CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın Zeytinburnu Belediyesi'yle ilgili raporunu gündeme getirdi.

Daha önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a, "Necati Özdemir adında bir müfettiş ve bunun hazırladığı bir rapor var mı, burada ne yazıyor?" sorusunu yönelttiğini belirten İnce, aradan geçen 9 günde Topbaş, İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan bir yanıt gelmediğini ifade etti.

İnce, Zeytinburnu Belediyesi'nin yanında, 4 farklı parselde bulunan yapı grubunun izinsiz yıkılarak, ruhsatsız, yeni tek bir yapı haline gelmesine göz yumulmasına ilişkin iddiaların, müfettiş tarafından 9 Mart 2009'da incelenmeye başlandığını söyledi.

Müfettiş raporlarında, "usulsüz ve asılsız güçlendirme ruhsatı vermek, resmi mercilere yanlış ve eksik bilgi vermek" ifadelerinin yer aldığını öne süren İnce, 8 ay çalışan müfettişin, raporunu gereği için İstanbul Valiliği ve İçişleri Bakanı'na, bilgi için de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na gönderdiğini anlattı.

İnce, raporda, "binanın kaçak yapıldığı, Zeytinburnu ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bunu koruduğu, Zeytinburnu Belediyesi'nin 8 farklı yazışmada, 8 farklı cevap verdiğinin" tespit edildiğini iddia ederek, raporda, "Bu kaçak binanın, Zeytinburnu Belediyesinin hemen yanı başında yapılması oldukça dikkat çekicidir. Bu yakınlık, 1 milyon avroluk rüşvet iddiasının doğruluğu hakkında kanaatimiz güç kazanmaktadır" denildiğini anlattı.


8 kişi hakkında soruşturma izni


Bunların, CHP'nin iddiaları değil, Teftiş Kurulundaki bir müfettişin iddiası olduğunu dile getiren İnce, "Belgeleri okuduğunuzda, ahlaksızlığın, hırsızlığın, usulsüzlüğün, yolsuzluğun boyutunu göreceksiniz" dedi.

İnce, müfettişin raporunda, Zeytinburnu Belediye Başkanı dahil, 8 kişi hakkında soruşturma açılmasını talep ettiğini ancak, İçişleri Bakanı Atalay'ın, 9 Nisan 2010'da soruşturma iznini vermediğini öne sürdü. İnce, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İçişleri Bakanı, buna izin vermeyecek de neye verecek? Kaçak yapıyı, rüşvet iddiasının, müfettiş raporuna girdiğini görmüyorlar mı? Tıksırıncaya kadar içenler hesabı Allah'a verirler ama tıksırıncaya kadar yiyenler, bir gün bu millete hesap verecekler. Başbakan, bunları bilmesine rağmen 'tıksırıncaya kadar içenler' diyor. Tıksırıncaya kadar içenler, kendilerine zarar verir. Günahı ise onunla Allah arasındadır. Ama bir de tıksırıncaya kadar yiyenler var. Bu milletin malını, 80-90 yıllık birikimini, tıksırıncaya kadar yiyenler var. Bunlar, bu düzenlemeleri sağlığımız için yapıyorlar. Etin pahalı olmasının nedeni, kolesterolümüzü düşündükleri için. Benzinin, dünyanın en pahalı benzini olması, yine bizi düşünüp, trafiğe çıkıp, kaza yapmamızı istemiyorlar... Tıksırıncaya kadar yiyenlere, Tevfik Fikret'in yıllar önce yazdığı şiirini armağan ediyoruz."


"Arınç'a laf yetiştireceğine..."


Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik sözlerine ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine de
İnce, şöyle konuştu:

"1071 Malazgirt Zaferi ve 3090 yıl önce yapılan Kadeş Anlaşması; bu toprakların iki dönüm noktasıdır. 3090 yıl önceki Kadeş Anlaşması'ndan bu yana, Anadolu toprakları böyle bir siyasi dönek görmedi. Bir çamurun içine batmış, Başbakan bunu rezil etmiş, insan içine çıkacak yüzü yok. Başbakan'ın arkasındanbir de Bülent Arınç rezil etmiş. Arınç'a laf yetiştireceğine, Sayın Kılıçdaroğlu'na laf yetiştiriyor. Bu düştüğü çamurdan çıkmak için CHP'ye çatmaya çalışıyor; bunu yemezler. Sen önce git, Arınç'a cevap ver. Rezil oldun... Keşke CHP'de muhalif olan Ertuğrul Günay olarak kalsaydı, keşke ben de onu destekleyen il başkanı olsaydım. Arınç, 'Düştüğü duruma Allah kimseyi düşürmesin' dedi. Bundan daha büyük cevap olur mu?"


"GS'li olsam mutlu olurdum"


İnce, Galatasaray'ın yeni stadyumunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik protestoyla ilgili soruyu yanıtlarken de geçmişte Fenerbahçe seyircisinin Mesut Yılmaz'ı protesto ettiğini, Necmettin Erbakan'ın da seyirci tarafından protesto edildiğini, bunların stadyumlarda olağan şeyler olduğunu söyledi.

İnce, şunları söyledi:

"Çakmak, bozuk para atmamış, küfür etmemiş, bir tepki göstermişler. Stadyumlarda tepki gösterilir, bunu anlamak lazım. Bunun cevabını Sibel Can veriyor, bir şarkısı var ya 'kimse şah değil, padişah değil' diye. Başbakan kendisini padişah zannettiği için en son imparatorluğunun haritalarını, 'muhteşem Recep' versiyonu olarak açıkladı. Bunlar olabilir, anlamak lazım. Asıl anlayamadığım; 'bak görürsünüz size ne yapacağız...' Adnan Polat da yağcılık sınırlarını zorluyor, tek tek tespit edip, stadyuma sokmayacakmış. Sen kimsin? İnsanlar protesto ederler, bizi de edebilirler, biz protesto edilmiyor muyuz zannediyorsunuz. Biz de zaman zaman bu tür durumlarla karşılaşıyoruz. Siyasetçi bu tür durumlara alışık olmalı. 'Bir Allah kuruş Galatasaray'ın parası yokmuş' deniliyor. 300 milyon dolar TOKİ'nin kasasına nereden girdi? Dolar olunca mı Allah kuruşu diye gördü. Stadyumlarda kitlesel tepkiler her zaman olabilir, her siyasetçinin başına gelebilir. Anlayışlı olmak, tehdit etmemek, yağcılık sınırlarını zorlamamak lazım."

İnce, bazı bakanların, "Galatasaraylılıklarını askıya aldıklarına" yönelik açıklamalarının sorulmasına, "Ben Fenerbahçeliyim. Galatasaraylı olsaydım çok mutlu olurdum" karşılığını verdi.

Muharrem İnce, Cumhurbaşkanın görev süresine ilişkin tartışmaların sorulmasına, "Cumhurbaşkanlığına aday değilim, herhalde Erdoğan bu soruyla yakından ilgileniyordur" karşılığını verdi.