Başbakan Binali Yıldırım, Başbakanlık Resmi Konutu’nda, beraberinde Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ve İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Başbakanlık Müsteşarı Fuat Aktay ile basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle Pazar günü kahvaltıda bir araya geldi. Kahvaltıda medya temsilcilerinin gündem ile ilgili sorularını yanıtlayan Başbakan Binali Yıldırım, "Geçmiş dönem darbelerinde anahtarlar teslim ediliyordu, ceket giyiliyordu, şapka takılıp tıpış tıpış gidiliyordu. Ama bizim Ak Parti iktidarındaki darbe girişimleri hep püskürtülmüştür” dedi.

“Bu darbenin ekonomik bedeli ne oldu, bununla ilgili bir hesaplama yapılabildi mi?” sorusuna Başbakan Yıldırım, “Bunların oluşturduğu maddi manevi zararlar tam tespit edilmiş değil, bunların hepsi çalışılıyor, ortaya çıkarılacak. 237 şehidimiz var, bunların insan hayatı hiçbir şeyle ölçülemez, bunun bedeli yok” dedi. Yıldırım, şöyle devam etti:

“237 yiğidimiz, şehidimiz var. Sayı biraz aşağı yukarı gitti geldi. O ara kimisi hain olanların da şehit listesinde yer almasından dolayı. Son halinde 237 şehidimiz var, bunların 62’si polis, polislerin de 55’i Ankara, 5 İstanbul, 2 Muğla, 5 asker var, 4 Ankara'da bir İstanbul'da. 170 tane de vatandaşımız, sivil var. Ankara’da 88, İstanbul’da 82. Yaralılarımızın sayısı 2 bin 191. Birçoğu taburcu oldu. Halen tedavisi devam eden 144. Yaralıların dökümüne baktığımızda, 140 polisimiz, Ankara'da 107, İstanbul'da, 28, Muğla'da 3, Sakarya'da bir, Bayburt'ta bir. 21 askerimiz var, Ankara'da 16, İstanbul'da 5. 2 bin 30 sivil vatandaşımız var, Ankara'da bin 95, İstanbul'da 917, Sakarya'da 14, Muğla'da 3, Malatya'da bir."

“3 KİŞİNİN HENÜZ KİMLİĞİ TESPİT EDİLEMEDİ”

Ölü olan 3 kişinin de henüz kimliğinin tespit edilemediğini söyleyen Yıldırım, darbecilerin blançosu hakkında ise şu bilgileri verdi:

"Ölü ele geçirilen darbeci hain 34 kişi. Ankara'da 18, İstanbul'da 15, Malatya'da bir. Ağırlıklı olarak asker, subay.

Yaralı darbeci sayısı 49, Ankara'da 17, İstanbul'da 26, Malatya'da 4, Sakarya'da 2.

31 Temmuz 2016 saat 10 itibarıyla gözaltı sayısı, 18 bin 756. İstanbul'da 4 bin 233, Ankara'da 3 bin 756, İzmir'de 605. Diğer illerde ise 10 bin 162. Bunlardan polis 4 bin 315, polislerden bin 900'ü rütbeli, 2 bin 415'i rütbesiz. Asker 11 bin 31, general 185, subay bin 135, diğeri 7 bin 711. Ayrıca bin 498 jandarma, 104 de sahil güvenlik personeli var. Hakim, savcı 2 bin 626, mülki idare amiri 95, sivil gözaltı 689. Toplam 18 bin 756."


“TUTUKLU SAYILARI”

Yıldırım, İstanbul'da 2 bin 446, Ankara'da 2 bin 508, İzmir'de 149, diğer illerde 5 bin 89 olmak üzere 10 bin 192 tutuklunun bulunduğunu söyledi. Yıldırım, "10 bin 192 tutuklunun bin 751'i polis, 6 bin 153'ü asker, 2 bin 131'i hakim, savcı, mülki idareden 64, sivil 93, adli kontrol ile serbest kalan 2 bin 257, doğrudan serbest kalan bin 993, gözaltı işlemleri devam eden 4 bin 314" dedi.

“RÜTBELİ TERÖRİSTKEN, RÜTBESİZ TERÖRİSTE DÖNÜYORLAR”

FETÖ terör örgütünün sivil kaynakları hakkında da bilgi veren Yıldırım, "Şu ana kadar açığa alınan toplam kamu personeli 59 bin 467, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden kesin ihraç edilenlerin sayısı 3 bin 73. Generalden astsubaya kadar tamamını kapsıyor" dedi.

İhraç edilenlerin rütbelerinin söküldüğünü, her türlü askerlikten doğan haklarını kaybettiklerini hatırlatan Başbakan Yıldırım, sadece emeklilikle ilgili haklarının baki kaldığını belirtirken, bunların ise bu tarihten önce emekliliği hak edenlerin bu kapsamdan yararlanabileceklerini söyledi. Generallerin er olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Rütbeli teröristken, rütbesiz teröriste dönüyorlar" dedi.


“PASAPORT İPTALLERİ”

Başbakan Yıldırım, bugüne kadar 55 bin 978 kişinin pasaportunun iptal edildiğini kaydederek, umuma mahsus pasaport sayısının 14 bin 780, yeşil pasaport sayısının 38 bin 703, gri veya hizmet pasaport sayısının 2 bin 109, diplomatik pasaport sayısının da 386 olduğunu açıkladı.


“KAMUDA İZİNLERİN KALDIRILMASI”

“Kamuda izinler ne zaman normale dönecek” sorusuna ise Yıldırım, bu kararın darbe sonrası darbeye karışmış olan kamu personelinin kaçmasını engellemek için tedbir amaçlı alındığını belirterek, “Çok uzun süreceğini zannetmiyorum, önümüzdeki birkaç haftalık süre içerisinde işler normale döner. Çalışmalarımıza bağlı. Tabi Hacca gidenler bundan muaf tutuluyor, orada bir sınırlama yok” dedi.

