Başbakan Binali Yıldırım kent merkezindeki Salih Erkan İlkokulunda yeni eğitim-öğretim yılının açılış törenine eşi Semiha Yıldırım ile birlikte katıldı. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın eğitim- öğretim yılıyla ilgili bilgileri içeren konuşmasının ardından kürsüye öğrencilerin söylediği 'Türkiyem' şarkısı eşliğinde çıkan Başbakan Yıldırım, yurdun her köşesinde okulların açıldığını duyurdu. Öğrencilere yeni eğitim yılında üstün başarılar dileyen Başbakan Yıldırım, "Yavrularımızın okudukları şiirleri, gösterilerini izlerken çok duygulandım, çok etkilendim. Birden onların yaşına, onların çocukluk yaşına gittim. O günlerdeki öğrenci günlerimi hatırladım. Hepsi gözümün önüne geldi" dedi. Başbakan Yıldırım şunları söyledi:

ÖĞRENCİLİK ANILARINI ANLATTI

"Okullarımızda böyle imkanlar yoktu. Okula giderken soba yakmak için herkes odununu yanında getirirdi. Odun getirmeyeni öğretmen cezalandırırdı. Gider odunu getirir, sobayı yakardı. İmkanlar çok kısıtlı, okullar bu kadar güzel değildi. Öğretmenlerimiz bu kadar fazla donanımlı değildi. İlkokul 2'nci sınıftayız. Okul başladı, sınıfa girdik. Cazim bey diye eğitmenimiz var. Oldukça yaşlı bir eğitmen abimiz. Masaya oturdu, biz de oturduk. Çocuklar okuyun, yazın, dersinize bakın. Gerisi yok. Ne okayacağız, ne yazacağız, ne öğreneceğiz orası Allah kerim. Bir gün, beş gün böyle zaman ilerliyor. Karne zamanı bir müfettiş geldi. Cazim bey nasıl, çocukları nasıl, öğretmiyor mu diye denetlemeye geldi. Sınıfta soru soruyor. Tek tek coğrafya, tarih, hayat bilgisinden sorular soruyor. Hiç birimiz bilemiyoruz. Bizim Cazim bey boncuk boncuk terliyor. Sıkıntıdan ter basıyor. Sonunda müfettiş bir hinlik yaptı, bir soru daha sordu. Çocuklar şurada su var, burada da saman var. Bunun ordasında da bir duvar var, duvarın üzerinde horoz var. Horoz suya mı yumurtlar, samana mı? Şimdi soruyu duyunca aynı sizin gibi bizim çocuklar da hep bir ağızdan samana diye bağırdılar. Biz de bağırdık bu sefer Cazim beyin keyfi yerine geldi. Soru kolay olunca nasıl da bildiniz. Hemen müfettiş Cazim beyin emekli olması için rapor yazdı. Çok üzülmüştük. Bize hiç vurmuyor, ödev de vermiyordu, günlerimiz geçiyordu. Bakın siz şanslısınız. Biz okula gittiğimizde derse başlardık. Kapı tık tık vurulurdu. 'Kim o' diye bağırıyor. Kapı açılıyor, babam kapı arasından kafayı uzatıyor. 'Muallim bey çocuğa müsaede et tarlaya gidip tohum ekeceğiz.' Biz miletin içinden kalkıp gidiyoruz. O kadar kötü duygu içinde oluyor ki insan."

YILDIRIM: SİZ TÜRKİYE'NİN AYDINLIK GELECEĞİSİNİZ

Günümüzde okul çağı başlamadan çocukların okula hazırlandıklarını anlatan Başbakan Binali Yıldırım, okula başlayan 18 milyon üzerindeki öğrenciyle, 920 bini aşan öğretmenlerle 14 yıl içinde eğitime çok büyük kaynak ayırdıklarını bildirdi. Milli Eğitime bütçeden ayrılan payın 14 yılda 10 milyar liradan 100 milyarın üzerine çıktığına işaret eden Başbakan Yıldırım, bunu "Helalı hoş olsun" diye nitelendirdi. Taşa toprağa yapılan yatırımın bir ömrü olduğunu hatırlatan Yıldırım, "Köprü yaptınız, yol yaptınız, baraj yaptınız, okul yaptınız. Bunların ömrü bilemedin 50 yıl bilemediniz 100 yıl. Ama eğitime yaptığınız yatırımın ömrü nesilden nesile devam ediyor. Onun için 'gençlerimiz geleceğimiz' diyoruz. Yatırım yapmaya devam ediyoruz, devam de edeceğiz. Çünkü siz Türkiye'nin aydınlık geleceğisiniz. Gençlerimizi beğenmeyen bazı çok bilmişler 15 Temmuz'da gördüler. Türk gencinin neleri yapmaya mukterdir olduğunu gördüler. Tanklara, toplara, helikopterlere karşı göğsünü siper ettiler ve aziz ay yıldızlı bayrağımızı yere düşürmedik. Asker kılığındaki o terör örgütü mensuplarına bu ülkeyi teslim etmedik. Ülkesinin sorunlarıyla ilgilenmiyor diye düşünen insanlar bir kez daha Türk gençliğinin neleri yapmaya muktedir olduğunu gördüler" diye konuştu.

