Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Merkez Yönetim Kurulu toplantısının ardından, PKK militanlarının sınır dışına çekilmesiyle ilgili yazılı açıklama yaptı. Bahçeli, PKK'nın bu açıklamasının yeni mevziler elde etmek adına yapılan bir taktik olduğunu savundu. Örgüt üyelerinin yargı önüne çıkması gerektiğini kaydeden Bahçeli açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"Milliyetçi Hareket Partisi Merkez Yönetim Kurulu asil ve yedek üyelerinin katılımıyla bugün toplanmıştır.

Bu çerçevede ülke gündemiyle ilgili temel meseleler hakkında değerlendirmelerde bulunulmuş, son gelişmeler ele alınmıştır.

Özellikle süreç ihanetinin boyutu, AKP-PKK ve İmralı canisi arasında yapılan müzakereler ve diğer önemli konu başlıkları görüşülmüştür.

AKP hükümeti Türkiye'nin itibar ve saygınlığını aşırı şekilde zedelemiş, önüne gelenin diklendiği, istikamet verdiği, hafife aldığı ilkesiz, iddiasız ve korumasız bir ülke haline getirmiştir.

Ve Türk devlet geleneğini çok ciddi şekilde incitmiş ve kesintiye uğratmıştır.

Hükümet aziz milletimizin hak ve hukukunu, varlık ve birlik haklarını layıkıyla savunmamış, sadakatle sahiplenmemiştir.

Zira AKP'nin buna niyetinin de olmadığı yaşanılan tecrübelerle belirginlik kazanmıştır.

AKP'nin PKK'yla yürüttüğü pazarlıklar, İmralı canisiyle haince yaptığı görüşmeler her şeyi gözler önüne sermiş, tüm karanlık yüz ve emelleri ayyuka çıkarmıştır.

Bölücü terör örgütü, hükümetin gaflet ve ihanete varan politikalarından dolayı adeta Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne denk bir statüye çıkarılmıştır.

Bu rezil ve kabul edilemez durum paralelinde PKK terör örgütü Kandil'den sözde gündem belirlemeye, basın toplantılarıyla varlığını göstermeye, Türk milletinin aklı ve zekâsıyla alay etmeye son hızla devam etmiştir.

Hükümet ise buna tam bir şuursuzluk ve teslimiyet haliyle destek ve katkı vermiştir.

AKP zihniyeti PKK'ya teşrifatçılık rolünü hakkıyla benimsemiş ve gereğini de yapmış, yapmaya da devam etmektedir.

PKK'nın meşrulaşması konusunda AKP'nin olağanüstü çaba ve yönlendirmesi ahlaksızca sürmektedir.

En son olarak PKK'nın sınır dışına (sözde) çekilmesiyle ilgili kararı her şeyi bir kez daha gözler önüne sermiş, AKP'nin acziyetini ve boyun eğen tutumunu yeniden alenileştirmiştir.

Bölücü terör örgütünün sınır ötesine çekilip çekilmeyeceği, çekilmesi halinde bunun ne zaman ve nasıl olacağı, bu kapsamda sınır dışına çıkmanın silahlı mı silahsız mı gerçekleşeceği aylardır tartışılan konu başlıkları arasında yer almıştır.

Kandil'deki terör kampından yapılan açıklamaya göre, PKK'nın ülkemizden 8 Mayıs itibariyle çekileceği ilan edilmiştir.

Buna göre, teröristlerin öteden beri kullandıkları güzergâhlardan gizli ve kısa süre içinde Irak'ın kuzeyine gidecekleri açıklanmıştır.

Ne var ki PKK'lı militanların silahlarını bırakmayacakları, üstelik güvenlik güçlerinin herhangi bir müdahalesi karşısında sözde çekilmenin anında duracağı ve karşı saldırıya geçileceği terör elebaşları tarafından ifade edilmiştir.

Bunun yanı sıra, bölücü terör örgütü, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne duyarlılık içinde ve ciddiyetle hareket etmesini hatırlatmış, Türk devlet güçlerinin tahrikte bulunmamasını küstahça istemiştir.

Bu gelişmeler karşısında herkesin şu gerçekleri bilmesinde sonsuz faydalar olacağı şüphesizdir.

1- PKK, etnik temelli bölücü bir örgüt olarak 29 yıldır onbinlerce insanımızı katleden, vatanımızı bölmeye, milletimizi ayırmaya çalışan bir cinayet şebekesidir.

Bu itibarla hiçbir örgüt militanın bir şey olmamış gibi sınırlarımızdan elini kolunu sallayarak çıkıp gitmesi, buna da güvenlik güçlerimizin sessiz, tepkisiz ve ilgisiz kalması söz konusu olmayacaktır.

Aksi durumun suç olacağı, teröre yardım ve yataklıkla bir ve aynı anlama geleceği iyi bilinmelidir.

2- PKK terör örgütünün yuvalandığı terör kampları zaten sınır ötesindedir.