“OHAL'İ MİLLETE DEĞİL KENDİMİZE İLAN ETİK”

Başbakan Yıldırım, darbe bastırıldıktan sonra Anayasa'nın 120. maddesine uygun olarak olağanüstü hal ilanına karar verdiklerini hatırlatarak ağır ekonomik kriz, büyük afetler, felaketler, darbe, kamu düzenini bozmaya yönelik durumlarda OHAL ilan edilebildiğini, kendilerinin de kamu düzenini bozmaya yönelik maddeye ilişkin OHAL kararı aldıklarını bildirdi.

OHAL'in gereği olan bir takım düzenlemelere ihtiyaç olduğunu ve bunlara yönelik de Kanun Hükmünde Kararnameler çıkarmaya başladıklarını anlatan Yıldırım, şunları söyledi:

"Bugün itibarıyla üçüncüsü çıktı. Burada esasen ilk kararnamede darbe teşebbüsü sırasında direnerek hayatını kaybeden şehitler ve yaralananlara şehitlik, gazilik haklarının verilmesi, ilk yaptığımız iş o. Darbecilerin doğrudan katılanların, ilişiğinin kesilmesi. Az önce rakamlarını verdim. Bunların tabi ki hukuki olarak yargılanmaları devam ediyor ama ilk ceza bunların memuriyetlerine son verilmesi. Bire bir katılanlar artık şüpheyle değil de işin içinde olanlar bu 3 bin 73 kişi, bunlar ihraç edildiler. Tabi kimisi tutuklu, kimisi gözaltı, davalar da devam edecek. Bu OHAL'in en önemli şeyi, olağanüstü darbelerde OHAL millete ilan edilir, biz OHAL'i devlete ilan ettik. Milletin selameti, geleceği için kendimize OHAL ilan ettik. Öyle tanımlamak daha doğru. Bu süerçte devletin bekası için tekrar bir zafiyet yaşanmaması için her türlü tedbiri alıyoruz, almaya devam edeceğiz."

“EKONOMİK FAALİYETLER ARTARAK DEVAM EDİYOR”

Darbe teşebbüsünün verdiği zararların ortadan kaldırılması, sorumluların bulunması işlemlerinin OHAL sürecinde başladığını ve devam edeceğini belirten Yıldırım, OHAL kapsamında ekonomik faaliyetlerin yerine getirilmesinde en ufak bir kısıtlama, müdahale olmayacağını, aksine ekonomiyi büyütmek için başlatılan teşviklerin, tedbirlerin artarak devam edeceği bildirdi.

Yıldırım, bununla ilgili Meclis'te birinci paket kabul edildiğini, ikinci paketin görüşüldüğünü, üçüncüyü de muhtemelen bugün göndereceklerini bildirdi.


“KRİZLERİ REFORMA DÖNÜŞTÜRDÜK”

Başbakan Yıldırım, AK Parti iktidarı döneminde milli iradeye, demokrasiye çeşitli kılık, çeşitli görünüm altında hep müdahaleler olduğunu ve her seferinde de AK Parti'nin bu krizi bir reforma dönüştürmeyi başardığını söyledi.

İlk krizin Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğunu ve 367 icadı ortaya atıldığını hatırlatan Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu:

"Bu icat karşısında icabı yapıldı ve Cumhurbaşkanı '363 milletvekili olan bir partiye siz seçtirmiyor musunuz, o halde biz de 78 milyona seçtiririz' dedi. 40 milyon seçmene o dönemde cumhurbaşkanını doğrudan millet tarafından seçilmesine yönelik düzenlemeyi yaptık, hayata geçirdik ve o düzenlemenin ilk seçileni Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dır. Tabi vesayetçiler boş durmadılar. 'Yenilen pehlivan güreşe doymaz' derler ya bu sefer başka bir formatta gelmeye başladılar. O da neydi, kapatma davası. 2008’de 14 Mart’ta partiyi kapatma, iktidar partisi. Yani yüzde 47 oy almış ve güçlü bir şekilde iktidara gelmiş AK Parti'ye kapatma davası açtılar. Ben de o kapatma davasındaki 73 kişiden birisiyim. Şimdi ölüm listesinde de yine ilk sıradayız."

“FETÖ’NÜN İLK DEFA AKTİF OLDUĞU GİRİŞİM”

Kapatma davası krizi olmayınca yargı darbesiyle karşı karşıya kaldıklarını belirten Yıldırım, yargı darbesini, FETÖ'nün ilk defa aktif olarak sahneye çıktığı bir girişim olarak değerlendirdi. Bu girişimle örgütün su yüzüne çıktığını ifade eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Orada öncelikle malum ondan önce yargıda başka bir yapılanma vardı, o yapılanmaya karşı FETÖ terör örgütü bir çatışmaya girdi, sonunda bir anayasa değişikliği ihtiyacı doğdu. Özellikle HSYK’nın yeniden yapılandırılması ve diğer bazı maddeler var. Onlarla ilgili de referandum yapıldı ama ondan sonraki gelişmelerde FETÖ’nün yargı içerisindeki gücünün bilinir hale geldiği bir dönemdir. Bu HSYK’nın oluşumuna yansıdı, bu mahkemelerde alınan kararlara yansıdı ve o andan itibaren yavaş yavaş örgüt, siyasi iradeye kafa tutacak güce eriştiğini hissettirmeye başladı. İşte, MİT Başkanının alınma girişimi, 17-25 Aralık yargı darbe girişimi, dershanelerin kapatılma sürecinde yaşanan olay, MİT TIR'larının durdurulması ve buna benzer birçok olaylar."


