Şefika Bal- 2019'a günler kala, ülkenin ekonomik tablosununun gerçekte ne olduğunu paylaşmak istiyorum diyen CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, " Ne yaşıyoruz ve ne yaşama ihtimalimiz yüksek? Ekonomiye ne oluyor? Kriz, halkın iliklerine kadar hissettiği bir gerçek. Krizle ilgili önemli bulgular var, mesela ekonomik durgunluk. Sanayimiz yüzde 2.7 azaldı, büyümemiz yüzde 3.5 ve gelecek sene yüzde 2'ye düşeceğine işaret ediliyor. Gelirler 2012'den beri düşüyor. 2012'de milli gelir 12 bin doların üzerindeyken bugün içinde bulunduğumuz çukurda milli gelirimiz 10 bin dolara geriledi. Üretim yapımız ithalata bağlı ve döviz kuruyla birlikte 1 Ocak 2018'den beri yüzde 30'un üzerinde maliyet artışı oldu. İthal edemiyor, üretemiyor, iflasa gidiyoruz. Bankalar kredi veremiyor, şirketler konkordato ilan ediyor. Bunların sonu yaygın bir iflas. İşsizlik arttı. Resmi rakamlara göre yüzde 11.0 olan işsizlik, umudunu kaybetmiş kişileri de dahil edersek yüzde 18'lere dayanıyor ve bu çok yüksek bir rakam" dedi.

Bir o kadar ağır bir tablo da enflasyonda görülüyor. Yüzde 21'in üzerinde enflasyon vergisi var. Ekonomide ne oluyor sorusunun yanıtı böylelikle ortaya çıkıyor sözleri kaydeden vekil Böke şöyle devam etti, " Bir ülkenin ekonomisinde hem durgunluk, hem eflasyon varsa orada üretim şoku yaşanıyor demektir. Bu krize bu iktidar çare olabilir mi? Krizi ortaya çıkaran unsurun yönetim becerisi eksikliği, istemeden bilemeden yönetememe krizimi yoksa bilerek isteyerek kurulan bir düzen mi? Bunun yanıtı ihtiyaç duyulan reçete için çok önemli. Kriz, iktidar ülkeyi yönetemediği için veya yanlışlıkla çıkmadı. Kötü yönetim olmayı aşan, bilerek isteyerek kurulan bir rantçı düzenin sonucunda ortaya çıktı. Bu krizi bu iktidar çözebilir mi? sorusu, doğru soru olmaktan çıkıyor. Doğru soru, Bu iktidar bu krizi çözer mi? olmalı. Çünkü bilerek isteyerek kurulan bir düzen var. Bu düzeni bu iktidarın düzeltmesini beklemek hiç doğru olmayacaktır, yani yapamazlar değil yapmazlar. Değişmesi gereken iktidardır, bu düzendir, tek adam rejimidir.Adına yeni diyerek karşımıza getirilen ekonomik programda yenilik yok, krize çare yok, karanlık bir gelecek tablosu var."

"IMF'siz IMF"

