'Mustafa Balbay' Özgürlük' platformunda, demir parmaklıklar arkasında nöbet tutma sırasına CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Prof.Dr. Birgül Ayman Güler de katıldı. Kitapseverlerle buluşup, Balbay'ın kitaplarını imzayan Güler, "Yarın 23 Nisan. Anlamı ise TBMM'nin kuruluş tarihi olması ve aynı zamanda Meclis ile beraber doğmasından dolayı 'Ulusal Egemenlik Bayramı'. Meclis'in mazbatalarını almış milletvekillerinden 8'i hapiste. Bunlardan biri, bizim İzmir Milletvekilimiz Mustafa Balbay. Milletvekilleri tutuklu olan Meclis olamaz. 12 Haziran 2011 gününden beri milletvekillerimizin tutukluluklarının bitmesi için mücadele ediyoruz. Bu mücadele hem TBMM'sinde sürüyor hem de iktidar partisinin bu hukuksuzluğa son vermesini sağlayacak bir mütabakata zorlama şeklinde sürüyor. Ayrıca, birçok yerde kurulan platformlarla birlikte toplumsal destekle sürüyor. Umuyoruz ki, bizim buradaki nöbetimiz bittiğinde, 24 Nisan günü arkadaşlarımızla kuçaklaşırız. Bu bizim siyasi ya da insani özgürlüğümüzün dışında ülkemizle ilgili bir özlem. Bu konu,Türkiye'nin ayıbı haline geldi. Süreci izleyen hiçbir ileri demokratik ülke Türkiye'yi meşru bir ülke olarak kabul etmez. Ülkenin bu ayıbının temizlenmesi için çalışıyoruz" dedi.

'28 Şubat operasyonları politik stratejik bir karardır'

28 Şubat operasyonları ile ilgili yorumlarını aktaran Güler, Ak Parti'nin politikalarının bataklıkta olduğunu savunarak şunları söyledi: "Sürekli olarak Ak Parti iktidarı yeni bir hedef yaratıyor ve bence kendi politikalarının nasıl bir bataklığa gittiğini bu yeni hedefler sayesinde izleme olanağı buluyoruz. Ben bunu bir politik stratejik karar olarak görüyorum. Şimdi 28 Şubat, biraz önce 12 Eylül, biraz daha önce 'Beni, darbe yapıp devireceklerdi' denilmekte. Türkiye tarihinde, kendilerine tehdit olarak gördükleri ne varsa onu öne çıkarıyorlar. Polis ve yargı gücüyle bir korku imparatorluğu kuruyorlar. Ak Parti iktidarı, çok yüksek cari açık nedeniyle iç politikada ve Suriye ve İran'a dönük sözleri nedeniyle de dış politikada bataklıkta. Aslında ranta dayalı bir model geliştirildi. Rant ahlakı tüketir. Üretim ahlakı yükseltir. Ahlak tükendikçe, rant büyüdükçe Ak Parti iktidarı dini siyasete alet ediyor.  Ama dini siyasete alet etmekte yetmediği için bir taraftan güvenlik güçleri eliyle durmadan yeni çemberlerle bir baskı alanı kuruyor ve onu genişletiyor. Ak Parti erken zaman geçmişine saldırıyor ama saldırı dozları cumhuriyetle hesaplaşmaya dönüşüyor." 

'Sağlık reformları sil baştan yapılmalı'

Hükümetin sağlık politikalarını ve Gaziantep'te Dr. Ersin Arslan'ın öldürülmesi ile ilgili süreci de eleştiren Güler, "Son 30 yıldan bu yana Türkiye'ye bir yönetim modeli dikte edildi. Bu yönetim modeli zaman zaman standartlar modeli, zaman zaman toplam kalite yönetimi idi. Tüm yönetimin temel sloganı müşteri memnuniyetine dayanmaktaydı. Bugün yaşanan bu toplumsal cinnet ve vandalizm, bu modelin sonucudur. Hastanın işi için senin yirmi dakikaya ihtiyacın varsa, performansını yükselteyim diyerek beş dakikaya düşüremezsin. Düşürürsen tedavi yolunu bulamazsın, dolayısıyla bugün doktorları bu duruma düşürmüş olan sağlık sistemini kurmuş olursun. Elbette halkın istekleri ve müşteri memnuniyetini sağlanmalıdır. Ama bunu sistemi işlemez hale getirerek yapamazsın. Sonunda böyle toplumsal travmalara neden olur. Yönetim sisteminin, sağlık sistemine ilişkin reformlarını sil baştan yapmamız lazım. 12 Eylül'den beri yapılanları Ak Parti en tepeye çıkardı. Bunların hepsini silerek, toplumsal eşitliğe dönük, en temel insan ihtiyaçlarını, çağımızın imkanları çerçevesinde en iyi şekilde karşılamaya dönük yeni bir sistem kurmamız gerekiyor" şeklinde konuştu. 

İskender Dörtoluklar