Kılıçdaroğlu, helikopterle Konya'nın Ereğli ilçesine geldi. Helikopterin Atatürk Stadyumu'na inmesinin ardından Kılıçdaroğlu, seçim otobüsüne bindi ve halkı selamlayarak ilçe merkezine gitti. Kılıçdaroğlu'nun AK Parti İlçe Teşkilatı önünden geçerken, pencereden kendisini izleyen partilileri de selamlaması dikkati çekti.

Kılıçdaroğlu, konvoyun ilçe merkezine gelmesinin ardından parti otobüsü üzerinden halka hitap etti.
TÜİK verilerine göre Türkiye'de 12 milyon 715 bin yoksul olduğunu belirten Kılıçdaroğlu,"Bir yılda artan yoksul sayısı 818 bin kişi. Kişi başına gelirin 10 bin dolar olduğunu söylüyorlar. Nereden çıktı bu 10 bin dolar? Sormayacak mıyız bunu?" diye konuştu.

Memlekette yoksulluk olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, özellikle çocukların bu yoksulluktan olumsuz etkilendiğini iddia etti. Kendilerinin yoksullukla mücadele edeceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bunu aile sigortasıyla yapacağız. (Parayı nereden bulacaksınız?) diyorlar. Sen hiç meraklanma kardeşim. Ankara'dakiler de meraklanmasın. Allah'ın izniyle Başbakanlık koltuğuna oturduğum zaman para nasıl bulunurmuş onu da göstereceğiz. Siz iktidarda halk için çalışıp üretirseniz, esnaf siftah yaparsa, köylü üretirse, fabrika bacaları tüterse, para var. Yeri geldiği zaman söylüyorsunuz, Türkiye'nin dünyanın yirminci büyük ekonomisi olduğunu. Fakir fukaraya geldiğinde para yok. Sana gelince, yandaşlarına gelince para var. Bu memlekette halk için çalışacağız. Ben bu memleket için çalışacağım. Benim cebimde vatandaşlarımın mektupları var. Onların cebinde de götürdükleri dolarlar var."
Aile sigortası getirildiğinde kimsenin çalışmak istemeyeceğinin iddia edildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, evin ihtiyacını, çocuğun ihtiyacını en iyi kadının bildiğini belirtti.

Kadının güçlü kılınması halinde toplumun da refah seviyesinin artacağını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Bize diyorlar ki; 600 lira parayı yatırdığınızda kimse çalışmaz. Devlet ya da belediyeler işçi aldığında bu ailelerden alacak" diye konuştu.
 
 
Yoksuluğu istismar etmeyeceğiz

 
Kılıçdaroğlu, bugün bir gazetenin manşetinde fakir çocuklara yardım yapıldığına dair haber bulunduğunu, o çocukların isimlerinin ve ailelerinin kamuoyunda afişe edildiğini savundu.

Yoksulluğu afişe etmenin ayıp ve günah olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, "Bizim inancımız, bizim felsefemiz, siyasi görüşümüz: Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Yoksulun yoksulluğunu istismar etmeyeceğiz. Ona saygı duyacağız" diye konuştu.

Mazot fiyatlarının çok yüksek olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Çiftçi memnun değil ama Recep Bey çiftçilerin durumunun çok iyi olduğunu söylüyor. Bunların iktidarında her benzin istasyonu bir vergi dairesi oldu. Gidersiniz mazot alırsınız dünyanın en pahalı mazotu odur. Bir gübre alırsınız dünyanın en pahalı gübresi... İlaç alırsınız dünyanın en pahalı ilacı... Bu çiftçi ne yapacak? Alın terinin karşılığını alamayacak. Çiftçinin traktöründeki mazotunun litresi bir buçuk lira olacak. Bunun hesabını kitabını yaptık. Şimdi (bunu nasıl yapacaksın) diyorlar? Sen 7 sülalene para bulurken, onlar köşeyi dönerken aklına soru sormak gelmiyor da çiftçiye sıra gelince mi aklına soru sormak geliyor? Çiftçiye mazotu bir buçuk liradan vereceğiz."
 

'Yandaş giriş sınavı' yaptılar

 
 20-30 yıldır çocukların üniversite sınavlarına girdiğini, hiç kimsenin aklına torpil için telefon edip, "Benim çocuğuma şu üniversiteyi kazandırın" demek gelmediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"İlk kez sınav soruları, sınav şekli şaibeli hale geldi. Yandaş giriş sınavı yaptılar. 1 milyon 700 bin çocuk... Geleceğe güvenle bakması gereken, koruyup kolladığımız, yemeyip yedirdiğimiz, içmeyip içirdiğimiz, giymeyip giydirdiğimiz çocuklarımız bunlar. Dershaneye gönderdik, sınavlara hazırladık. Baktık sınavda şifreler var. Bu çocuklara yaptığınız haksızlığı nasıl gidereceksiniz? İnsanın vicdanı sızlamaz mı? Bunların vicdanı sızlamaz ama bizim vicdanımız sızlıyor. Bu çocuklara haksızlık yaptık. İnsanda biraz utanma olur. Ar damarı çatlamamışsa o koltuktan onların ayrılması lazım. Bunların ustalık, çıraklık diye bir söylemleri var. Bunların çıraklık dönemleri yürütme dönemleri. Ustalık dönemi de şifre dönemi. Çocuklarımızın alın terini çalıyorlar. Buna izin vermeyeceğiz."