Sarayın ilk kez hazırladığı 2019 bütçesini çelişkili olarak değerlendiren CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, "Bugünkü iktidar, krize çare olamıyor. Çünkü bir yandan faiz lobisi diye bağırılırken 2019 bütçesinde ağır bir faiz yükü getiriliyor. Geçen yıla kıyasla faizler 40 milyar lira daha fazla olarak karşımıza çıkıyor. 117 milyar liralık bir faiz ödeneği görüyoruz. Bir yanda IMF karşıtı nutuklar atılırken IMF'siz IMF'yi görüyoruz. IMF diyor ki kıdem tazminatı reformu yapılmalı, cumhurbaşkanı diyorki kıdem tazminatı reformu yapacağız. IMF güvenceziliği çalışmayı istiyor, iktidar esnek çalışmayı getiriyor. IMF, ücretler arttırılmamalı diyor , iktidar esnek çalışmayı ve enflasyon düzeyinde ücret arttırmamayı getiriyor. Bir yandan iktidar ekonomik çevrelere piyasa ekonomilerine uygun davranacağız diyor, bir yandan da soğan depolarına zabıtalarını gönderiyor. Bu derin çelişkiler üzerine kurulan bütçenin bu krize çare olması beklenemez. Bu bütçe, halka demokrasiyi getirmez ve ülkeyi aydınlık bir geleceğe taşımaz. Bu bütçe halkın değil sarayın bütçesidir. Bu bütçe, Türkiye'nin ihtiyaç bütçesi değil, saray rejiminin iktidarda kalması için ihtiyaç duyulan bir bütçe. 1603 liraya mahkum milyonlaca kişi varken ve açlık sınırı 1900 TL'lere dayanırken saray kendi maaşını arttıyor. 2 milyona kadar sarayın bütçeleri yükseliyor. Faiz harcamaları 76'dan 117 milyara çıkıyor. Bu bütçe, 36.7 milyar liralık faiz fazlası ön görmektedir. Yani halk için para harcamayı bırakın gelecekten çalmayı vadeden bir bütçe söz konusu. Halkın kemer sıkmasını gösteren sarayın bütçesidir. 14 milyar daha az yatırım hedefleniyor ve bu daha az eğitim imkanı demektir" diye belirtti.

"Rant yiyen bir bütçedir"

"SGK'da 10.1 milyar lira kesinti yapılacak. Yani bu durum ilaç, sağlık harcamaları ve emeklilikten kesinti anlamına geliyor. Bu bütçe borçlanma bütçesidir. 2019 yılı için kamudan 80.9 milyarlık borç yükü demektir. Çalışanı işsizi üreteni yok sayan sadece rant yiyeyen bir bütçedir" diyerek konuşan İzmir Milletvekili Böke, "İşsizlik sigorta fonundan, kamu bankalarına 11 milyar lira aktarıldığını öğrendik. İşsizlere para verip onların haklarını korumak yerine kamu bankalarını, inşaatçıları kurtaran yandaş medyayı destekleyen tarzda uygulamalar izleyen bir bütçeyi görüyoruz. Her 10 işsizden sadece 1’i bu fondan yararlanıyor. Bütün işsizlerin hak ettikleri gibi bu fon tarafından desteklenmesi gerekir. Rant krizine sokanların bu faturayı üstlenmeleri gerekir. Yerel seçimleri bir Türkiye hikayesi yazmak için zemine dönüştürmek zorundayız. Yeniden demokrasiyi kurmamız gerekiyor. Bir reçete yazmamız lazım. İlk yapmamız gerekenler insan hakları, özgürlükler, yargının bağımsızlığı, parlamenter demokrasinin adımlarını atmaktan geçiyor. Türkiye’ye bir İzmir rüzgarı estirmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Bahsettiği ekonomik sıkıntılara yönelik kendi çözüm öerisini ortaya yona Velik Böke, "Bugünün ekonomik koşullarında nasıl bir bütçe olmalı? Gerçek bir alternatif ortaya koyabilmek için öncelikle krizi ortaya çıkaran koşulları düzetmek, ağır tahribatı pansuman etmekle devet yükümlüdür. Üreticiyi ve üretim kapasitesini koruyan, üretken devlet acilen ortaya çıkmalıdır. Ücretler hemen enflasyon düzeyinde arttırılmalı, asgari ücret tespit komisyonu hemen toplanmalıdır ve bugünden itibaren kaybedilen paralar hemen geri verilmelidir.Vergi yükünün adaletsizliği hemen ortadan kaldırılmalıdır. Çalışanı ve dar geliriyi koruyan yeni bir vergi düzenlemesi getirilmelidir" diye konuştu.  


