FATİH ÖZKILINÇ- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarının ardından koronavirüse karşı ülke genelinde 29 Nisan Perşembe akşamı itibarıyla başlayan tam kapanma sürecinde 10 gün geride kaldı. Tam kapanma uygulamasıyla birlikte hayatın pek çok alanını yakından ilgilendiren kısıtlamalar da geldi. İçişleri Bakanlığı tarafından 17 günlük süreçte uygulanacak tedbirlere ilişkin çeşitli genelgeler yayımlandı. Kamuoyunda tartışmalara neden olan süreçle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Ekonomi Masası Üyesi ve İzmir Milletvekili Bedri Serter, değerlendirmelerde bulundu.

“Bir planlama, öngörü yok”


Kapanma kararı öncesinde detaylı bir planlama yapılmadığını ve tam kapanmanın uygulanmadığını belirten Serter, “Hükümet, tam kapanma sistemini hiçbir şekilde uygulayamadı. Ortada saldım çayıra Mevlam kayıra bir sistem var. Eski tabirle kervanı yolda düzmeye çalışıyorlar. Ama bu konuda kervan yolda düzülmez. Bu bir sağlık konusu. Biz hükümette olsaydık on gün öncesinden bütün raporlarımız hazırdı. Biz bunu Cumhuriyet Halk Partisi olarak deklare ettik, kulak asmadılar. Bugün geldikleri noktada akşamları açıklanan koronavirüs rakamları hiç inandırıcı değil. Ölü sayıları da bulaş sayıları da çok daha fazla. İngiltere, dört ay tam kapanarak bitirdi. Buradaki maksat sadece kapanma değil, aşının da insanlara ulaşması. Bu süreçte aşı da ulaşmıyor o zaman insanları evlerine neden kapattık? Bunu sorgulamak mecburiyetindeyiz. Hükümet, son olarak insanları soğana, patatese ve aşıya muhtaç etti. Bu kapanma kapanma değildir. Hükümetin hiçbir yaptığını tasvip etmiyorum. Hiçbir şey doğru değil. Bir planlama, öngörü yok” dedi.

Sınırlama devam etmeli


Süpermarket ve zincir marketlerde İçişleri Bakanlığı'nın genelgesiyle tam kapanma sona erene kadar sadece temel ihtiyaç ürünlerinin satılmasına ilişkin ise Serter, “Aylardır ‘zincir marketlerde züccaciye, tuhafiye hırdavat, beyaz eşya, mobilya ve buna benzer dayanıklı tüketim ürünleri satılmasın yasaklansın’ diyoruz. Ama anca karar aldılar. Bu sınırlama sadece bu dönemde değil devamlı olmalı. Çünkü; haksız rekabet oluyor. İnsanımız zincir marketlere girdiği zaman 2 kg patates, 1 kg soğan alıp yanında bir de pense alıyor. Zincir markette pensenin ne işi var? Hırdavatçılar, mobilyacılar, kırtasiyeciler taş mı yiyecek? Bunun olması gerektiğini aylardır söylüyoruz. Zincir marketlerden bu reyonların kümülatif olarak kaldırılması şart” diye konuştu.

“Hiçbir şey doğru gitmiyor”


Pazar yerlerinin sürecin ilk başında kapatılıp ardından haftada bir gün açık olmasını da değerlendiren Serter, “Pazar yerleri açık hava ortamları. Marketlere gidiyoruz insanlar iç içe. Marketleri açık bırakıp pazar yerlerinin kapattılar. Hiç olmazsa gıda ürünleri satan esnafın tezgâhlarını açması doğru bir karar. Ama bunun planlı programlı olması lazımdı. Pazar yerlerinin geçen hafta cumartesi de açık olması lazımdı. Pazar ve hal esnafı bu süreçte ürünlerini çöpe attılar. Halde stoklarda bulunan meyve ve sebzeler uzun süre duramaz bunların biran evvel halka ulaşması lazım. Hiçbir şey doğru gitmiyor. Bunları sadece muhalefet olsun diye söylemiyorum. Hayatın içinde olan, esnafın durumunu bilen kendi de esnaf olan biri olarak söylüyorum” şeklinde konuştu.

“Ölünceye kadar soracağız”


Milletin gündemiyle Cumhur İttifakı’nın gündeminin farklı olduğunu ifade eden Bedri Serter, “Milletvekili olarak insanların yoksulluğun içinde olduğunu görüyorum. Ama maalesef küçük ortak ile büyük ortak çıkıp anayasadan bahsediyorlar. İnsanlar aç, susuz. 11 milyon genç işsiz var. Bunlar konuşulması gerekirken gündemi değiştirmeye çalışıyorlar. Ama gündem değişmez. Halkın gündeminde bunlar var. 128 milyar dolar var. 128 milyar dolar nerede? Bunu ölünceye kadar soracağız” dedi.

Ben yaptım anlayışı devam ediyor


Türkiye’nin ortak akılla yönetildiğini vurgulayan Serter, “Ortak akılla karar almak yok. Cumhuriyet Halk Partisi olarak hükümeti doğru şeylere yönlendirmeye çalışıyoruz ama tek adam ben yaptım oldu anlayışıyla devam ediyor. Bu durumun mutlaka bir sonu olacaktır. Biz artık insanlarımızı kaybetmek istemiyoruz. İnsanımızın işsiz kalmasını istemiyoruz. Daha doğru, daha demokratik daha özgür bir Türkiye istiyoruz. Basının daha rahat soru sormasını istiyoruz. Damat Bakan, ‘At izi it izine karıştı, Allah sonumuzu hayra çıkarsın’ dedi, istifa etti gitti. Adamcağız, hakikaten doğru söylemiş. Bu söz çok önemli; son dönemde Ak Parti iktidarının namus sözüdür. Bunu temizlemeleri lazım” diye konuştu.