MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.

"TÜRKİYE, BİTMEK BİLMEYEN AŞAĞILIK KUMPASIN PENÇESİNDEDİR"

Reyhanlı'ndaki patlamalarla ilgili olarak Bahçeli, "Bu saldırıyı, bu kan tutkunluğunu ve şiddet yandaşlığını nefretle, şiddetle lanetliyorum. Şüphesiz ne kadar feryat etsek azdır. Ne kadar sızlansak yetersizdir. Türk milleti yastadır. Milli vicdanlar infial halindedir. Türkiye çok yönlü bir saldırının, bitmek bilmeyen bir aşağılık kumpasın pençesindedir. Gerçekten acımız büyüktür. İçimizdeki yangın hali ve öfke seviyesi tarifsizdir. Türk milleti can evinden vurulmuş, üzerine ölüm yağmıştır. Elbette yaralarımızı saracağız ve sarmalıyız. Provokasyonlara imkan vermeden, çatışma ve kutuplaşmaya fırsat tanımadan bu ağır yükün altından kalkmalıyız. Bu saldırının üstesinden gelmeliyiz ve mutlaka da gelecek kuvvete sahibiz. Türk milleti ona buna pabuç bırakacak, karanlık emellere geçit verecek, hatta sinecek ve her saldırıyı sineye çekecek bir zayıflıkta değildir. Aksini düşünenleri ise hak ettikleri son eninde sonunda bulacaktır." dedi.

"HÜKÜMET ŞAŞKIN VE KÖŞEYE SIKIŞMIŞTIR"

Reyhanlı'da olumsuz bir havanın hakim olduğunu ifade eden Bahçeli şunları söyledi: "Korku ve panik hali Reyhanlı'yı adeta rehin almıştır. Haklı olarak endişeye kapılan vatandaşlarımız ilçeyi terk etmiştir. Patlamalarla büyük zarara uğrayan esnaflarımız dükkânlarını kapatmıştır. Sayıları 700'ün üzerinde bulunan işyerleri patlamalardan olumsuz etkilenmiştir. Önemli oranda zarar gören işyeri sayısı 452'yi bulmuştur. 62 araç tahrip olmuş, 11 kamu binasıyla birlikte 293 konut hasar almıştır. Bunların yanı sıra, patlamaların yol açtığı sosyal yara, güvensizlik, şüphe ve şok dalgası çok daha derindir.Her şey ayan beyan ortadadır ki, sınır hattımız adeta viraneye dönmüş, metruk bir hale dönüşmüş ve kendi kaderine terk edilmiştir. Türkiye'nin egemenlik hakları çiğnenmiş, hükümranlık hakları yara almıştır. Bunlar çok ciddi bir zaaftır ve mutlaka sorumluların hesap vermesi gerekmektedir. Menfur saldırılar gerçekleştikten sonra yapılan açıklamalar dikkatle irdelenmeli ve mutlaka da üzerinde durulmalıdır. İçişleri Bakanı patlamaların akabinde, kanlı olayı gerçekleştiren örgüt ve bağlantılı kişilerin tespit edildiğini iddia ederek, katillerin Suriye menşeli El Muhaberat yapılanmasıyla ilişkili olduğunu açıklamıştır. Yıkımdan sorumlu Başbakan Yardımcısı da benzer yorumlarda bulunmuştur. Bir diğer Başbakan Yardımcısı da, 'Ne yapacağımızı herkes görür. Kim olursa, kim planlamışsa, icra etmişse, arkasındaki güç ne olursa olsun bunun hesabını sorarız'diyerek yine sallamış, laf olsun torba dolsun türünden konuşmuştur. Dışişleri Bakanı bir adım ileriye gitmiş, 'Kim hangi gerekçeyle olursa olsun, dışarıdaki herhangi bir kaosu Türkiye'ye yansıtmak isterse bunun karşılığını görür. Kimse gücümüzü test etmeye cüret etmemelidir' diyerek yurt dışından gelişmelere müdahil olmuştur. Başbakan Erdoğan aceleyle ve vahim bilançoyu tam kavramadan, saldırıları sözde çözüm sürecini hazmedemeyenlerle ilişkilendirmiş, kuşkuları buraya çevirmeye ayaküstü de olsa gayret etmiştir. Net olan bir şey varsa oda şudur; hükümet şaşkın, kafası karışık ve köşeye sıkışmıştır."

