifak için erken


İttifaklarla ilgili de açıklamalarda bulunan Babcan,  "DEVA Partisi çok yeni... Bizim önceliğimiz kendi özgür kimliğimizi ortaya koymak. Vatandaşlarımızın bizi farklı bir parti olarak anlamasını sağlamak. Biz ittifak durumuna karşı değiliz ama peşinen şu ittifak içinde yer alırız demiyoruz. Günü geldiğinde bu karar verilecektir. Oluşacak bir ittifak içinde yer alabiliriz de... Bunu bugünden konuşmanın erken olduğunu düşünüyoruz. Vatandaşlara kendimizi daha iyi anlatabilmek önceliğimizdir. Diğer siyasi partilerde ittifak konusunu hiç konuşmadık. İttifak kelimesi dahi geçmedi. Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusu da aynı... Ortak aday arayışı olur mu diye konuşmadık. Çünkü çok erken. Siyasi partilerin genel başkanları var. Beklenen siyasi partilerin genel başkanlarının ülkenin yönetimine talip olmasıdır. Her vatandaşımız da desteklediği partinin başındaki kişiyi orada görmek ister. İki ayrı seçim var. Partilerin ve adayların oylarına bakın, çok farklar var.  Her parti bunu değerlendirebilir. Bugünden bu konuları asla konuşmuyoruz" diye konuştu.

Eski günlerini anı olarak nitelendirdi


Daha önce AK Parti'de önemli görevlerde bulunduğunun hatırlatılarak “Kendinizi vatandaşlara anlatmakta zorluk çekiyor musunuz?” sorusunu cevaplayan Babacan, "Ben tam tersini görüyorum. Siyasete yeni girmiş arkadaşlarımız var. Siyaset yapmış olan arkadaşlarımız kendini korumuş, siyaset onları kirletmemiş. Düzgün duruşlarını koruyabilmiş arkadaşlarımız. Devlet yönetiminde sorumlu olduğum dönemlerde gelişmeler çok iyiydi. 2002'de ekonomiden sorumlu devlet bakanıydım; ülke çok hızlı şekilde krizden çıktı. 34 yıldan sonra ilk defa enflasyon tek haneye düştü. Bakanlığımın 2'nci yılında paradan 6 sıfır attık. En küçük banknotumuz 1 milyondu. AB sürecinde ilk müzakereciydim. O süreçte reformların en hızlı gerçekleştiği dönemi yaşadık. Hayat standartlarının yükselmesi için çalışmalar yaptık. Demokrasimizi, temel hak ve özgürlükler açısından inanılmaz adımlar attık. O dönemde Türkiye hızlı hızlı yükseldi. Dışişleri Bakanlığı yaptığım sürede uluslararası itibarın zirvede olduğu dönemdi. Türkiye sürekli pozitif manşetler gündemlerdeydi. O günlere baktığımızda maalesef anı olarak görüyorum. Türkiye başarıları büyük manşetlerle işleniyordu" açıklamasında bulundu.


Yüksek sesle itirazda bulunduk


Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:
"2008 krizi çıkınca 'sen biraz ekonomiyle ilgilen, ülke kötüye gidiyor' dediler. Çok kısa sürede ülke o krizden çıktı. Yüzde 10 büyüme oranını arka arkaya 2 yıl elde ettik. Dünya kasıp kavurulurken Türkiye o krizden hızlıca çıktı. Benim vatandaşlarla olan temasımda onların hatırladıkları benim sorumlu olduğum dönemde başarılı olduğumuzdur. Bilmeyenler 'yahu siz orada değil miydiniz?' diyorlar. Haklılar. Anlatıyoruz. Biz orada yüksek sesle itirazda bulunduk. Bakanlığımın son 3-4 yılına bakarsanız açıktan eleştiriler var. Erdoğan'la zıt düştüğüme dair haberler var. Ama baktık ki olmuyor bambaşka bir siyasi başlangıç yapmanın elzem olduğunu düşündük ve yola çıktık."