Başbakan Erdoğan'ın "tüm şeker fabrikalarının 24 saat çalıştığını, kota diye bir şeyin olmadığını" söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın çiftçiyi düşünmediğini öne sürdü; "Onun için çiftçi, anasını alıp gidendir" dedi.

Cumhuriyet tarihinde hiçbir iktidarın yurtdışından kurbanlık koyun getirmediğini savunan Kılıçdaroğlu, iktidarın hayvancılığı ve tarımı öldürdüğünü iddia etti.

Emeklilerin durumunun da iyi olmadığını iddia eden Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde Bağkur emeklisi olup çalışmaya devam edenlerden kesilen yüzde 15'lik vergiyi kaldıracaklarını bildirdi.

Askerlik süresini 15 aydan 9 aya kademeli olarak da 6 aya indireceklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Hemen bir itiraz. Vay efendim bu devleti kim savunacak?' Senin oğlun, 21 gün vali gözetiminde, el bebek gül bebek askerlik yaparken memleketi savunmak aklına gelmiyor, vatandaşın oğlu askere gidecek (şimdi memleketi kim savunacak) diyorsun. Benim çocuğuma bunu söylemiyorsun da kendi çocuğuna niye aynısını yaptırmıyorsun. Bunu AKP'lilere söyleyin. O da gitsin askerlik yapsın. Üniversite öğrencileri yaz tatillerinde askerlik yapacak. Mezun olduklarında da askerlikleri bitmiş olacak."

Mevcut iktidarın halka değil de cebine çalıştığını savunan Kılıçdaroğlu, kendilerinin hak için çalışacağını ifade etti. Halk için üretip, proje geliştireceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, "CHP'nin projesi yok" diyenleri projeye boğduklarını, nefeslerinin dahi çıkmadığını, söyleyecek lafları olmadığını bildirdi. Kılıçdaroğlu, Bir değil beş Bakanlar Kurulu çıkaracak, kul hakkı yemeyen, vatandaşa saygılı, yoksullukla mücadele eden bir ekibe sahip olduklarını da dile getirdi.

Kayseri Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik iddialarını yeniden gündeme getiren Kılıçdaroğlu, "Kayseri'de çalışan birinin rüşvet defterinin fotokopisini Başbakan'a gönderdim. (Hiç değilse Kayseri'ye iki mülkiye müfettişi gönderin) dedim. O adam (şu kişilerden şu kadar rüşvet aldım) diyor. Başbakan, (Defter geldi ama rüşvet toplayan adamın altında imzası yok) diyor. Altına bari sen imza atıver. Rüşvet toplayan adamın sırtını sıvazlıyorsun sen. İmzası olsaydı, (parmak izi) yok diyecektin. Parmak izi olsaydı, (ıslak imza değil) diyecektin. Böyle bir Başbakanı dünyanın hangi ülkesinde gördünüz? Adam (ben rüşvet topladım) diyor. İçinde ne kadar rüşvet topladığı var. Mısır'daki sağır sultan duydu bunlar duymadı. Çünkü bunlar firavunlaştılar. Firavunlar zalimlerdir. Halka zulmedenlerdir" şeklinde konuştu. 

"Deniz Feneri dosyasını da takip ettiklerini, bu dosyayı da iktidarın seçimlere kadar sümenaltı edeceğini" savunan Kılıçdaorğu, konuşmasını şöyle tamamladı:
 "Savcılara sesleniyorum. O dosyayı sümenaltı ederseniz, halkın iktidarı da sizi sümenaltı edecek. Hiçbir yolsuzluğa izin vermeyeceğiz. Soruşturma yapıyorum deyip uyutuyorsun. Otur adam gibi görevini yap. Sen bir Cumhuriyet savcısısın. Hiçbir memurun, bakanın unvanında Cumhuriyet sözcüğü yer almaz, sadece savcının unvanında yer alır. Cumhuriyet savcısıysan, Cumhuriyetin gereğini yap. Yolsuzluk yapanları, fakir fukaranın hakkını yiyenleri, kul hakkı yiyenlerin dosyasını mahkemeye getir. Niye getiremiyorsun? Siyasi iktidar baskı yapacak... Benim bildiğim savcı Türkiye Cumhuriyeti'nin savcısıysa zaten görevi baskılara karşı boyun eğmek değil, baskılara karşı direnmektir."