“ÇOK SAYIDA DARBE GİRİŞİMİ YAŞADIK”

Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti'nin dördüncü dönemini yaşadığını dile getirerek, bütün bu süre içinde çok sayıda ciddi darbe girişimiyle karşı karşıya kaldıklarını söyledi.

AK Parti'nin her girişimden güçlenerek çıkan bir siyasi iktidar olduğunun altını çizen Yıldırım, "Geçmiş dönem darbelerinde anahtarlar teslim ediliyordu, ceket giyiliyordu, şapka takılıp tıpış tıpış gidiliyordu. Ama bizim Ak Parti iktidarındaki darbe girişimleri hep püskürtülmüştür. Hiçbir tanesine pabuç bırakmadı. Ne 27 Nisan'a, ne kapatma davasına, ne Cumhurbaşkanı seçimine, ne 17-25 Aralık'a ne de şimdi FETÖ'nün Türkiye'de kanlı, silahlı darbe girişimine pabuç bırakmadan dimdik ayaktayız. Niye, bizim kerametimizden ziyade milletimizin feraseti, millet sahip çıktı. Dünyanın buna aklı ermez" diye konuştu.

Dünya ülkelerinin darbe ile analiz yaptığını, tüm bilimsel kriterleri değerlendirdiğini ve darbecilerin kaybetmemesi gerektiği yönünde bir sonuca vardığını anlatan Yıldırım, ama sonuçta darbenin kaybettiğini ve bunun arkasındaki gücün de millet olduğunu vurguladı.

“HAKKIN VE HALKIN GÜCÜ TANKIN GÜCÜNÜ YENDİ”

Yıldırım, "Millet, yanınızda, arkanızda olduğu sürece ne tankın gücü, ne topun gücü, halkın gücü hiçbir güçle test edilemez, alt edilemez. Hakkın gücü ve halkın gücü tankın gücünü yenmiştir, etkisiz hale getirmiştir. Bu darbe girişiminin özeti budur. Bir kez daha darbeciler boylarının ölçüsünü almışlardır. Ama sürekli bizim sürekli darbelerle uğraşacak halimiz yok” dedi.

“HİZMET ÜRETECEĞİZ”

Yıldırım, bir yandan darbelerle mücadele ederken diğer yandan ise boş durmadıklarını, hizmet ürettiklerini aktardı.

Türkiye'nin 14 yılda eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, sosyal devlet anlayışında, büyümede kalkınmada, sanayide, teknolojide, savunma sanayinin millileştirilmesinde önemli adımlar atıldığına işaret eden Yıldırım, şunları söyledi:

"Bu tip demokrasiye karşı darbe girişimlerine rağmen hem onları yaptık, hem de bu darbecilere dersini verdik. Geçmiş dönem iktidarlarından AK Parti iktidarının farkı budur. Kriz yönetimindeki feraseti ve başarısıdır. Her seferinde biz mukayeseli üstünlüğü değil, mutlak üstünlüğü esas aldık. Mukayesel üstünlük ne, adamın şu kadar teyyaresi var havada, bu kadar helikopteri var, bu kadar zırhlı aracı, tankı var. Yahu siz aklınızı mı yediniz nasıl başa çıkacaksınız? Ama mutlak güç halkın gücüdür, hakkın gücüdür, o güç meydana indiği zaman diğerlerinin hepsinin hiçbir önemi olmadığını gördük."

“FETÖ DARBECİLERİ, BİZ DE MİLLETİ GÖREVE ÇAĞIRDIK”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın darbenin durdurulmasında önemli rol oynadığını vurgulayan Yıldırım, "Başkomutanımız, Cumhurbaşkanımız çok net bir duruş ortaya koydu. 'Bizi öldürürsünüz ama yolumuzdan döndüremezsiniz' dedi. 'Biz milletimizin emanetini size teslim etmeyiz' dedi. Biz de hükümet olarak kararlılığımızı ortaya koyduk. Dedik ki 'Bir dakika arkadaş kimsin sen? Hangi hakla milletin iradesine el uzatıyorsun' ve milleti göreve çağırdık. FETÖ darbecileri göreve çağırdı, biz de milleti göreve çağırdık. Sonuç ortada. Sürekli biz bu darbe ne zaman olacak, başarılı mı başarısız mı olacak böyle sürekli bu. Millet korkulu rüya görmek zorunda mı?" dedi.


“ORDUMUZUN İTİBARININ YOK EDİLMESİNİ ASLA TASVİP EDEMEYİZ”

Türkiye'nin bölgede demokrasiyi en iyi şekilde uygulamaya çalışan, doğu ve batı medeniyetlerini, kültürlerini birleştirerek bölgede bir istikrar unsuru olduğunu belirten Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin artık bu gerek bölücü terör, gerek diğer isimler altındaki terör yapılanmalarının enerjisini azaltmasına artık izin vermememiz lazım. Onun için bu süreci acı yaşadık, hakikaten milletçe her bir şehidimizin destansı bir öyküsü var. Her bir gazimizin o gün milletin evinde, Külliye'deki kongre binasında yaşadıklarımız hakikaten sözün bittiği yer. Bakanlar Kurulu toplantısında biraz laflar boğazıma düğümlendi, hakikaten torunuma cevap veremedim. O kadar acze düştüm ki... Bana soruyor, 'Dede bu askerler niye insanları öldürüyor?' Bunlar bizim askerimiz değil, bu beyinsizler bu çocuk kadar, bu çocuğun idraki kadar olamadılar. Bunlar beyinlerini, kafalarını kiraya vermiş, asker kılığı içindeki teröristlerdir. Başka izahı yok. O kadar büyük zarar verdiler ki ülkeye, o kadar büyük zarar verdiler ki asırlık silahlı kuvvetlerimize. Tarifi imkansız. Ama milletimiz şunu iyi bilsin. Bizim silahlı kuvvetlerimiz dünyanın en güçlü orduları arasında ilk birkaçı içinde yer alıyor. Avrupa'nın ikinci, dünyanın dördüncü büyük silahlı gücüne sahip. Bu ordunun, bu ve buna benzer olaylarla itibarının yok edilmesini asla ve asla tasvip etmeyiz. Asker kılığındaki teröristlerle, silahlı kuvvetlerimizi, ülkesini, vatanını, milletini, bayrağını seven askerlerimizi, subaylarımızı birbirinden ayırt etmemiz lazım. İkisi tamamen farklı şey."


