MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Doğrudur biz morgtaki aziz ruhlar için tıpkı hiç bitmeyecek vatan görevi gibi nöbet tutuyoruz ve tutmaya da devam edeceğiz. Biz şehitlerin başında beklerken, sen İmralı'da gece bekçiliğine soyunmuştun. Biz morg önlerinde Fatiha okurken sen bölünme nöbetlerinde teyakkuzda durmuştun" dedi.

MHP Lideri Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. 61'inci AK Parti hükümetinin bir yılda fosasının çıktığını iddia eden Bahçeli, "'Beraber yürüdük biz bu yollarda', 'Hayaldi gerçek oldu' tekerlemeleriyle, Türkiye karanlık bir kuşağa sokulmuş, çelişkiler yumağına itilmiş ve buhranlar çıkmazına bırakılmıştır. 61. AKP hükümeti Türkiye'nin sorunlarını okuyamamış, milletimizin kaygılarını anlamlandıramamış, bu kapsamda gerekli vizyonu sergileyememiştir. AKP Hükümeti, propagandanın aldatıcı yüzüne makyaj sürüp ayakta kalmayı tercih etmiş, görmezden geldiği ve üstünü örttüğü anormalliklere karşı teslim bayrağını çekmiştir" diye konuştu.

Hükümetin niyeti, ilkeleri ve hedeflerinin başından beri şaibeli ve şüpheli olduğunu savunan Bahçeli, "Ahlakı, edebi ve seviyesi ilk başlangıcından itibaren tartışmalıdır" diye konuştu.

BAŞBAKAN ERDOĞAN'A 'MORG NÖBETİ' CEVABI

Hükümetin terörle mücadelede yeterli kararlılığı göstermediğini de ifade eden Bahçeli, 61. hükümet döneminde gerçekleşen terör saldırılarının listesini okuyarak, hükümetin terörle mücadele programını eleştirdi. Bahçeli şöyle devam etti:

"Hükümet programında hiçbir şey yokmuş gibi terörle mücadeleden bahsedilmemiş, Türk milletinin birliğine ve varlığına dönük suikastler yok kabul edilmiştir. Bizim yalnızca bu bile, 61. hükümete güven duymamamız için yeterli sebep olmuştur. Ne kadar büyük gaflettir ki 61. AKP hükümeti işin başında terör ve bölücülük sorununu sümen altı yapmış ve meseleyi belirsizliğe havale etmekten çekinmemiştir. Ve bu bağlamda günü kurtarmanın sinsiliğine kendini kaptırmış, bölünmenin ikaz ışıklarına gözlerini kapatmış ve terörün acımasızlıklarına sırtını dönmüştür. Gelişmeler göstermiştir ki, Başbakan Erdoğan başkanlığında kurulan 61. hükümetin, terörle mücadele etme, terörün belini kırma ve bölücülüğü silmeye dönük irade ve inancı baştan beri bulunmamaktadır. 'Ramazan diye sabrediyoruz' mazeretlerine sığınırken alçaklar cinayetleri için boş durmamıştır. 'Bu devran böyle gitmeyecek' sözleriyle mırıldanırken mermiler sağanak halinde yağmış, mayınlar patlamış, kalaşnikoflar ölüm kusmuş, roketatarlar canlara kastetmiş ve havan topları umutları söndürmüştür. Başbakan Erdoğan'ın gürültüden ibaret beyanları, samimi olmayan çıkışları, niyeti ile uygulamalar arasındaki farkları büyük badirelere yol açmıştır. Bu kafa yapısının şimdi kalkıp bizi 'Morg önünde nöbet tutmakla' itham etmesi, yapışık ikizi BDP ile aynı çizgiye getirme seviyesizliği ibretlik bir manzarayı ortaya çıkarmıştır. Unutulmasınki her söze verecek cevabımız ve dile getirilen her iftiraya bir lafımız vardır. 'Biz önce söze bakarız söz müdür diye, sonra söyleyene bakarız adam mıdır diye.' Başbakan Erdoğan'a hatırlatmak isterim ki doğrudur biz morgtaki aziz ruhlar için tıpkı hiç bitmeyecek vatan görevi gibi nöbet tutuyoruz ve tutmaya da devam edeceğiz. Biz şehitlerin başında beklerken sen İmralı'da gece bekçiliğine soyunmuştun. Biz morg önlerinde Fatiha okurken sen bölünme nöbetlerinde teyakkuzda durmuştun. Biz bayrağı sarılı kahramanları kucaklarken sen bölücü şerefsizlerle münavebeli nöbete girmiştin. Senin morga gelmesine sebep olduklarını, biz dualarla, gözyaşlarıyla, tekbirle ve tam bir sahiplenmeyle son yolculuğuna uğurluyoruz."

'BENİ ALIN' ÇIKIŞI, AKP'NİN HUKUKU NE HALE GETİRDİĞİNİN GÖSTERGESİDİR

Üçüncü yargı paketinin içerisine, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının veya yetkilerinin daraltılmasının tartışıldığını hatırlatan Bahçeli, 2004 yılında hukuk sistemine dahil edilen bu mahkemelere çeki düzen verilmesinin faydalı olacağını belirtti.

Bahçeli, "Tutuksuz yargılanması gerekenler yıllardır cezaevinde tutulmuş, tutukluluk halleri fiili mahkumiyetlere dönüşmüştür. Bu olumsuzlukların Başbakan tarafından gecikmeli olarak fark edilmesi ise görevlendirdiği bazı kamu görevlilerin şüpheli zannıyla ifadeye çağrılmaları sayesinde vücut bulmuştur. Başbakan Erdoğan'ın özel yetkili mahkemelere yönelik olarak 'Beni alın' çıkışı ve devlet içinde devlet olduklarına değinmesi AKP'nin hukuku aslında ne hale getirdiğini de gözler önüne sermiş, hukuk alanındaki iddialı çıkışların hepsi bu çerçevede hükümsüz ve asılsız kalmıştır."