CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Parti Meclisi Toplantısı açılışında konuştu. CHP'nin 100 yıllık bir tarihi olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Ama bu 100 yıllık tarihe baktığımızda çizgimizde hiçbir değişiklik olmamış. Çağdaş uygarlığı hedefleyen, demokrasiyi, kadın- erkek eşitliğini hedefleyen, sosyal, ekonomik projeleriyle gelir dağılımının dengeli olmasını isteyen bir çizgiyi sürdürmüşüz. Gücü üretimden alan, gücü akıldan, bilgi ve birikimden alan, planlayan, dünyayı okuyan bir kültürden gelmişiz. Her kuşak bu kültürü biraz daha ileriye taşımış. Dolayısıyla çağdaş uygarlığın ötesine geçmek gibi bir çizgimiz var" dedi.

Yüzde 41.6'sı yenilendi

Kılıçdaroğlu, geçen hafta yapılan 37'nci Olağan Kurultay'da 'İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'ni okuduklarını hatırlatarak, "Bunu toplumun her kesimine hiçbir ayrım yapmadan gidip aktarmamız, anlatmamız gerekiyor. Ve çağrı beyannamesinin ana omurgasını aslında demokrasi oluşturmakla beraber; bunun ana omurgasını ilk anayasamızın birinci maddesi oluşturuyor. 'Egemenlik bila kaydu şart milletindir' Yani egemenlik milletindir. Dolayısıyla hiçbir kişiye, bir sınıfa, bir zümreye egemenliğin verilmesini asla kabul etmiyoruz. Bunu ısrarla dile getiriyoruz. Bu açıdan bizim için çok değerli bu beyanname. Parti meclisimiz 60 kişiden oluşuyor. Bunların 39'u erkek, 21'ini kadınlar oluşturuyor. Parti Meclisimizin yüzde 41.6'sı yenilendi. Dolayısıyla yeni arkadaşlarımız, gençler, kadınlar ve erkekler geldiler. Hep birlikte 60 kişiyi oluşturduk. Yaş ortalamamız da 48 oldu" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, CHP'lilerin siyaseti zenginleşme aracı olarak görmediklerini vurgulayarak, şöyle konuştu: "Bizim CHP'liler olarak 'siyaset bana ne verecek?' diye bir düşüncemiz yok. Biz siyasete hangi katkılarda bulunabiliriz? Bizim iktidar partileri ile aramızdaki temel farkımız bu. Onlar siyaseti zenginleşme aracı olarak görüyorlar. Biz siyaseti 'halka hizmet aracı' olarak görüyoruz. O nedenle biz siyaset yaparken zenginleşmiyoruz aslında, mal varlığımızı açıklıyoruz. Ama onlar korkularından mal varlıklarını bile açıklayamıyorlar. Hatta yeri, zamanı gelince herhangi bir ülkenin devlet başkanı çıkıp 'mal varlığını açıklarım' diye tehdit edince sesleri dahi çıkmıyor. O nedenle siyaseti temiz, ahlaklı zeminde yürütmek zorundayız. Yine siyaset var olan sorunları görme ve sorunları nasıl çözeceğiz düşüncesini içselleştirmekten geçer. Sorunlar görülüyor. Aslında Türkiye'deki bugün bütün sorunları 83 milyon, hep beraber yaşıyoruz."