Siyaset mafya bürokrasi üçgeni çıkışı


Organize Suç Örgütü Lideri olan Sedat Peker'in yurt dışından yaptığı açıklamalara değinen Babacan, "Siyaset mafya bürokrasi üçgeninin maalesef hala ülkemizde geldiği nokta ülke gündeminde bizi hızlıca uzaklaştırdı. Yoksulluk intiharları var şu an. Yazar kasalar falan fıraltıldı ama bu hükümet maalesef bunları da gösterdi. Vatandaş gerçek gündemin işsizlik olduğunu söylüyor. Cumhurbaşkanı izliyor. Her olayda topa giren Cumhurbaşkanı izledi. Belki de gündemin bunlarla meşgul olmasını istemiş olabilir. Bugün İzmir'de esnaf ziyaretleri yapacağız ve mevcut durumu yerinde gözlemleyeceğiz" açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları ibretlik


Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e yapılan saldırı sonrası yaptığı açıklamaya değinen Babacan, "Dünkü açıklamalar ibretlik. Her açıdan ibretlik. Detaylı bir değerlendirme duymadık. Ben şunu bekliyordum, 'bu kadar iddia var, savcılar uyuyor mu?' Denilmedi. Karşılıklı iddialar var. Tek yönlü değil. Tüm iddialar savcılık tarafından incelenmeli ifadesini ben beklerdim. Yargı korkuyor. Yerimden mi edilirim, cumhurbaşkanı kızar mı, yargı mensupları bunlarla mücadele ediyor. Bu ülkede savcılar ya ben bu kişiyi hapse atacağım ya da kendim hapse gireceğim endişeleri yaşadı. Yargı süreçleri kendi istedikleri gibi seyrediyorsa sorun yok ama istemedikleri gibiyse baskı söz konusu. Muhalefet partisinin genel başkanıyla ilgili dile getirdiği sözler ülke adına utanç kaynağıdır. Bir ülkenin cumhurbaşkanı devletin başıdır. Devletin en önemli görevi vatandaşların güvenliğini sağlamaktır. Muhalifler, eleştiri yapanlar dahil... Görevimi tarafsız yapacağım diye yemin ediyor. Tüm vatandaşların güvenliğinden sorumlu olan devletin başında olan kişinin siyasi rakibini tehdit etmesi, gereğini yaptılar ama daha fazlası olacaktır demesi, ne demektir! Mafyalar o kadar devletle içli dışlı hale gelmiş ki devleti yönetenler de o hale gelmiş. Hukuk devletine bu yakışır mı? Hayretler içinde dinledim ve ülkem adına utanç duydum. Tarafsız olması gereken cumhurbaşkanının bir siyasi partinin genel başkanına şiddet vakası olduğunda yapacağı iş; güvenlik güçlerini göreve çağırmak, 'böyle bir şey istemem' diye talimat vermektir. Dünkü açıklamasından sonra bu ülkede olacak siyasal şiddetin sorumlusu cumhurbaşkanının kendisidir. Bunun yolunu açmış, teşvik etmiştir. Burası ya bir hukuk devleti olur ya da mafyanın, çetenin eline düşen bir ülke olur. Biz ülkemizin hukuk devleti olmasını istiyoruz. Suç örgütlerinin arasında paylaşılmış bir ülke olmasını istemiyoruz" dedi.  

Kaya’dan Büyükşehir’e anketli gönderme


İzmir'in yönetimine dair gelen soruyu cevaplayan İl Başkanı Seda Kaya Ösen  ise Genel iktidarın uzun yıllardır görevde olmasından dolayı sıkıntı yaşandığını ifade eden Ösen benzer durumun İzmir'de de mevcut bulduğunu söyledi. Ösen ayrıca anket paylaştı ve "Son yapılan bir ankete göre İzmirliler bürokrasinin hantal olmasını ve kadrolaşmayı sıkıntı olarak görüyor. Çok uzun süre iktidar olmanın getirdiği bir durum. Tunç Başkan'ın Akdeniz'in yıldızı vizyonunu olumlu buluyoruz. İzmir'de seçimle kazanılmayan ilçelerin kayyumlarla ve transferlerle alındığını görmek iktidar partisinin demokrasiye bakışını gözler önüne seriyor. Bizim duruşumuz nettir. İzmirlilerin oy verdiği bir iktidarın değiştirilmek için çalışılması ülkenin geldiği kutuplaşmanın bir göstergesidir" ifadelerini kullandı.