"PATLAYAN BOMBALARIN SORUMLULARI KESİNLİKLE HESAP VERMELİDİR"


Saldırıyla ilgili hususların bir an önce açığa çıkarılması gerektiğini belirten Devlet Bahçeli, "Bu saldırıdaki amaç nedir ve neyin mesajı verilmeye çalışılmıştır? Patlamaların arkasında gerçek manada kimler vardır? Tetik çeken elleri hangi mihraklar ve hangi güç merkezleri yönlendirmiştir? Bombalar Türkiye'ye nasıl sokulmuş, bu sırada istihbarat neyle meşgul olmuştur? Ülkemizde daha başka bomba yüklü araçlar var mıdır? Var olduğu iddia edilenler nerededir, nereyi hedeflemiştir? Reyhanlı'daki kanlı saldırı çok yönlü araştırılmalı ve tüm gerçekler ortaya çıkarılmalıdır. Suriye muhalefetinin parmağı peşinen ihmal edilmemelidir. El Kaide militanlarıyla ilgili kuşkular yabana atılmamalı, Türkiye'yi Suriye'ye kışkırtmaya çalışanlar dikkatlerden kaçırılmamalıdır. Başbakan'ın ABD ziyareti öncesi bu saldırının gerçekleşmiş olması zamanlama itibariyle tereddütlerimizi artırmakta, aklımıza Türkiye üzerinden komplolar yapıldığı hususu gelmektedir. Başbakan'ın Esad merkezli sert beyanları, tehditlere bezenmiş üslubu Türkiye'nin aleyhine olmuştur. Artık tümüyle ortadadır ki, Başbakan ve hükümetinin Suriye politikası çökmüştür. Kendi halkına kıyan ve şiddetin dibine batan Esad yönetimi ve diğer unsurlar Türkiye'ye istikrarsızlık ihraç etmektedir. Görülmektedir ki, Suriye meselesi iyice çıkmaza yuvarlanmış, iyice yokuşa sürülmüştür. Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı'nın tezleri, tahminleri ve dış politika konsepti iflas etmiştir. Bu şartlar altında Dışişleri Bakanı nereye kadar koltuğunda oturacaktır? Başbakan yardımcıları Beşir Atalay ve Bülent Arınç hala görevde kalacaklar mıdır? Reyhanlı'da patlayan bombaların sorumluları kesinlikle hesap vermelidir. Sınırlarımızı eleğe çeviren Başbakan ve hükümeti sorumluluğu başka yerlere yıkmamalıdır. Bu saldırıyı milli mesele deyip de arkasına saklanması, Reyhanlı'nın üzerinden siyaset yapılmasını ağır sözlerle savuşturmaya çalışması Başbakan'ı aklayamayacak ve kurtaramayacaktır. Başbakan'a göre 50 vatandaşımızın hunharca katledildiği patlamayı konuşmak, üzerinde durmak ve tartışmak doğru değildir ve başkalarının ekmeğine yağ sürmek demektir. Elbette kendisi durmadan bu ezberini dillendirmeyi sürdürsün, ama biz bildiğimizi okumaya ve bu meselenin üzerine kararlılıkla gitmeye devam edeceğiz" dedi.

YAYIN YASAĞI


Basına uygulanan ambargoya da değinen Bahçeli, "Ambargo koydurarak Reyhanlı ile ilgili yasaklar getirmesi Başbakan'ın demokrasi anlayışının seviyesini göstermiştir. Anneler Günü'ne bir gün kala annelerimize ağıtlar yaktıran bu hükümet nereye kadar hatalarının hesabını vermekten uzak kalacaktır? Reyhanlı'nın failleri yaptıklarının bedelini ödemeli, azmettiriciler kimse gerekenler yapılmalıdır. AKP hükümeti imha olan Suriye politikasından dolayı Türk milletinden özür dilemeli, daha fazla yıkım ve kayıplara uğramadan kendisini gözden geçirmeli ve dış politikasını tahsis etmelidir." diye konuştu.

"BAŞBAKAN ERDOĞAN TÜRKİYE'Yİ ATEŞE ATMIŞTIR"

AK Parti'nin Suriye politikasını eleştiren Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti: "AKP'nin Suriye merkezli hiçbir öngörüsü tutmamış, hiçbir yorumu amacına ulaşmamış ve hiçbir teklifi uygulamaya geçmemiştir. Suriye'de kimyasal silahların kullanıldığı konusunda bile Başbakan ve bakanları karavana atmıştır. Maalesef Başbakan konuştukça Türkiye zarar görmüştür. Başbakan Esad'a saldırdıkça, sövdükçe, hakaret ettikçe Türkiye bir yanından darp edilmiştir. Şam yönetimi ve muhalif unsurlar döktükleri kanı Türkiye'ye de sıçratmışlardır. Teröristler, zalimler sınır bölgelerimizdeki vatandaşlarımızın canına ve malına kast etmiştir. Esadla muhaliflerin hesaplaşmasına, ölüm oyununa taraf olan Başbakan Erdoğan Türkiye'yi ateşe atmıştır. Bugüne kadar Suriye kaynaklı meydana gelen saldırılar ve artan şahadetlerimiz nihayetinde sabrımızı taşırma noktasına kadar getirmiştir."

BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN ABD ZİYARETİ

Başbakan Erdoğan'ın ABD ziyeretine değinen Bahçeli, "Başbakan'ın ABD Başkanıyla bu hafta yapacağı görüşmenin ana gündemini Suriye oluşturacaktır. ABD'nin Suriye meselesi hakkında Rusya ile mutabakata varması, bu ay içinde, geçen yılki Cenevre Konferansı'nda belirlenen 6 maddelik uzlaşmanın esas alınacağı yeni bir uluslararası toplantının düzenlenecek olması AKP'yi kuşkusuz açığa düşürmüştür. Başbakan Erdoğan'ın tüm çabaları, tüm gözdağları ve tüm mesnetsiz kuru gürültüsü kendisini mahcup etmekle kalmamış, Türkiye'ye kan ve gözyaşı olarak sirayet etmiştir. Esad rejimi, bölgesel kaostan nemalananlar, Türkiye'yi Suriye'ye sokmaya çalışan küresel aktörler taşeronları vasıtasıyla Türk milletini kışkırtmışlar ve ölüm saçmışlardır" diye konuştu.

"BEBEK DEYİNCE SENİN AKLINA SURİYE Mİ GELMEKTEDİR?


Bahçeli, "Türk milleti İmralı canisine boşuna bebek katili dememiş ve bu katile boş yere bu sıfatı reva görmemiştir. Şu zihin bulanıklığına dikkat buyurunuz; Başbakan Erdoğan bunları unutmuştur ve Banyas'taki ölümlere ağlamaktadır. Türkiye'de sanki bebekleri öldürenler hiç olmamıştır. Sayın Başbakan bebek deyince senin aklına Suriye mi gelmektedir?" dedi.

"SINIRLARIMIZDAN ÇIKIP GİDENLER GÖÇMEN DEĞİLDİR"

Bahçeli, "8 Mayıs'tan itibaren sözde geri çekilme kararı bütün tartışmaların ortasına yerleşmiş kalmıştır. Militanların sırt çantalı, eli silahlı fotoğrafları gazetelerde yayımlanmış ve barış geliyor sözleriyle yapay iyimserlik servisi yapılmıştır. Başbakan Erdoğan ise PKK'nın geri çekilme tarihini ilan edişini yadırgamış ve nasıl geldilerse öyle gitmelerini suya sabuna dokunmadan, kimseyi ürkütmeden beyan etmiştir. PKK'lı teröristlerin geri çekilmesi sanki terör bitmiş gibi sunulmuş, süreç ihanetinin verimli ilerlediği yorumlarına sahne olmuştur. Sınırlarımızdan çıkıp gidenler göçmen değildir. Sığınmacı veya kaçak işçi de değildir. Bu canilerin kırmızı pasaportları ya da sınırlarımızdan geçiş üstünlükleri de bulunmamaktadır" diye konuştu.

AKİL İNSANLAR HEYETİ İÇİN SUÇ DUYURUSU


Baheçeli, "PKK terör örgütü ön şartsız bir şekilde silahlarını güvenlik güçlerine teslim etmeli, arkasından da Türk adaleti önünde işledikleri suçların hesabını vermeli ve sonuçlarına da katlanmalıdır. Hukuk imtiyaz kabul etmez, zaman ve zemine göre karar vermez, vermemelidir. Bu nedenle yürekli, cevval, korkusuz, dirayetli, millet sevdalısı ve Cumhuriyet'i savunmakla görevli savcılara çağrıda bulunuyor ve onlardan bir ses bekliyorum. Anayasa suçu işlemiş Başbakan ve bazı hükümet üyeleri, konusu suç teşkil eden emri yerine getiren, suçluyu kayıran ve kollayan kamu görevlileriyle birlikte, 63 sözde akil insanlar heyeti hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na bugün saat 14.00'te suç duyurusunda bulunmak üzere huzurlarınızda Bursa milletvekilimiz İsmet Büyükataman'ı görevlendirmiş bulunuyorum" dedi.