Meselemiz kimin aday olduğu değil

İsminin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı noktasında geçmesiyle ilgili soruya yanıt veren Böke, “Seçimler kimin seçileceğiyle ilgili değildir. Halkın yaşamının nasıl değiştirileceğinin hikayesinin nasıl yapacağımızı anlatmamız gerekiyor. Bize düşen de İzmir’de varlığını bildiğimiz toplumcu anlayışı Türkiye’ye yaymaktır. AKP’nin Ekonomi Eski Bakanı'nı İzmir’e getirerek rantçı anlayışı dayatmasının karşısında hikaye oluşturmamız gerekiyor. Mesele kimin aday olacağı, cinsiyeti değil. Mesele adayımızla nasıl cevap vereceğimizdir. Reçete çok açık. Daha çok demokrasiye ihtiyacımız var. Daha çok kalkınmaya, daha çok toplumcu bir yapıyı içeren ekonomiye ihtiyaç var. Kooperatif örneklerini tüm Türkiye’ye yaymaktan başlamalıyız. Bizim yaptıklarımızla Türkiye’nin nasıl değişeceğini anlatmamız gerekiyor. Yeni bir kent hikayesini kent meydanlarından yazmamız gerekiyor. Meselemiz kimin aday olduğu değil” dedi.

İzmir ile beraber yürüyeceğim

Böke, Genel merkez’den adaylık noktasında bir teklif geldiği takdirde izleyeceği tavır ile ilgili şunları söyledi; “Ben CHP’nin eşitlik, özgürlük, demokrasi, laiklik, barış değerleriyle siyasetin büyütülmesi ve Türkiye gerçekliğine dönüşmesi için elimden geleni her zaman yaptım, yapmaya da devam edeceğim. Bunun için de çalışan herkesle birlikte bunu bir Türkiye hikayesine dönüştürmek için hangi noktada ne yapmam gerekiyorsa yapıyorum. İzmir ile beraber yol yürüdüm, yürümeye de devam edeceğim” şeklinde konuştu.

Yandaş olmayan borçla boğuşuyor


"Cumhurbaşkanlığı sisteminden sonra Türkiye ekonomisine olan güven sarsıldı. Yabancı yatırımcılar ülkeden hızla çıkıyor" diyen CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, "Zaten bir süredir yabancı yatırımcı Türk varlığından çıkıyordu. Veriler finansal piyasaların daha ağır darbe alacağını gösteriyordu ama yine de Ak Parti bu gelişmeler karşısında önem almak yerine işin sorumluluğunu milliyetçi söylemlerle dış güçlere attı. Yılbaşından bu yana TL değer kaybetti, cari açık 57 milyar doları aştı. Ekonomik kriz hafiflemek yerine daha da ağırlaşacak. Vatandaş işsiz ve emeğinin karşılığını alamıyor. Ak Parti'nin basiretsiz yönetimi yüzünden daha da kötüye gidiyor. 407 milyar dolar dış borcumuz var. Bu rakamlar dolar kuruyla daha da kötüye gidiyor. Üretime dayalı olmayan kısır dönü düzeninde yabancı sermaye ülkemizi terk ediyor, yerli yatırımcı da üretimi durduruyor, kısıtlıyor veya konkordato ilan ediyor" dedi.

Başkan Yücel,  yalnızca Ak Parti ve yandaşlar halinden memnun diyerek şu sözleri kaydetti; "Yandaş olmayanlar ise borçla, yoksullukla boğuşuyor. Hergün sanki yeni ekonomi başarılara imza atıyormuş gibi yapanlar halkın dayanacak gücünün kalmadığını bilmeli. Milli değerlerimizi heba edenlerden milletin hesap sorma gücü yaklaşıyor. Krizden çıkmak ,yeniden üretime dayalı ekonomiye geçmek, kalkınmayı sağlamak zor değil. Ama israfın önüne geçmek ve saray-yandaş ekonomisini savunanların kafasını değiştirmek gerekiyor. Biz halkımızla el ele vererek bunları aşacağımıza inanıyoruz. Bu vatan Ak Parti çıkarlarına harcanamayacak kadar kutsaldır" dedi.