Yıllardan beridir sınırlarımızın mücavir alanlarında konuşlu bulunan terör inleri saldırı ve provokasyonların karar ve hareket merkezi olarak zehir saçmaktadır.

PKK'lı teröristler eylem kararlarını uygulamak, saldırı ve pusularını icra etmek amacıyla yılın belirli aylarında sürekli olarak silahlı şekilde sınırdan girip çıkmaktadır.

Bu yüzden, PKK'nın çekilmesi gibi bir iddia ve ifade tamamen asılsız, uydurma ve yalandır.

Bölücü kanlı örgütün sembolik düzeyde sınır dışına çekilmesi, zaman kazanmaya, stratejik hedefleri için daha sıkı bir hazırlık yapmaya dönük sinsi ve kurnaz bir taktiksel adımdan başka bir şey değildir.

3- Başbakan Erdoğan'ın geçtiğimiz Mart ayının son günlerinde yaptığı bir açıklamada, PKK'lıların sınırlarımızı terk ederken silahlarını gömmelerini veya mağaraya bırakmalarını istediği bilinen ve kamuoyuna mal olmuş görüşleridir.

Bununla birlikte Başbakan'ın, militanların sınırdan geçmelerinin ancak bu şekilde mümkün olacağını söylemesi ve güvenlik güçlerinin silahı görürse müdahale edeceklerini, aksi durumda suç işleyeceklerini belirtmesi hafızalardaki tazeliğini hala korumaktadır.

Buna göre PKK'lıların ellerinde silahlarıyla birlikte sınır dışına intikallerinin hiçbir meşru ve ahlaki mazereti olamayacaktır.

PKK'lı militanlarının görüldükleri yerlerde etkisiz hale getirilmeleri veya yakalanmaları en başta hükümetin Türk milletine şeref ve namus borcu olarak değerlendirilmelidir.

Başbakan Erdoğan bu düşünceleriyle eğer Türk milletinin gözünü boyamadıysa, derhal PKK'lı militanların hakkından gelecek iradeyi göstermeli ve aldığı millet sorumluluğunun gereğini bir an önce yapmalıdır.

4- Başbakan ve hükümeti Türk Silahlı Kuvvetleri'ne konusu suç teşkil eden talimat vermekten kesinlikle uzak durmalıdır.

Anayasa'nın 137'nci maddesinde tanımı yapılan kanunsuz emri vermek, hem vereni hem de uygulayanı tam olarak bağlayacak ve Anayasa suçunu oluşturacaktır.

PKK militanlarının yol güzergâhındaki birlikleri geri çekme, başka yerlere kaydırma, hafifletme, karakollardaki gözetleme kulelerini boşaltma, kontrolleri azaltma, insansız hava araçlarını uçurmama, termal kameraları kapatma veya militanları görmezden gelme anlamına gelecek her tavırdan muhakkak ki vazgeçilmelidir.

Bunların hilafına atılacak her adım Türk milletine ve Türk devletine karşı tarifi olmayacak düşmanca bir tutum olacak, teşebbüste bulunanın dahi yanına bırakılmayacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi tüm gelişmeleri yakından ve titizlikle takip etmektedir.

Türk milletinin PKK'ya teslim olması ya da PKK'nın hain taleplerine rıza göstermesi hiçbir şart altında söz konusu olmayacaktır.

PKK'nın sözde sınır dışına çıkma kararı yalnızca yeni mevziler elde etmeye dönük alçakça planlanan ve AKP'yle birlikte ifa edilen karanlık bir kampanyanın parçasıdır.

Buna Türk milletinin inanması da düşünülemeyecektir.

Başbakan Erdoğan ve hükümeti; PKK'ya verdiği tavizlerinin Türkiye'yi ne hallere düşürdüğünü, çözüm sözleriyle Türk milletinin çözülmeyle ve bölünmeyle karşı karşıya kaldığını net olarak görmelidir.

Kuşkuya yer bırakmayacak şekilde söylemek lazımdır ki, PKK'lılar silahlarıyla birlikte güvenlik güçlerine teslim olmalı ve arkasından da bağımsız yargı önünde döktükleri kanlarının hesabını vermelidir.

Bunun dışında militanların sınırlarımızdan geçişlerine seyirci kalmak, bunu kolaylaştırmak PKK'nın değirmenine su taşımak olacaktır ki, bunun hesabı kim olursa olsun muhataplarından mutlaka eninde sonunda sorulacaktır.

Türkiye yolgeçen hanı, terörist ikmal ve dinlenme yeri değildir.

Türk milleti, bölücü katilleri masum görecek ve şehitlerimizin haklarını çiğneyecek bir anlayışta da asla olmayacaktır.

Bu nedenle hükümet, bilhassa Başbakan Erdoğan kendisini gözden geçirmeli, milli vicdanların sabrını daha fazla zorlamamalıdır."