“SUÇLUYLA, SUÇSUZU AYIRT ETMEK İÇİN TİTİZ BİR ÇALIŞMA YAPILACAK”

Başbakan Yıldırım, “İntikam duygusuyla değil, adaletle hareket edeceklerini” belirterek, darbecilerden hesap sorulacağını söyledi.

Yıldırım, "FETÖ'ye katılan, onlarla birlikte hareket edenlerin tespitinde de kılı kırk yaracağız, bir sürek avına çıkmayacağız, elimizdeki sağlam verilerle hareket edeceğiz. Yaşla kurunun birlikte yanmasına da asla izin vermeyeceğiz. Bu çok titiz bir çalışma gerektiriyor" dedi.

Bu dönemlerin karambol dönemleri olduğuna da dikkati çeken Yıldırım, birilerine karın ağrısı olanların bu dönemde piyasaya çıkarak, birilerin haksız yere mağdur olmasına sebep olabildiklerini söyledi.

Titiz bir çalışma yürütüleceğini ve bunun için Başbakanlık'ta ve bakanlıklarda kriz merkezi kurulduğunu açıklayan Yıldırım, "Açığa alınanlarla ilgili titiz bir çalışma yürütülüyor. Mutlaka bunlar içerisinde haksız yere işlem gören olmuş olabilir, 'yoktur' diye iddia etmiyoruz. Onun için yeni baştan ele alınacak, haklıyla haksız, suçluyla suçsuz birbirinden ayırt edilecek." diye konuştu.


“KHK’LARI ANLATTI”

Kanun Hükmünde Kararname'de (KHK) neler yapıldığı hakkında da bilgi veren Yıldırım, ilk etapta darbeye karşı koyan şehit ve gazilere karşı bir düzenleme olduğunu, yanı sıra Çanakkale Şehitler anıtı gibi iki meydan yapılacağını anlatan Yıldırım, şöyle devam etti:

"15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün Anadolu tarafındaki çıkışında bir şehitlik yapıyoruz. Bir de Beştepe ile Jandarma Genel Komutanlığı arasındaki devlet mezarlığı ile Millet Camisi arasındaki bölüme yine bir şehitler anıtı, bölgesi yapıyoruz. Bu şehitlerimizin adını ölümsüzleştirmeyi hedefliyoruz. Onun dışında bu FETÖ ile doğrudan ilişiği, ilişkisi olan, bizzat terör örgütünün faaliyetlerine çeşitli şekilde katkı sağlayan hastaneler var, sağlık tesisleri var, okullar var, özel öğretim yurtları var, vakıf ve dernekler var, sendikal organizasyonlar var, çeşitli şeyler var. Bunların tamamı kapatıldı, varlıkları vakıfsa Vakıflar Genel Müdürlüğüne değilse Maliye Hazinesine devredildi. Burada bir şeye dikkat edildi, buradan hizmet alanlar mağdur edilmedi, hizmeti verenler değişti. Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK devreye girdi ve sistem tıkır tıkır işliyor. Ama şundan emin olalım, o terör örgütünün elinden bunlar alınmış oldu. Önemli bir karardı, böylece ciddi sayıda özel öğretim kurumu 934 tane, hastane vesaire 35 tane, yurt 109 tane, vakıf 104 tane, dernek sayısı bin 125, yüksek öğretim, üniversite 15. Böyle gidiyor. Bunların kazandığı alınteri ile akıl teriyle elde ettikleri şey değil. Cennet vaadederek toplanan himmet parasından, milletin sadakasını, sermaye yaparak elde ettikleri şeyler. Bunlar şimdi tekrar millete dönmüş oldu."


“JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK”

İkinci KHK'da ki Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlıklarının İçişleri Bakanlığına bağlanmalarıyla ilgili bilgi veren Yıldırım, şunları söyledi:

"Jandarma ve Sahil Güvenlik teşkilatlarını İçişlerine bağladık. Aslında bu yarım yamalak bağlıydı. Tam anlamıyla bu şimdi bu KHK’da bağlanmış oldu. Ne demek, tam anlamıyla, Yani A’dan Z’ye personellerin alımı, terfisi, tayini, görev değiştirmeleri herşey İçişleri Bakanı, gereğine göre Başbakan, EGM Teşkilat yapısı, personel tefriki nasılsa aynı hale dönüştü. Sahil Güvenlik de benzer şekilde. Rütbeleri devam ediyor. Jandarmanın, sahil güvenliğin tayin terfisi YAŞ'a gitmiyor. İlk denemesini 28’inde yaptık mesela, jandarmayı, sahil güvenliği görüşmedik. Direkt onu İçişleri Bakanlığımız hazırladı, görüştük, Cumhurbaşkanımıza da onaya sunduk, 3’lü kararname ile hallettik. Şu anda jandarma bu değişimden sonraki görevlendirmelerini tamamlamış, herkes görevinin başına gitmiştir. Çok hızlı bir şekilde bu değişimi uygulamaya soktular. Bakanımıza teşekkür ediyoruz."