"TAHTA AKILLI, ÖĞRENCİ DAHA DA AKILLI"

Eğitime yatırım yapmaya devam ettiklerine vurgu yapan Başbakan Binali Yıldırım, okulaşma oranının kızlarda yüzde 87'lerden yüzde 97 seviyesine çıktığını, ayrıca 4+4 eğitim modelinde dört dörtlük dönem başladığını belirtti. İlk okuldan lise sona kadar her yönüylü eğitim sisteminde sosyal liseler, sanat liseleri, spor liseleri dönemini başlattıklarını kaydeden Yıldırım, mevcut 352 bin dersliğin üzerine 250 bin yeni derslik daha yaptıklarını anlattı. Yaklaşık 920 bin öğretmenden 542 bininin AK Parti iktidarı döneminde işe başladığına dikkati çeken Binali Yıldırım, öğretmen başına düşen öğrenci sayısının 14 yıl öncesine göre yüzde 100 azaldığını, bir öğretmenin artık 60 yerine 30 öğrenciye ders verdiğini ifade etti.

Türkiye'nin geleceği olan 30 binden fazla bilişim ve teknoloji sınıfı kurulduğunu, bütün dersliklerin akılı tahtayla donatıldığını aktaran Yıldırım, artık tebeşir tozundan astım, hasta olan bulunmadığını belirtti. "Tahta akılı, öğrenci daha da akıllı. Çünkü marifet tahtada değil o tahtanın içine o bilgileri koyanda " diyen Yıldırım, öğretmenlere şu sözlerle seslendi:

YILDIRIM ÖĞRETMENLERE SESLENDİ: FETÖ'CÜLERE ASLA MÜSAMAHA ETMEYİN

"Öğretmenler sizlere özellikle söylemek istiyorum; bu ülkede malesef FETÖ örgütü mensupları bir çok kuruluşa sızdı, devleti yıkma çalışmalarını acımasız şekilde sürdürdü. 15 Temmuz'da foyaları meydana çıktı. Ne FETÖ'cü, ne de bölücü akımlara öyle ya da böyle hizmet eden meslektaşlarınıza asla müsamaha etmeyin. Aranızda asla yaşatmayın. Bizim hedefimiz bellidir; muasır medeniyetler seviyesi. Çocuğumuz, gencimiz, yaşlımız hepimiz Türkiye'nin parmakla gösterilen ülkeleri arasına girmesi için çalışacağız. Akıl teriyle, alın terini birleştireceğiz. Türkiye'yi çok daha güzel günlere ulaştıracağız. Büyük Atatürk ne diyor; 'Yeni nesiller sizlerin eseri olacak.' Sizlere söylüyor."

ÖĞRETMEN OLAN EŞİNİN YERİNE DERSE GİTTİĞİNDE YAŞADIKLARINI ANLATTI

Öğretmenliğin zor ve mukaddes bir görev olduğuna dikkati çeken Başbakan Yıldırım, eşi Semiha Yıldırım ile yaşadığı bir anısını paylaştı. Sınıf öğretmeni olan eşi Semiha Yıldırım'ın hasta olduğu için derse gidemediği, onun yerine kendisinin gittiğini hatırlatan Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:

"Ben o zaman Teknik Üniversitede okuyordum. Okuluna gittim. Eşim o zaman birinci sınıfları okutuyor. Sınıfını sordum girdim içeri. Girer girmez ne göreyim, bir gürültü, bir uğultu, göz gözü görmüyor. Masa üzerinden atlayanlar, birbirlerinin tepesine binenler. Bir bağırdım, iki bağırdım kimse bizi takmıyor. Canım sıkıldı, oradan bir çocuğu tuttum, böyle havaya kaldırdım. Kaldırınca çıt çıkmadı. Herkes sus pus oldu. Oturdular yerlerine, o yavruyu da oturttum yerine. Dersi zor bela bitirdik. Müdür bey ders sonu 'teşekkür ederiz ama ders boş geçse daha iyiydi' dedi. Beni erkenden yolcu etti. Yani ders vermek öyle kolay değil. Çocukların psikolojilerini bilmek lazım. Sabır lazım. En büyük iş sabretmek. Öğretmenlik mesleğinin ne kadar ulvi meslek olduğunu biliyorum, tecrübeyle sabittir. Sizlere bu fedekarca görevden dolayı teşekekkür ediyorum. Sizlerin imkanlarını artırmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Ama daha fazlasına, iyisine layık olduğunuzu biliyorum."

"SAYIN BAKAN HİÇ İNSAFINIZ YOK MU?"

Lisede okurken yaz tatilinde öğretmenin Türkiye'de ilk açılan Kırklareli Alpullu Şeker Fabrikası'nın tarihini yazma ödevi verdiğini anlatan Başbakan Yıldırım, kütüphane ve kitaplarda bilgi bulamadığını bildirdi. Bunun üzerine Kırklareli'ne fabrikaya gittiğini, yalvar, yakar bilgi alarak ödevini hazırlandığını hatırlatan Binali Yıldırım, internet çağında bilgiye erişmenin çok kolay olduğunu ifade etti. Bilginin en büyük güç olduğunu, artık dünyada tankla, tüfekle değil bilgiyle öne geçildiğini vurgulayan Başbakan Yıldırım, ilk ders zilini çaldı ve eşi Semiha Yıldırım ile bir sınıfa girerek sıralara oturdu. Başbakan Yıldırım, öğrenciye verilen ders kitaplarını saydı ve "Sayın bakan hiç insafınız yok mu? İki tane daha verseydiniz bari 20 olsaydı. Çocukların bunları taşıması bile zor" dedi.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın kitapların yarısının yardımcı ders kitabı olduğunu bildirmesi üzerine Başbakan Yıldırım, "Biz eskiden aslını bulamazdık, şimdi yardımcısı var" diye karşılık verdi. Başbakan Yıldırım daha sonra tahtaya "2016-2017 eğitim-öğretim yılının hayırlı ve başarılı olmasını dilerim" diye yazdı.