Mahfel'de basın mensupları ile bir araya gelen Baykal, insanlık tarihinin acılarla dolu olduğunu ifade ederek, "Fransız Devrimi, Rusya'daki devrim dönemi, Almanya'da yaşanan olaylar, daha sonra yaşanan iç savaşlar, Yunanistan'da yaşanan iç savaşlarda yönetimlerin kendi vatandaşlarına karşı zaman zaman acı olayları yaşattığını görüyoruz. İnsanlık tarihi dünyanın hemen her coğrafyasında bu acılara tanıktır. İnsanlık tarihi acılarla örülmüştür. Afrika'da ve Asya'da yaşanan olaylarda; acı, zulüm ve baskının insanlık tarihinin hatta çağdaş siyasetin bir parçası olduğunu görüyoruz" diye konuştu.

BAYKAL'DAN SİLİVRİ AÇIKLAMASI

Siyasetin görevinin insanlara acı yaşatmamak değil, çözüm üretmek olduğunu söyleyen Baykal, "Siyaset baskı üretmeyen bir toplumu öngörmelidir. İdeal budur. Günümüz siyasetinde de baskının, zulmün ve haksızlığın temposu ve üretimi hala yüksek bir dozda devam etmektedir. İnsanlık sahnesinin bir gerçeğidir. Türkiye'de de kanlı haberler alıyoruz. Yakın bir zamanda 24 askerimizi şehit verdik. Silivri'de yaşananlar ortada. Silivri, büyük baskı ve haksızlık organizasyonu olarak ortaya çıkıyor. Tarih bunu değerlendirecektir. Görmezlikten gelmek mümkün değil. Günümüz tablosunda da ülkenin her yerinde maalesef haksızlıkların ve zulümlerin sürdürüldüğünü görüyoruz. Kendi tarihimizde de bunları yaşadık. Başbakanımızı idam ettik. Bakanları idam ettik. Yassıada Mahkemesi tablosunu yaşadık. Şimdi de Silivri hukukunu yaşıyoruz. Siyasetin görevi bu tip baskıları ve haksızlıkları zulümleri engellemektir. Buna yol açmamaktır" şeklinde konuştu.

"Biz siyasetçiler olarak ne yapmalıyız? Bundan sonrası için baskı ve zulüm üretmemeliyiz" diye konuşmasına devam eden Baykal, baskı üreten yaklaşımlar ve tutumlar geliştirmemek gerektiğini vurguladı. Baykal, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Geçmişte yaşananları görmezlikten gelemeyiz. Bu baskıları ve yanlışlıkları değerlendirmeliyiz. İnce nokta şudur. Bu baskı ve yanlışlıkları değerlendirirken amacımız, duyguları oradan alıp bir dostluğa ve dayanışmaya taşımak ise ona göre tavır takınmalıyız. Gereken elbette yapılmalıdır. Kabuk bağlamak, yaraları kaşımak ve kanatmak için değil, o olayların duygusal tortularını aşmak için son sıkıntıları telafi etmek için gerekeni iyi yapmalıyız."

"ÖZÜR DİLEME ÇABALARI YARAYI KANATMAK İÇİNDİR"

Türkiye'de bir özür tartışmasının yaşandığını ifade eden Baykal, "Maalesef özür tartışması, geçmişte yaşanmış olayları aşmak ve telafi etmek için bir girişim değil. Günümüzdeki özür dileme çabaları yarayı kaşımak ve kanatmak içindir. Geçmişteki olaylardan sıcak siyasete sevgi değil, tepki taşımak amacına yönelik olduğu kanaatindeyim. Aynı olaydan farklı sonuçlar çıkarılabilir. Türkiye'de bizi üzen, sorunları telafi etmek için iyi niyetli bir yaklaşımın sergilenmemiş olmayışı ve günümüz siyasetine malzeme üretmek için daha da gerginleştirebilecek bir siyaset üslubu var. Bundan rahatsızız. Siyasetin görevi sorunlara çözüm üretmek olmalı. Elbette gönül alınacaktır. İnsanlar maruz kaldıkları haksızlıklar karşısında hak ettikleri saygıyı görmelidir. Onun gereği yapılmalıdır. Bu niyetle yapılmalıdır. Ama şu anki tablo bu değil. Bu çok yanlış bir yaklaşımdır. Türkiye'de geçmişimize daha bir saygıyla bakmak lazımdır. Yaşanmış olan olayları bu sorumluluk duygusu içinde değerlendirmeliyiz" ifadelerini kullandı.

"ÖZÜR DİLENMESİNİ İSTEYENLER ÖZÜR DİLEYENLERİN OYUNUNA ALET OLMAMALI"

Cumhuriyet'in ilk kuruluş dönemlerinde yaşanan sancıları, istismarcı yaklaşım içinde gündeme taşımanın topyekun kucaklaşma özleminin ötesinde niyetler taşıdığını gösterdiğini ifade eden Baykal, "Parasız eğitim isteyen bir grup genç 16 ay tutuklu kaldı. Sen tarih ile hesaplaşacağım derken günümüzdeki haksızlıklar sebebiyle sevgi ve saygı yansıtan bir anlayışla konuya niye yaklaşmıyorsun? İhtiyaç olan budur. Özür dilenmesini isteyenler iyi niyetli talep ediyor. Özür dilenmesini isteyenler de özür dileyenlerin oyununa alet olma durumuna düşüyor. Bu da bir gerçek. Özür dileyenlerin oyunu gerçekten insanların ferahlatmak için değil, yaraları kaşımak ve nefreti yaygınlaştırmak içindir. Biz iyi niyetle geçmişimizin aşılmasını isterken, karşımızdakilerin de anlayışını dikkate almak gerek. Türkiye'nin bu olayları aşması lazım. Halkımızın ve toplumumuzun bu acıları maruz kalan ve yaşayan insanların çok üzerinde bir tavır takındığını görüyoruz. Olay, siyasetçilerin kendi hesapları ve çıkarları istismarcı yaklaşımlarından kaynaklanıyor. Bazı hesaplarla bu konuyu tahrik etmek isteyen, Cumhuriyet'in birikimini sarsmak isteyen çevreler ise bu olayları istismar etme ve çabalara kol kanat germe anlayışını da dikkate almalıyız. Karmaşık bir tablo içindeyiz. Tarihi bizim tarihimizdir. Acı ve tatlı yönleri vardır. O acılarla günü geldiğince hesaplaşırız. Bu acıları tahrik etmek için değil, huzura kavuşturmak için çalışmalıyız" ifadelerini kullandı.