Yıldırım, bu çalışmaların çok büyük bir reform olduğunun altını çizdi. Jandarma ve sahil güvenlik teşkilatların terörle mücadelede çok daha etkin ve çok daha hızlı hareket edeceğini aktaran Yıldırım, "Çünkü karar mekanizması, hiçbir tereddüde yer verilmeyecek şekilde netleşmiştir. Önceden de İçişleri'ne bağlı ama sizin sicil notunuzu başkası veriyorsa gerçekte işin sonunda oraya bağlı gibi oluyor, çok sürdürülebilir bir iş değildi, bu düzeldi şimdi. Teoride bağlıydı, uygulamada da bağlı hale geldi. Bu şekilde gerek bir yandan polis, jandarma onların görev alanları sanki aynı bünye içerisinde birbirine yabancı iki kuruluş, bu kalktı ortadan" diye konuştu.

“AKADEMİ KURULACAK”

OHAL değil, süreklilik arzeden bir düzenleme olduğunu belirten Yıldırım, "Jandarma ve sahil güvenliğin personel kaynağı nereden olacak sorusu gelebilir, üçüncü KHK ile buna da çözüm getirdik. Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi kurulmasına karar verildi, polis akademileri gibi" dedi.

Lise dengi okullardan, üniversitelerden öğrencilerin akademiye gelip, eğitimlerini devam ettireceklerini söyleyen Yıldırım, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Kaynak FETÖ’nün kaynağı değil, milletin evlatları. Alıyorlar, önce beyinleri formatlıyorlar, sonra da bu kurumlara gönderiyorlar. Artık buna son veriyoruz. Aziz milletin asil evlatları istediği alanda görev alabilecek. Oyunlarla, soru çalmalarla, sağlık raporları oyunlarıyla, suç isnatlarıyla önleri kesilmeyecek. Çalışan gayret eden istediği yere gelecek. Örneği burada, biz hepimiz Anadolu da mütevazi insanların evlatlarıyız. Önümüzde engel yok, gayret ettik, gayret ettik, mücadele ettik, Allah nasip etti, belirli pozisyonlara geldik. Bu her alanda olabilecek. Demokrasinin de güzelliği bu zaten. Herkese aynı imkanları, fırsatları vermesidir."

“TSK,’NIN 150 YILDIR YAPMAYA ÇALIŞTIĞI REFORMUN TAMAMLANDIĞI BİR SÜREÇ”

Yürürlüğe giren 669 Sayı Kanun Hükmünde Kararname ile ilgili değerlendirmede bulunan Yıldırım, bu kararnameyi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) 150 yıldır yapmaya çalıştığı değişim, dönüşüm ve reformun tamamlandığı bir süreç olarak görülebileceğini söyledi. Başbakan Yıldırım, “Malum dünya değişti, tehdit öncelikleri değişti, tehdit türleri değişti, tehdide karşı savunma teknikleri değişti” diyerek caydırıcılıkla ilgili ihtiyaçların ortaya çıktığını belirterek şunları söyledi:

“Şimdi siber saldırılar, mesela normal konvansiyonel saldırıların, tankın, topun, bombanın oluşturduğu saldırılardan daha yakın tehdit haline geldi. Buna göre tabi silahlı kuvvetlerin kendini yenilemesi lazım. Yenilemesi için ne yapması gerekiyor, mutlaka asli işine yoğunlaşması gerekiyor. Mevcut yapıda, silahlı kuvvetler, harbe hazırlık, caydırıcılık, güvenlik gibi konuların yanı sıra başka bir sürü ilgisiz ilgili mevzularla da meşgul olmak zorunda kalıyor. Şimdi enerjisini azaltan bu yapıları silahlı kuvvetlerden ayırdık, koşturan bir bakanımız vardı ona bu işleri zimmetledik. İşin özeti bu.”

“ANKARA’DA YER BEĞENSİN”

“Genelkurmay bahçesinde bulunan Milli Savunma Bakanlığı binasının yerinin değiştirmeyi düşünüyor musunuz?” sorusu üzerine, Başbakan Yıldırım, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’a esprili bir yaklaşımla, “O Ankara’da yer beğensin” diyerek, MSB’nin Genelkurmay dışında yeni bir binaya taşınabileceğini belirtti.


GENELKURMAY’I BÜYÜK YÜKTEN KURTARIYORUZ”

Askeri şuranın yapısının değiştiğini vurgulayan Yıldırım, “Aslında ikinci kararnamede, küçük bir değişiklik vardı. Önceki değişiklik şuydu; Askeri Şura’nın başkanı başbakandır. Önce de öyleydi ama Askeri Şura’yı toplama işi Genelkurmaydaydı. Önceki kararnamede, ‘başbakan, yani başkan yılda bir kezden az olmamak üzere Askeri Şura’yı toplar’ şeklinde değiştirmiştik. Şimdi ne yaptık. Yapıyı değiştirdik. Yapıda önce kim vardı? Başbakan başkan, Milli Savunma Bakanı üye, diğer üyeler Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, orgeneraller, oramiraller. 15 kişi. Şimdi tabii jandarmayı İçişlerine bağladığımızdan şuradan jandarma komutanı çıktı. Onun yanı sıra Başbakan, Genelkurmay Başkanı, başbakan yardımcıları, adalet bakanı, dışişleri bakanı, içişleri bakanı ve milli savunma bakanı ile kuvvet komutanlarından oluşuyor. Zannediyorum 14’ü buluyor. 14’ün 4 tanesi askeri kişilik. Jandarmanın yerine sahibi geldi. 4’e 11 oluyor. Sekretarya Genelkurmay 2. Başkanıydı. Şimdi sekreterimiz, Milli Savunma Bakanımız. Başkanının sekreteri, Milli Savunma Bakanı. Genelkurmay işi gücü yok da bizim sekreterliğimizi mi yapacak.? Büyük bir yükten kurtarıyoruz.”


“GENELKURMAY İLE KUVVET KOMUTANLARI ARASINDAKİ ENTEGRASYON”

“Genelkurmay ile kuvvet komutanlıkları arasındaki entegrasyon, ilişki biçimine ilişkin bize bilgi verir misiniz? Çünkü Genelkurmay Başkanı, Başbakana karşı sorumludur ifadesi anayasada duruyor” sorusuna cevap veren Yıldırım, “Orada bir sıkıntı yok. Biz onu belki cumhurbaşkanına bağlanması, başkomutan olduğu için daha doğru bir şey olur diye düşünüyoruz. Onu diğer partilerle görüşeceğiz. Anayasa değişikliği konusu olacak” dedi.


“ORTA ÖĞRETİM DÜZEYİNDEKİ ASKERİ LİSELER KAPANIYOR”

Başbakan Binali Yıldırım, “askeri okullar ve bunlara bağlı orta öğretim düzeyindeki okulların ne olacağı” yönündeki bir soruyu ise şöyle cevaplandırdı: “ikinci konu, askeri okullar. Bu darbe bizi bir yere daha götürdü. Bu FETÖ terör örgütünün en büyük kaynağı, askeri okullar. Maalesef yıllardır burayı ele geçirmişler ve buradan tahkim etmişler güçlerini. Yaptığımız iş şöyle, orta lise seviyesindeki bütün okullar kapanıyor.

Bunlar neler, Kuleli Askeri Lisesi, Işıklar, Maltepe İzmir, Deniz lisesi. Astsubay Bando Hazırlık Okulu, yani bütün lise seviyesindeki orta öğretim seviyesindeki okullar kapatılıyor. Buradaki öğrenciler de muadil liselere dağıtılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı yani onları sivil liselere girerken aydıkları puan dikkate alınarak oralara dağıtılacak.


“TAZMİNATLAR ALINMAYACAK”

Bunlar okullara girerken bir şey imzalıyorlar, onları almayacağız. Onları almadığımız gibi bugüne kadar atılanların da tazminatlarını affediyoruz. Bu bir toplumsal problemdi. İmzalamış bir şekilde devam edememiş veya atılmış, bunların bu yapının tazminatını ödediyse yapacak birşey yok ödemeyenlere kolaylık getiriyoruz.


“MİLLİ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ KURULDU”

Bir Milli Savunma Üniversitesi kurduk. Bunun bünyesinde, Kara Harp Okulu, Deniz Harp Okulu, Hava Harp Okulu olacak, ayrıca astsubay meslek yüksek okulları olacak ve yine ayrıca lisans üstü eğitim amacıyla enstitüler olacak. O enstitülerde kurmaylığa gitmek isteyen varsa o enstitülere gidecek. Bu herkese açık. Sınırlama yok. Yani Harp Akademileri de kapatılıyor. Ayrıca kurmayların da akademileri olmayacak.

TSK’nın hizmetine ihtiyaç duyacağı öğrenciyi normal üniversitede askeri öğrenci olarak okutmaya devam edebilecek. Dışarıdan kaynak temininde sorun yok.

Milli Savuma Üniversitesi kuruldu, Milli Savunma Bakanlığına bağlı rektör, savunma bakanının önerdiği adaylar arasından, Başbakan üç tanesi seçecek, Sayın Cumhurbaşkanımız da bir tanesini atayacak. Asker sivil hepsi olabilir profesör de olabilir general da olabilir. Atama şeklinde biraz YÖK’ün sistemine benzettik.”

“ASKERİ HASTANELER VE SAĞLIK KURULUŞLARI SAĞLIK BAKANLIĞI’NA DEVRİLDİ”

Başbakan Yıldırım, “Silahlı kuvvetlerin bünyesinde bütün hastaneler, Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Sağlık Bakanlığına devredildi” dedi.

GATA Eğitim Hastanesi, Askeri hastanesi, silahlı kuvvetler sağlık hizmet birimleri, Sağlık Bakanlığına devrediliyor ancak GATA’ya bağlı yüksek öğretim birimleri Sağlık Bilimleri Üniversitesine devrediliyor. Devredilen sağlık kuruluşlarındaki askeri personel er ve erbaşlar ile şehit yakınları ve gazilerin sağlık hizmeti sunumunda öncelik tanınacak.

Askeri tabiplik falan yok. Bütün her şey Sağlık Bakanlığıyla yapılacak sözleşmeyle bütün sağlık hizmetleri alınacak. (FETÖ terör örgütünü kastederek). Zaten öğretim üyesi kadrosu bunların eline geçmiş. İstemedikleri insanı hemen GATA’dan eliyorlardı. Bunlar özel kalemine bile sahip olamamış. Genelkurmayın özel kalemi, ‘ihtilal oldu’ diyor, kelepçe takıyor. Ne hale gelmiş memleket ya.”

“TSK’NIN FABRİKA VE SANAYİ KURULUŞLARI MSB’YE DEVREDİLİYOR”

TSK’nın elinde tersaneler var, fabrikalar var, sanayi kuruluşları var. Bunları Milli Savunma Bakanlığı’na devrediyoruz. Mesela İstanbul Tersanesi, Gölcük Tersanesi, İzmir Karşıyaka Tersanesi. Genelkurmay sadece asli işiyle uğraşacak.”

“MSB YENİDEN YAPILANDIRILIYOR”

Başbakan Binali Yıldırım, “Milli Savunma Bakanlığı, yeniden yapılandırılıyor. Bunun kapsamı çok geniş” dedi. Bir özel kalemi dahi alamayan bakandan tepeden tırnağa bütün askeriyenin personelinin alan bir bakanlığa geldi. 9 genel müdürlük kuruluyor, müsteşar, 5 tane müsteşar yardımcısı. Daire bakanlıkları, şube müdürlükleri. Ulaştırma Bakanlığından daha büyük bakanlık haline geldi.”


“ASKERİ YARGIDA DEĞİŞİKLİK”

Başbakan Yıldırım, askeri yargıda şimdilik yapılan değişiklik ile askeri hakimlerin disiplin özlük işlemlerinin, Milli Savunma Bakanlığına geçtiğini söyledi. Yıldırım, şöyle devam etti:

“Artık oradaki disiplin işleri milli savunma bakanlığı yetkisine geçiyor. İkinci aşama diğer partilerle görüşülecek, askeri Yüksek İdari Mahkemesi ve Askeri Yargıtay’ın kaldırılması konusu var. O yapılıncaya kadar disiplin, özlük işleri Milli Savunma Bakanlığına geçmiş oluyor. Askeriye disiplin işleri konusunda yargılama olacak. Mesela Askeri Yüksek İdari Mahkemesinde görevli kurmay üyelerin yerine sınıf subaylarının da görevlendirilmesi mümkün hale geldi. Bu YAŞ’ın iki tane önemli çıktısı var; biri rutin ağustos şurası olmaktan çıktı, 3 gün yerine 2 saate düştü, bir de devir teslimler ağustos sonu beklenmeden hemen gerçekleşti.”

“KUVVET KOMUTANLARI MSB’YE BAĞLANIYOR”

Yıldırım, “Komuta kademesinde değişiklik oluyor, kuvvet komutanları Milli Savunma Bakanına bağlanıyor, bakanın kendisine bağlanıyor” dedi.

Yıldırım, konuyla ilgili şunları söyledi:

“Bu bağlanma işinde önemli not, kuvvet komutanlıkları diğer kanunlarla Genelkurmay Başkanlığına verilen görev ve yetkiler saklı kalmak şartıyla, diyelim ki askerlikle ilgili Genelkurmayın kanunları var harekat, harbe hazırlık gibi bu tip görevlerde yine genelkurmay ile birlikte hareket edecekler ama kuvvet komutanlarının atanması vesaire konularında müşterek kararname uygulanacak.”


“DOĞRUDAN EMİR VERİLEBİLECEK”

“Başbakanın bakanın doğrudan emir verme konusuyla ilgili bir düzenleme var mı?” soruna Başbakan Yıldırım, “Burada da böyle bir düzenleme var. ‘Cumhurbaşkanı, Başbakan gerekli gördüklerinde kuvvet komutanlıkları ile bağlılarından doğrudan bilgi alabilir, bunlara doğrudan emir verebilir, verilen emir herhangi makamdan onay alınmaksızın derhal yerine getirilir. ’Bu demokratikleşmede son noktadır. Demokratikleşme demek doğru olmaz ama yani burada irade ve idare sınırlarının çizilmesi demektir. Yani madde neyi ifade ettiğini kendisi söylüyor.


“HAKSIZ YERE ASKERLİKTEN ATILANLARA GERİ DÖNME İMKANI”

Yıldırım, “Haksız yere atılanlara da geri dönme imkanı veriyoruz. Burada bir açılım daha yapıyoruz. Sağlık raporlarıyla sınıf, statü değişikliğiyle mağdur edilen personele yeniden dönüş hakkı getiriyoruz” dedi.

“İFLAS ERTELEMENİN ÖNÜNE GEÇİYORUZ”

Başbakan Yıldırım, son düzenlemeler arasında “İflas ertelemeler” konusuyla ilgili de düzenlemeler yapıldığını belirterek, “İflas ertelemenin önemi şu, yani bunu da maalesef kullanıyorlardı, FETÖ’cüler. İflas erteme falan yapıp korumaya çalışıyorlar tokatladıkları şeyleri. Şimdi onun da önüne geçiyor bu düzenleme” diye konuştu.

“GENELKURMAY BAŞKANI MADDESİNDE DEĞİŞİKLİK”

Yıldırım, ‘Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları arasında seçilir’ maddesini, ‘Genelkurmay başkanı, generaller, orgeneral ve oramiraller arasından seçilir’ şekline getirildiğini de açıkladı.

“ATILAN GENERALLERİN YERİ DOLDURULACAK MI?”

“Ordudan atılanlarla general sayısı yüzde 50’ye düştü. Onların yeri doldurulacak mı?” sorusuna Başbakan Yıldırım, “Çok adam çok iş değildir, çok adam az iş demektir” yanıtını verdi.

Yıldırım şöyle devam etti:

“Silahlı kuvvetler, gelişen teknoloji gelişen teknik türleri zaten uzun zamandan beri yeniden yapılanması hazırlıklarını yapıyordu. Bununla beraber, bu yaşadığımız kötü süreçten hayırlı iş doğdu. Bunları hızlandırılacaklar. Profesyonelleşmeye daha fazla kafa yoracaklar asli işlerine daha fazla kafa yoracaklar. Sadece konvansiyonel savunma harp teknikleri değil, caydırıcılığı esas alan modern teknolojiyi bilişimi esas alan bir savunma konseptine geçmiş olacaklar. Burada da askere alma, silah altına alma işi devam edecek. Orada bir aidiyet oluşması lazım ama bunu sadece askerlik iklimine alışmak onun ötesinde bir rolü olmaması lazım. Onu da ayrıca değerlendireceğiz. Şu anda onun kararını vermiş değiliz. Muhtemelen süreler daha kısalacak sayı azalacak vesaire. Jandarma, belirli takvim içerisinde silah altına alınmış, vatan hizmetini yapan hiçbir askeri terörle mücadelede çalıştırmayacak. Kadro ihtiyacı azalıyor.”


“ASKERLİK SÜRESİ”

Başbakan Binali Yıldırım, “Askerlik süresi kısalıyor mu?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Şu anda söz konusu değil. Uzman orduya geçince olabilir.

“FETÖ’CÜLER SİYASET KURUMUNDA YOK MU?”

“Demokrasi nöbetinin, Yenikapı Mitingi’nde nihayete ereceğini açıklandı. Kışla kapılarındaki iş makineleri de o zaman mı kalkar? Ayrıca devletin bütün kurullarına sızan FETÖ’cüler siyaset kurumunda yok mu?” sorusuna ise Başbakan Yıldırım, “Arkadaş bu çok müşkül meseledir. Yani samimiyetle söylüyorum ama burada biz ölçüyü şöyle koyuyoruz. 17-25 Aralıktan sonra hala uyanmamış olanları masum kabul etmiyoruz. 17 Aralık buranın bir terör yapılanması olduğunun ortaya çıktığı tarihtir. Ondan sonra bunlara verilen destek hiçbir şekilde masum görülemez. O masum gibi muamele edilemez. Önceden hepimiz verdik.

Bunlarla ilgili peyder pey işte terfiler atamalar yapıldı. Boşluk ortadan kalktıkça kısa sürede oradaki vatandaşın kendi refleksiyle aldığı tedbirler de ortadan kalkacak” yanıtını verdi.

ALA: ÇIKAR İLİŞKİSİ OLANLAR KALDI

İçişleri Bakanı Efkan Ala ise, “Gönül ilişkisi olanlar gitti, sadece çıkar ilişkisi olanlar kaldı” dedi.

“İSTİHBARATTA YAPILANMA”

“İstihbaratta bir yapılanma olacak mı?” sorusuna da yanıt veren Yıldırım, “Bu da gündemimizde var. Bunu da olgunlaştırmayı düşünüyoruz” dedi.

“DARBEYİ KİM DÜZENLEDİ”

“15 Temmuz darbe girişimi gecesinde tutuklananların ifadelerine bakıyoruz, darbeyi kimin tezgahladığı yönünde çelişkili ifadeler var. Başbakan Yardımcısı Canikli, bir tümgeneral, 3 tuğgeneralin organizatör olduğunu açıkladı” sorusuna da yanıt veren Yıldırım, “Elde bilgiler var ama bunları ortaya çıkarmak yargının işidir. Biz onların yerine kalkıp ‘darbeyi şunlar yaptı’ dememiz, doğru olmaz. Bildiklerimiz var ama bizim bildiğimizden daha ziyade yargının tespitleridir, ona itibar etmemiz lazım. Darbenin artık Fetullah Gülen’in işin merkezinde olduğundan hiçbir şüphe yoktur. Orada bir tereddüt oluşturmaya çalışanlar, boşuna gayret gösteriyorlar. Fetullah Gülen bu darbenin göbeğindedir, merkezindedir. Bir numarası mıdır, yok bir A mıdır, nedir onu bilemem” şeklinde bilgi verdi.


“ABD GENELKURMAY BAŞKANI”

“ABD Genelkurmay Başkanı Türkiye’ye geliyor. Darbeden tutuklananlarla ilgili bir açıklaması oldu” şeklindeki soruya ise Başbakan Yıldırım şöyle yanıt verdi:

“Bizden de ziyaret talebi var. Biz de yarın görüşeceğiz” dedi.


“ZEVZEKLİĞİN TARİFESİ YOK Kİ”

“ABD Genelkurmay Başkanı ile görüşmeden ne bekliyorsunuz?” sorusu üzerine Başkan Yıldırım, şunları söyledi:

“Zevzekliğin tarifesi yok ki, yani adam bir laf söyledi. Ertesi gün yaladı, ‘ben söylemedim’ dedi. Biz ona itibar etmek zorundayız. En azından zahiren veya şuur altındakinin tezahürü müdür onu bilemeyiz, zamanla göreceğiz. Ben ona cevabımı verdim, ‘bu bir itiraf mı?’ dedim. Sayın Cumhurbaşkanımız çok sert tepki ortaya koydu. Bakalım Genelkurmay Başkanı ne anlatacak, yarın bize? Bir de onu dinleyelim, bakalım. ABD stratejik ortağımız yani biz onların resmi açıklamalarına itibar ederiz. Bizim dostluğumuzu sorgulatacak bir pozisyona düşmesini istemeyiz. Fetullah Gülen konusundaki şu 15 Temmuz’a kadar ayak sürüme işine devam ederlerse, 15 Temmuzdan sonraki olaylar ayan beyan ortadayken o zaman iş başka bir yere gider.”

“HALA DELİL DİYORSUNUZ”

“Bunu ABD Genelkurmay Başkanına da mesaj olarak iletecek misiniz?” sorusunu Yıldırım, “Joe Biden’e söyledim, ona gerek yok daha. Söylediğim şu, bu 15 Temmuzdan sonra daha delil falan bunu bırakın dedim, ne delili? Adam darbe yapmaya kalktı, insanları öldürüyor hala delil diyorsunuz” şeklinde yanıtladı.

“BU DARBE GİRİŞİMİNİN KAHRAMANLARI”

Başbakan Binali Yıldırım, basın kuruluşu temsilcilerine verdiği bilgide şöyle devam etti:

“Bu darbe girişiminin kahramanı, kahraman Türk milletidir ve milletin bağrından çıkan Başkomutan Cumhurbaşkanı ve onun iktidar getirdiği AK Parti hükümetidir. Ayrıca polislerimiz, paralelci olmayan kahraman polislerimiz,valilerimiz, kaymakamlarımız TSK içinde ülkesini vatanını seven askerlerimiz, gerçek askerlerimiz, hakimlerimiz, savcılarımız ve her şeyden önce bu darbe girişiminin seyrini değiştiren medyayı, görsel ve yazılı medyamız, herhangi bir telkin olmadan durumdan vazife çıkararak 35. maddeyi uygulayarak ülkenin bekasını, milletin istiklalini devam ettirmek için, istikbalini sağlamak için gereken her şeyi yapmıştır.”